Haber: Serdoğan Sıvacı
Amasya ve Taşova’mızın simgesi ve can damarı olan Yeşilırmak Nehri’nde alarm zilleri çalmaya başladı. Taşova’dan da geçen nehrin son günlerdeki rengi yeşilden griye dönüştü, köpürme belirtileri çevredeki vatandaşları tedirgin ediyor. Zirai ilaç attıkları ve cam ilaç şişelerinin su yüzeyini kapladığı Yeşilırmak Nehri her geçen gün fokur fokur köpürüyor.
Sivas’ın kuzeydoğusundaki Suşehri ilçesi sınırları içindeki Kösedağ eteklerinden doğan ve Samsun’un Çarşamba ilçesinden Karadeniz’e dökülen nehir olma özelliğini taşıyan ve Amasya’nın Taşova ilçesinden de geçen Yeşilırmak, giderek tehlike çanlarını çalmaya başladı. Suyun rengi, giderek yeşilden griye dönmeye ve kirlilik sebebiyle yer yer köpürmeye başladı.
Yeşilırmak Nehri’nde görülen yoğun köpüklenme ve kötü koku, kimyasal atıkların varlığının gözlerinin önüne seriliyor. Zirai ilaç kalıntılarının suya karıştığı, suda büyüme tarım alanlarında kullanılan kimyasallar atıklar Yeşilırmak Nehri’nden her geçen gün “zehir” akıyor.
“Sanki 80’li 90’lı yıllardaki Haliç gibi olmuş Yeşilırmak’ımız can çekişmekte.”
37 sene sonra memleketine dönen bölge sakini Hüseyin Şahin, Yeşilırmak Nehri’nin eski halini görememekten çok üzüntü duyduğuna değinerek, “Bir Yeşilırmak sevdalısıyım, doğaseverim. Bu görmüş olduğunuz yerlerde çocukluğumuz geçti. Bu canım Yeşilırmak, yüzmeyi öğrendiğim ilk yerdir. Güzel günlerimiz, güzel zamanlar geçirdiğimiz yerlerdi buralar. Maalesef 37 sene sonra geldiğimde aynı şeyleri geldiğimde görmemekten çok üzüntü duyuyorum. Sanki 80’li 90’lı yıllardaki Haliç gibi olmuş Yeşilırmak’ımız can çekişmekte. Bunu böyle görmek gerçekten beni derinden üzüyor. Kimyasal atıkların pervasızca atılması yani fabrikalarımızın filtre takmaması bunun göstergesi. Bilim insanları daha iyi bilir, biz sadece gözlemlerimizi söylüyoruz. Bunlar denetlenip bakılırsa suya, filtreyle salınırsa Yeşilırmak bu şekilde olmaz. Üzerindeki köpüklerden zaten belli yani. Bunu görmek için bilim insanı da olmaya gerek yok, bu kadarını da görebiliyoruz” dedi.
“Yeşilırmak’a yukarıdan baktığımızda balıkları görürdük, ama şimdi parmağını sokabilecek bir nitelikte olduğunu düşünmüyorum bu suyun”
Yeşilırmak’ın eskiden suyunun içilebilecek derece de olduğunu ve buğdayların burada yıkandığına değinen Şahin, “Yukarıdan baktığımızda balıkları görürdük eskiden. Su içilecek kıvamdaydı. İnsanlar burada harmanlarını sürdükten sonra buğdaylarını yıkardı. Su o kadar temizdi. Halk plajı gibiydi burası. O jenerasyonun hepsi yüzmeyi Yeşilırmak’ta öğrenmiştir. Ama şimdi parmağını sokabilecek bir nitelikte olduğunu düşünmüyorum bu suyun” diye konuştu.