Amasya İtimat

YAZMASAM OLMAZDI

Yılmaz Sergen
Annemin vefatından dokuz ay sonra yeğenimin düğününe gitmek için yolumuz bir yıl içerisinde ikinci kez doğduğumuz, gençliğimizin yaşandığı tarihin abide kentlerinden, tarihsel geçmişiyle unutulmaz Sonusa’ya düştü.
Yaşadığım şehrin kavurucu, bunaltıcı sıcağından, kirli havasından kurtulmuş, yayla havasını andıran kesintisiz akşam şiddetini artıran esintinin içerisinde iki keyifli günümüz geçti. Akşam geç saatlerde arkadaşlarla oturduğumuz çınarın altında kollarım üşümeye başladı.
Bu güzide “köy” demek gücümüze gidiyor. Osmanlının önemli tarımsal ve küçük işletmelerini, medreselerini içinde barındıran büyük bir yerleşim yeri sonra nahiye derken kasaba şimdi köyleşen Sonusa’da unutulmayacak yaşanmışlarımız gençliğimizle beraber dünde kaldı. Arkadaşlarla zaman tünelinden geçmişimize doğru bir dönüş yaptık. Anılarımızdaki komik anılarımıza çokça güldük biraz hüzünlendik gözlerimiz doldu laflar boğazımıza düğümlendi. Konuşmakta zorlandık.
Düğüne gelen Taşova’da medyanın kanaat önderi saygı değer ağabeyimiz Ahmet Günaydın’la sohbet etme imkanımız oldu. Masamızda gazetemiz yazarlarından aynı zamanda köylümüz arkadaşlarımız Abdullah Seçkin ve Hasan Apaydın hocamızla sohbet etme imkanımız oldu. Akşam üzeri Belediye Başkan yardımcısı olan okul arkadaşım Adem Kara’yla köyle alakalı epeyce bir sohbetimiz oldu. Bilhassa köyün ulaşım problemini ve diğer konuları konuştuk.
Başkan yardımcısına ”bunları yazmasam olmaz” dedim.
Köylerde toplu taşıma belediyelerin kapatılmasıyla beraber kontak kapatmış, sona ermiş. Toplu taşımada maliyete ilişkin makul bahaneleriniz olabilir. Bunun sonucu kontak kapatmak olmamalıdır. Köye dönüştürülen kasabaların kendi kaderine terk edilerek sahipsiz bırakılması asla kabul edilemez. Araban yoksa perişansın, ilçeye gitmeyi tanıdıkların arabasına havale etmenin doğru olduğunu düşünemiyorum. Her şeye maliyet açısından bakmak köyleri bu hale getirdi.
Gençlik yıllarımızda yaşadığımız, ayrılmak zorunda kaldığımız köyü yerinde bulamadım, çok üzüldüm.
Köyümüzü bitmiş tükenmiş gördüm. Bu çöküşten çıkışı tek başına köy muhtarlarına havale etmek altından kalkılması zor ağır bir yük olacaktır. Belediyelerin kapısına kilit vurup ilçelere bağlayan anlayış bu çöküşü durduracak çözümleri maliyet hesabı yapmadan yerine getirebilecek sorumluluğun bilincinde bir yapılanmayı geç olmadan başlatmalıdır.
Hülasa;
Köyleri bitirmeyin, lazım olur, geleceğinizde gidebileceğiniz açık bir kapınız kalsın!…

Köyümüze yapmış olduğum seyahati biraz zaruret biraz da değişiklik olsun diye şehirlerarası toplu taşıma aracıyla yaptım. Otobüs de yolcu sayısı Tokat’tan Sivas’a kadar bir elin parmak sayısından birkaç kişi fazlaydı. Sivas’tan birkaç kişi daha ilave oldu. Yoldan binen bir iki kişi o kadar. Bu yolcu sayısıyla otobüs firmaların ayakta durması mucize olmalı.
Sıkıntılı olsa da köyün harika ortamından güzel bir yolculuktan sonra yaşadığım şehre iki gün sonra dönüş yaptım.
Köylerimiz hem geçmişimiz hem de geleceğimizdir.

Yorum Ekle