Amasya İtimat

YANGIN VAR……

    Amasya’dan bir kardeşim  (T.K….ç) telefonla beni arayarak;  “Ağabey,  bizim sıkıntılarımız ne olacak?  Bu bayramda kurban kesemeyeceğim” diye  sızlanınca,  böyle bir yazıyı kaleme alıp, bu tür sıkıntılar içinde olanların duygularına tercüman olmak istedim..


    Aylar öncesinde  Taşova’nın Geleceği başlıklı  yazdığım yazıda resesyondan bahsettiğimi sanırım okurlarımız çok iyi  hatırlarlar…


    Resesyon  dedikleri;  piyasada  durgunluğun hakim olması yani; yaprak kımıldamamasıdır..  Türkiye’de yaklaşık 5-6 yıldır eskiye oranla, orta direğin;  zorunlu ihtiyaçlar dışında pek fazla gösterişli alışverişlere itibar etmediklerini gözlemliyoruz….


     Nasıl itibar etsin, vatandaş;  eve ekmek ve çocuklara iyi bir gelecek sağlamanın peşinde…


     Dünya’da ekonomik yangın çıkmış..  Ayşe Abum’un mutfağındaki yangın ise,  komşuya sıçramış… Domino taşı misali yangın; bütün  mahalleyi  sarmış…


     Çok iyi  hatırlıyorum. 90’lı yıllarda,  enflasyon %100,  bazen de   %120’ler  civarında.  Böyle olmasına rağmen,   piyasada  resesyon  (DURGUNLUK)  yerine   bir  canlılık  hakim… O  dönemi bilenler  hatırlarlar,  herkesin cebi  para dolu  ve esnaf  bu  durumdan oldukça  memnundu…. Para ve mal sirkülasyonu  doruktaydı…


      Enflasyon  inecek  diye,  benim cebimdeki  parayı  azaltacaksın, elektriğe, akaryakıta,  doğal gaza  süper zam yapılsın,   esnaf;  vergi  yükü altında inlesin, çiftci  gübresiz buğday eksin,   memur  ise; kredi kartlarıyla hayatını idame ettirmeye çalışsın.. 


      Sonrada piyasada canlılık bekleyeceksin.. Ekonomik büyüme hızı,  % 9 oldu diyeceksin.. Büyüyen kim?  Benim çevremde büyüyen, zenginleşeni ben hiç  göremedim de…


     Aksine batanı ve de  kaçanı çok  gördüm…


     Önümüz  kurban. Kriz  nedeniyle,  kurban keseceklerin  sayısında bile azalma  söz  konusu…


     Harcamalarımızda  kısıtlamaya gittiğimiz ise bir gerçek.  Kimse kimseye güvenmiyor,  bankalar  bile  kredi musluklarını  kısmış. Herkes  birbirine  küsmüş….


     Şimdi,  herşey var.  Lâkin,  orta direk ve alt grupların cebinde ise.. metelik…  yok…  


     Sıkıntıda olanların çoğu,  cebimde para olsun da,  enflasyon kaç olursa olsun…    demeye  başladı….


     Alt gelir  grublarına kömür  dağıtmak suretiyle bu yoksulluğun önüne geçmek isteyenler ise sorunun bu şekilde hallolmuyacağını çok iyi  biliyorlar… 


     İşsizlere ev  projesi  ise  tamamen  popülist bir  polikanın  ürünü  olarak  düşünülmüş.. Çalışan kesimin  hepsinin evi mi var ki? 


     Fakat, tesadüfe bakın ki,  önümüzde de,  yerel seçim  var…  


     Bu günlerde,  hummalı bir şekilde gıda ve kömür yardımı yapılıyor.. Bu zamana kadar yapılan (6 yıl)  kömür yardım tutarı 5 katrilyon. Bu para ile yatırım yapılsaydı da, kömür yardımı alanların çocukları iş ve aş sahibi olsaydı,  daha akılcı olmaz mıydı?


    Türkiye’de kriz ben bildim bileli mevcut. Son 6 yılın uygulamaları sonucu kriz ortaya çıkmış değil ki…


    Benzin, tüpgaz, yağ kuyrukları halâ belleklerimizde.. Yıllardır Türk insanı refaha kavuşturulamadı.. Herkes orta direk diye meydana çıktı.  Şimdi ise  ne direk kaldı,  ne de cerek…


    Küresel krizin başsorumlusu ABD bile  ilk iş olarak, hazırladığı yardım paketini, alt ve orta gelir grubları için kullanacak..


    Bizim hükümetimizin de  bu yönde bir çalışma içine girerek alt ve orta gelir gruplarına;  bankalara ve özel şirketlere verdiği destek kadar bir destek vermeli,  onlara  ucuz kredi imkanı sağlamalıdır..  Yani; gelir durumu iyi olmayanlar için(işci-memur), sıkıntıda olan esnaf için   kurtarma operasyonu  düzenlemelidir…


     FATİH TERİM’İN,  ŞARKICI  HADİSE’NİN  bir kriz ortamında aldıkları  paralarla  dudağı uçuklayan  dar gelirlinin de;  Sosyal Devletçilik anlayışı kapsamında  böyle bir kurtarılmaya hakkının olduğunu  sanıyorum…..


    NOT..  BU yazım  bu yılda kurban kesemeyeceğim diyen  T.K…ç    kardeşime ithaf  olunur…


 

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.