Yazmanın bütün artılarını ve eksilerini bilen bozkırın yalnız adamı kendi sessizliğinde
gece ve gündüzü bütünleştirip yoluna devam ediyor. Zaman içinde dönüşümlerin
yetersizliğinden hareketle güneşin etrafındaki turların, mevsimlere uzanacağını bildiği hâlde
sessizliğin patika yollarına aşına olan sevgi yüklü heybesinden bir damla eksiltmeden,
dökmeden, taşırmadan günü günlere ekliyor da akşamdan sabaha huzura akmak istiyor.
Zamanın her alanında yaşam mücadelesi veren insan olgusunun beynin mevcut olan
hayat anlayışı, akışı ve uzanışı daima ilgi alanımda olmuştur. Yakaladığım bir kelimeyi tahlil
ederken aklıma gelen tüm yönleriyle irdeler, kültür seviyesi farklı olanların nerede
duracaklarını, nereden göreceklerini dahi hesap etmek için araştırır dururum.
Dünya hayatı insan hayatıyla uyumlu olmalıdır. Beyni dolduran ve meşgul edenler
insan zihniyle uyumlu vakte uzanıştadır. Sayfalar dolusu yazılar yazıyor, şiirler okuyor,
metinlerin, mısraların satır aralarında “Aşk vardır.” diyebilmenin tatlı gülümseyişle
dudaklarımızdan şarkılar akıyor. Güneşe ramak kala esen yellerin serinliğinde rahatlamış tene
ulaşan, vurgun titreşimlerini anlatan, mantık ve zekâ bütünlüğünde olgunlaşan kalbi ve beyni
barışık tutan gücü selamlayışla güne başlamanın tadını ve lezzetini bilmek ve yaşamak ne
Bize has olan, bize tabi olan insanlığın ortak paydası ile çelişmeyen, özel ve gizil tüten
dumanların kaynağı aşk, bulunduğu ve görüldüğü yerde alınmalı, muhafaza edilmeli,
yaşanmalı ve ne gerekiyorsa uygulanmalıdır. Her devirde ve dönemde popüler olan, modası
geçmeyen yaşama gücümüzü besleyen duyguların ya da yaşamak istediklerimizin tamamının
üç harfle sınırlı oluşu tatlı bir sunuştur. Aşkın tarifi var mıdır? Tarife cüret edenler,
ifadelerindeki kelimelerin kaynağına nereden ulaşmışlardır? Bilinen o ki tarifler muhatapların
kendi yaşadıklarının tanımıdır. Her insanın kendine özel olan yaşanmışları ortak payda olarak
sunulması uygun değildir. Yaşadığım ve yaşıyor olduğumun izahı ancak tarafımdan
yapılabilir. Bizi diğer canlılardan farklı kılan nokta da buradan başlar, yapay, eğri, kırık, düz
gibi istediğince kilitlendiği hedefe doğru yürüyüşüne devam eder.
Dağlar ardı şiirleri duygusal denemelerle süslüyor olmanın sıcaklığında mevsime
merhaba demek için sessiz duyguları harekete geçirebiliriz. Varım diyen, yaşayan tarihin her
döneminde aşka rastlayabileceğimizi biliyor olmamız umut kelimesindeki ifadesiyle bozkır
çiçekleri gibi kendisini taze tutacaktır.
Yaşamak istediğimiz, yaşıyor olduğumuz aşkın maddi ve manevi değerlerimize uygun
ve uyumlu olmasını tescillemek, huzur içinde rahat ve anlaşılır yaşanması için her türlü
ortamı sağlamakla aynı istikamettedir.
Duygu mudur? Sevgi midir? Mutluluk mudur? Bölünen ve bölünmeyen rakamların
sonuç hanelerindeki artanlı ve artansız çözümleri bilmek uygulamanın ve planların istenilen
noktada sağlıklı olmasını sağlar. Hissetmek mi, yaşıyor olmak mı, yoksa görmek mi sevgiyi
beslemektedir? Sorularla boğulduğumuz an çözümde ve cevapta pratik hareket etmek için
hazırlık safhalarını bilmemiz, birimlerimizi hareket halinde bulundurmamız bizi zinde
kılacaktır.
Yazma eyleminin bütün zorluklarını biliyorum. Sevginin ve aşkın farklı olduğunu,
izahının kişiye özel olduğunu da bilenlerdenim. Sevginin nerede ve nasıl biteceğini bildiğim
kadar, aşkın bütün oluşumlarının dışında tutulması gerektiğini, asla bitmeyeceğini kabul
ediyorum.
“Vakit Vuslat Diyor” Akçağ yayınlarından çıkan son kitabım. Denemelerim zirveye
doğru adımlarla edebiyat dünyasındaki yerini alıyor.
10. Ankara Kitap fuarında yayınevi bir de imza günü yaptı. İçin tebrik ve Çok
bereketli bir günün ardından, imza günüme katılan, mazeretini mesajla, telefonla ileten, yeni
kitabımız duygularını ileten dostlarıma, arkadaşlarıma, meslektaşlarıma, hemşerilerime,
öğrencilerime ve tüm kitapseverlere teşekkür ediyorum.
Osman BAŞ