TUTUKLU GAZETECİLER(!)
Ömer CELEP
Ergenekon yapılanmasıyla birlikte çoğu Silahlı Kuvvetlerimiz mensubu olmak üzere üniversite, iş dünyası ve gazeteciler gibi çeşitli meslek gruplarından insanlar tutuklandı ve yargılanıyorlar. Yargı kararı kesinleşmedikçe birilerini suçlamak gibi bir niyetimiz yok.
Toplumun kimi kesiminden bu yargılamaya isyan edenler var. İşin en çarpıcı tarafı da tutuklu kesimden itiraz edilenlerin çoğu da sözüm ona “GAZETECİLER”e uygulanan tutuklamalar. Hem içerde ve hem de uluslar arası boyutta ağır ifadelerle şikayetler yapılmakta güya destek aranmakta. Yürüyüşler yapılmakta, protestolar sergilenmekte, demokratik hakların kullanılması adı altında tahrip, tahrik v.s eylemlere başvurulmakta.
Yetkililerin açıklamalarına göre, gazetecilerden tutuklu olanların belkide hiç biri gazetecilik mesleğinden dolayı değil. Hemen hemen tamamı gasp, hırsızlık, cinayet, adam yaralama gibi suçlardan yargılanmakta. Kimisi de bu suçlardan biri nedeniyle hüküm giymiş bulunmakta.
Peşin ifade etmeliyim. Silahlı Kuvvetlerimizin, Genel Kurmay Başkanlığı makamında bulunan birilerinin bu şekilde yargılanmalarını asla tasvip etmiyor şiddetle reddediyorum. Milletvekillerinin tutuklulukları da kabul görecek bir davranış değildir. Bu tespiti bu şekilde bırakarak Gazeteci(!) ler olayına sözümüzün olduğunu belirtmeliyiz.
Bu adamlar esasında mesleklerini ideolojilerini yaymakta veya gerçekleştirmekte adeta kullanmaktadırlar. Bilindiği gibi her mesleğin uygulama sınırları yasalarla çizilir. Hiçbir meslek ve kişinin layüs’eliyeti yasalar karşısında söz konusu değildir. Gazeteci her işlediği suçtan dolayı muafiyet içinde olacak olursa, toplumda kargaşalar, cinayetler, gasplar ve bunun gibi yasadışı eylemler kol gezer.
Bir çarpıcı yön daha vardır ki, evlere şenlik. Bu gruba kimlerin ve hangi çevrelerin destek verdikleri de, yasadışı eylemleri nedeniyle tutuklanan gazetecilerinkinden daha vahim bir manzaradır.
Hemen her fırsatta yasalara bağlı ve saygılı olduğunu söyleyenlerin, yargılamanın bir an önce tamamlanarak neticenin alınmasını sağlamaları olması gerekirken, yaptıkları bu tür eylemlerle uzatmaya çalışıp, rant temin peşine düşmeleri de daha çok önem arz etmekte ve çok manidar gözükmektedir.
Eğer bu yargılamayı ranta çevirmeye hedefleyenler varsa bilsinler ki;
“YERYÜZÜNDE HİÇ BİR HUMA KUŞU KALMASA, BAYKUŞUN GÖLGESİNE KİMSE SIĞINMAZ.”
