Darma ismi Roma dilinde, Latince Therma adının Türkler tarafından söyleniş şeklidir. Yani galat-ı meşhurdur (yanlış olduğu halde kullanılmasında sakınca görülmeyen sözcük).
Eski adı Darma olan Ballıca Köyü’nün tarihçesi Kanuni Sultan Süleyman dönemine uzanmaktadır. Köy kurulduğu zaman adı Taromo iken zamanla Darma’ya dönüşmüştür. 1963 tarihinde ise Ballıca adını almıştır. İlçemize uzaklığı 19 km olan bu köyün 1985 yılındaki nüfus sayımında 964 olan nüfusu 2018 itibariyle 474’dür. 1999 yılında Dereli Köyü ile birleşerek kasaba statüsünde Ballıdere Belediyesi kurulmuştur. 2014 yılında da yeniden köy statüsüne dönüşmüştür. Almanya’nın Vechta ve Lohne başta olmak üzere bir çok şehrinde yaşayan Ballıcalılar, 1993 yılında Almanya’nın Lohne kentinde S.V. Amasyaspor-Lohne e V. adı altında futbol kulübü kurmuşlardır ve bu kulüp halen aktif olarak devam etmektedir. Yurt dışında yaşayan gurbetçilerin Alman mimari tarzında yaptırdığı villa tipi evlerle ilçemizin en güzel köyü haline gelmiştir.
Çevremizde bulunan; Ladik Hamamayağı, Havza, Hamamözü ve Reşadiye kaplıcaları ile ön plana çıkan ilçeler. Yüzyıllar öncesi Therma (termal) adını almış, şimdiki adı ile Ballıca köyündeki Çermik araştırma yapmaya değer önemli bir konu.
Konu ile ilgili Emekli Arkeolog ve Araştırmacı Ali Önder’in çarpıcı bir yazısını sizlere sunuyoruz:
“Ballıca köyümüzdeki Çermik. Burada akan su ile insanların yıkanmalarının bir sebebi olmalı diye düşünürüm. Su numunesi alınıp tahlil edilmediği için içindeki minerallerin ne olduğu hakkında bir fikrim yok. Ancak buradaki suyun bazı hastalıklara iyi geldiği sanılmakta. Belki de insanlar üzerlerindeki lanetlerin bu suya atıldığını sanmakta. Pişmanlık duyduğumuz bazı yanlışlıklardan kurtulmak için Tanrı’dan yardım isteniyor herhalde. Böyle yerlerde ibadette yapılıyor, hatta bir köşesine ibadet için bir oda dahi ekleniyor. Bizim Ballıca Çermik’te olduğu gibi. Böyle yerleri Tanrının koruduğuna inanıldığı için de orada mevcut bir ağaca bezler bağlanıp asılıyor. Bu ağaç genellikle nesli sönmeye yüz tutmuş bir kara ağaç, yöremizde demirağaç dediğimiz dişbudak ağacı veya yörede davun denilen çitlembik ağacı olabiliyor. Bu ağaçların kutsal olduğunu bana bir sohbetimizde köyümüzden Üzeyir Demir anlatmıştı .Bu gibi yerlere şifa niyetine yıkanmaya gelenler olduğu gibi Tanrının rahmetinden faydalanmak gayesi de güdülmekte sanırım. Adıyaman-Kahta ilçesi Tille höyükte arkeolojik kazı yaparken 1983 yılında Nemrut dağı yakınındaki Arsemia Kalesini ziyarete gitmiştik. Orada derin bir tünelin girişinde Grekçe kitabenin Türkçesini de yanına eklemişlerdi. Kral Antiokos savaş dönüşü günahlarından arınmak için bu suda yıkanırdı yazıyordu. Bu durum bana bu yazıları yazmama sebep oldu. Ha bir de bu çermik ziyareti hep cumartesi günleri yapılıyor. Neden acaba. Bunu da bir başka yazımda anlatmaya çalışacağım.”
Arkeolog ve Araştırmacı Ali Önder’in araştırma yazısının devamını bekliyoruz.