Mart geldi. Dağların üzeri halen süt beyaz karlarla kaplı. Ama, güneş yüzünü gösterdi. Henüz sabah, masmavi gök yüzünde doğudan yükselmekte olan güneş karlı dağların üzerine vurmuş, dağlar ışıl ışıldıyor, Heriz Dağı kurşuni renkte hafif sisli… Hava güzel olunca, insanın ruhu da açılıyor, düşünceleri, hayalleri, umutları… değişiyor… Aklıma, köyüm geliyor, yakında, karların altından pembe, mor menekşeler, beyaz papatyalar, laleler, koyun gözleri, sümbüller… her türlü çiçekler açar… Ağaçlar çiçeklenir, çayırlar, çimenler yeşerir, yemyeşil buğday tarlalarının içinden pembe gelincikler, mavi şebboylar boy atar… Doğa ne güzel olur… Koyunlar, kuzular, inekler, danalar, kuşlar, böcekler… her şey ayrı bir canlılık kazanır… Sevgi, aşk, mutluluk, yürekleri kaplar…
Ben penceremden bakarken, bu düşüncelere daldım… Aslında benim yazmak istediğim, temizlik ve ödev konusuydu… Almanya’nın büyük şairi, edebiyatçısı, düşünürü Goethe: “Herkes kendi kapısının önünü süpürse, kentin her mahallesi temiz olacaktır; herkes kendi dersini öğrensin, toplum ileri düzgün gidecektir…” demiş, ne güzel söylemiş. Köyümüzde, kasabamızda, kentimizde ülkemizde ve tüm dünyada ne kadar kötülük, çirkinlik, kirlilik… varsa bunların hepsi, biz insanoğlunun kendi kusurudur… Bir yerde pislik mi var… O çevrede yaşayan insanlarındır kusur… Bir yerde yoksulluk mu var… yine bizimdir kusur… Ama, kusurlu, birey olarak siz değilsinizdİr… Sizler çevrenizi temiz tutarsınız, işlerinizi doğru yaparsınız, ama çevrenizden birisi üzerine düşen görevi yapmaz veya çevresini temizlemezse, sizin yaptıklarınızın da yararı kısıtlı olur.. .Çünkü, bir ailede, bir mahallede, bir kentte her şey birbiri ile bağlantılıdır… Hani bir söz vardır. “Bir kötünün kırk köye zararı olur. O halde, toplumun tüm bireylerini eğitmek, iş güç sahibi yapmak, onları temizliğe ve çalışmaya teşvik etmek, üretken hale getirmek; o şahıs için olduğu kadar, tüm toplum, hatta tüm insanlık için de yararlı olur…
Her türlü temizliğin, bolluk ve bereketin, barışın, mutluluğun kökeninde eğitim yatmaktadır. Eğitimin de temel unsuru öğretmendir, ailedir, okuldur, kitaptır… Bunların içerisinde belki de en önemlisi öğretmendir. Çünkü, anneleri, babaları, yöneticileri, mühendisleri, doktorları, işçiyi, çiftçiyi… hepimizi yetiştiren öğretmendir… Öğretmen, bir toplum için stratejik bir meslektir… Eğitim, ailede başlar deriz… Doğrudur, anneyi, babayı yetiştiren, eğiten de öğretmendir… Onun için Atatürk, Öğretmenlere:” Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır.” demiştir. Ülkemizin, en önemli mesleği olan öğretmenlerimizin en zeki, çalışkan, özverili, erdemli… insanlardan seçilmesi en iyi şekilde yetiştirilmeleri, değer verilmesi, ulusal görevimizdir… Öğretmenlerin de bu bilinçle; çağın gereklerine uygun kendilerini yenilemeleri, sürekli geliştirmeleri ödevleri olduğunu unutmamalıdır… Çünkü, eğitim, doğuştan ölene kadar süren bir süreçtir…Aslında hepimiz kendi alanında öğretmendir… Anne baba çocuğunun, usta çırağının, Amir memurunun, Komutan astının… böylece zincirleme hepimiz öğretmenizdir… Bu arada aynı zamanda öğrenciyizdir… Çünkü: ne kadar bilirsek bilelim sürekli eksikliklerimiz vardır. Bilim ve tekniğin gelişmesine paralel, okuyarak, dinleyerek, görerek, deneyerek, inceleyerek araştırarak bilgilerimizi sürekli yenilemezsek, çağın gerisinde kalırız…
Tam anlamıyla; bedeni, ruhu, çevresi, düşünceleri, niyetleri… temiz olan insan; kendisiyle ve başkalarıyla da barışıktır. Sevgi doludur, sanatkâr ruhludur… Aslında, böyle bir insan, ailesine, ülkesine ve tüm insanlığa karşı ödevlerini, sorumluluklarını bilir ve ödevlerini en iyi şekilde yapabilmek için kendisini sürekli geliştirir, mesleğini, işini iyi bilir ve doğru yapar; böyle bir insanın işi de temiz ve kaliteli olur, bolluk ve bereket içinde mutlu yaşar. Hele, çevresindeki insanlar da aynı şekilde temiz ve ödevlerini doğru yapan insanlardan oluşuyorsa… O toplumda iyilik, güzellik, bolluk, bereket, barış ve huzur olur…
Yazımı bitirirken, hepinize, güneşli, temiz bir çevrede bolluk içerisinde yaşamanızı diliyorum.