Bu yazıyı yazmak için, Taşova’nın geçmişine ilişkin olarak yakınımdaki kütüphanelerde, internette arama, tarama ve araştırma yaptım. Taşova tarihini, dolayısıyla Erbaa tarihini bulabildiğim kaynaklarda ve internette aradım, taradım, araştırdım. En mühimi ise, asırlara yaygın şekilde bölgenin en büyük kasabası ve nahiyesi Sonisa tarihine göz attım. Bölge tarihiyle de önemli, coğrafi konumuyla da önemli…
Niksar’ın batısından başlayarak Destek Boğazı’na hatta Soğanlı’ya, Durucasu Boğazı’na kadar olan bölgenin bir asır öncesine kadar Sonisa etrafında döndüğüne şahit oldum. Çünkü bölgenin en gelişmiş şehrinin Sonisa olduğunu düşünüyorum. İpek Yolu üzerinde kurulmuş olmasının bunda ne derece etkisi var, onu bilemiyorum. Bu itibarla, son söyleyeceğim sözü baştan söylemek istiyorum. Bölgenin sosyal ve kültürel tarihini tam manasıyla gün yüzüne çıkaracak yeterli kaynaklara, araştırmacılara, yazarlara ihtiyaç var. Bu konuda, bölge itibariyle yetersizlik gördüm, görüyorum; umarım bu iddiamda yanılırım. Yanılmayı ve eksikliğimi peşinen kabul ediyorum. Taşabat, Erek, Sonisa, Ziğdi ve Tekke bölgesinin
tarihten beri günümüz dilinde araştırılıp yazılması, aydınlatılması gerekiyor.
Erbaa, Arap lisanında dört manasına geliyor. Taşabat, Sonisa, Ziğdi ve Erek nahiyeleri ve köyleri birleştirilerek Erbaa kurulmuş ve 1872 yılında Amasya’ya, 1892 yılında ise Tokat’a bağlanmış. Taşova’nın 1944 yılında kaza olmasından sonra yeniden nahiyeler, köyler ve ilçe sınırları belirlenmiş. 24.12.1952 tarihinde Taşova, Amasya iline dahil edilmiştir.
Bundan sonrasını ve fazlasını bölgemizden yetişmiş, alanında kayda değer çalışmalar yapan tarihçilere ve coğrafyacılara bırakıyorum.
Bölgemizde an itibariyle iki tane ilçe bulunuyor. İki ayrı vilayete bağlı bu ilçelerden Erbaa, aradan geçen zaman zarfında yoğun atılımlar yaparak gözle görülür şekilde gelişmiş ve büyümüştür. Taşova’nın ise bu manada henüz atılım yapamadığı, gelişme ve büyüme tarafında eksik kaldığı görülüyor.
Taşova’nın gelişme ve büyüme için atılım yapamamasının altında çeşitli nedenler ve sebepler var olabilir. Arandığında bunlar ortaya çıkarılır. Fakat, evvela sevgi ve muhabbet engellerini aşmak gerekiyor. Yaşadığımız şehri ve şehrin insanlarını sevmek ve saymak, yaşamaktan keyif almanın sebeplerinden biri ve en önemlisi olsa gerek…
Sevgiden, muhabbetten, selamdan ve kelamdan uzak ve ırak kalmak, insanı bir ve beraber hareket etmekten alıkoyar. Dayanışma ve yardımlaşma gücünü, kudretini, isteğini, arzusunu indirger ve hatta bazı durumlarda küçümser; kibre ve böbürlenmeye sebep olur…
Oysa kibrin, gururun ve enaniyetin nicelerinin iflahını kestiği bilinmektedir.
Ne yapmak lazım? Öyleyse sevgiyi, muhabbeti, selamı, dostluğu ve erdemi baş tacı yapmak lazım. Siyasi mülahazalar araya girmemeli, siyaset memlekete, insana, doğaya hizmet yarışı olarak görülmeli ve ötesi sevgiye ve muhabbete darbe vuracağı için bir noktadan sonra bir sınır belirlenmelidir. Sevgi çarşıda, pazarda, alışverişte, düğünde, bayramda, ölümde, her zaman ve her yerde kendini göstermelidir; göstermek zorundadır.
Önceki yazılarımda çok defa tekrar ettim. Değerlerimizi korumak ve kollamak gibi bir görevle memuruz ve buna mecburuz…
Tarım alanlarını, meraları, meyve ağaçlarını, ormanları, yolları, suları, çevreyi korumak, kollamak, yenilemek, düzenlemek ve temiz tutmak o kadar önemli ki… Yarınlara tamamen tükenmiş, tüketilmiş, istismar ve israf edilmiş, harcanmış, yok edilmiş, elverişsiz,
bakımsız, muhabbetsiz ve sevgisiz değerler, kıymetler, nesneler, hatıralar, yaşamlar, evler bırakmış olmak bizi, duadan ve iyilik, güzellik ile anılmaktan men eder, alıkoyar.
Mevcut hayat, görünen ve bilinen taraflarıyla, canlılar ve dünya için üç kıymetli ve önemli zaman diliminden meydana gelmiş. Şimdiki zaman, geçmiş zaman ve gelecek…
Geçmiş zaman dilimi için, araştırmak, bilmek, öğüt almak, ders almak ve aydınlanmaktan başka çare kalmamıştır. Çünkü yaşanmış ve bitmiştir. Bugünü ve yarını israf etmek, duyarsızlık ve sevgisizlik ölçüsü olarak düşünülebilir. Daha mutlu ve müreffeh bir hayat ve gelecek için sevgiyi çoğaltmak yerine, neden sevgiye, muhabbete, dostluğa, kaliteye, erdeme bukağı takıp zindanlarda çürütelim?
Yerel seçimler öncesinde Taşova için en iyiyi ve en güzeli aramak ve bulmak üzerimize vazifedir. Bir önemli vazife de Ayvacık kara yolunun tamamlanarak hizmete açılmasıdır. Ümidimi daima canlı tutuyorum.
Son Söz:
“Talih, cesaretli olanlara ve atılganlara güler yüz gösterir.”
Sevgi ve muhabbetle!
Enver SEYHAN
11.11.2018