TARİHE NOTLAR
KARSAVUL KÖYÜ
Sene: 1840
Karsavuloğlu Mustafa
BOA Maliye Nezareti Varidat Defteri 13410 /13413 numaralı kayıtlar dahilinde Sonusa Nahiyesi merkez dışında 1840 yılında 20 köyden müteşekkildir. Bu köyler içinde Kale, Mercimek, Ilıca, Meğellibükü=Çambükü, Sepetlioba=Yeşilyurt, Kırkharman, Arpaderesi, Gemibükü yer almamaktadır. Ayrıca bu defterde Erek Nahiyesi’ne bağlı 15 köyden bahsedilirken Nevahi-i Erbaa’dan olan Taşabad ve Karayaka nahiyeleri ile köylerinin adına rastlanmamıştır.
Fakat Kale=Hüvelen Kale köyünün mazisi bağrında barındırdığı henüz keşfedilememiş, araştırma inceleme yapılıp bilinmeyen yanları aşikar edilememiş kal’a =kale kadar eskidir. Pontus ve Roma devirlerine dönük olarak kalenin etrafında bir yerleşim biriminden, şehirden, kasabadan, köyden söz edebilmek için haliyle araştırmaya arkeolojik sonuçlara ihtiyaç duyulmaktadır.
Sonusa Nahiyesi’ne bağlı 20 köyle birlikte 2 adet de çiftlik vardı:
Çalkadirbükü Çiftliği’nde 9 hane, Tombakbükü Çiftliği’nde 11 hane mevcuttu fakat bu haneler topraksızdı. Sonraki yıllarda Çalkadirbükü Çiftliği’nin “Çılgıdır” adıyla bir köy yerleşimi sağladığı görülmektedir.
“Seyyid Nureddin Alparslan Vakıf Belgesi”ni uhdelerinde muhafaza eden Sivas Vilayeti eski Kadısı Şakir Paşa’nın torunları Zuday’dan Çılgıdır Köyü’ne taşındıklarından dolayı 19. yüzyılda Çalkadirbükü Çiftliği’nde mevcut hanelerle birlikte belki de Çılgıdır Köyü’nü kurmuş oldular.
Gemibükü Köyü ise Tombakbükü Çiftliği arazisinde kurulmuştur. Yani Gemibükü köyünün geçmişi ve yerleşimi Tombakbükü Çiftliği’ne varıp dayanmaktadır. Gemibükü = Gembükü Köyü’nün halkı Doğu Anadolu’dan göç ederek Gembükü’nde yerleşmiştir.
KARSAVUL KÖYÜ
Sonusa Kazası köylerinde adı geçen Karsavul Köyü 1574 yılında tamamlanan Defter-i Mufassal’da Felenbel nahiyesi dahilinde yer almaktadır. Osmanlıca “Köylerimizin Adları” isimli eserde 1928’de Karsavul Köyü’nün adı geçmektedir.
BOA kayıtlarında 1840 yılında Karsavul Köyü 9 hanedir. Tahrir defterlerinden çıkarılan neticeye göre nüfus hesaplamada hane katsayısı 5 rakamı üzerinden işleme alınmaktadır. Bu da köyün nüfusunun 45 veya 50 kişiye isabet ettiğini göstermektedir.
Karsavul adı büyük ihtimalle köye ilk yerleşim yapan sülale beyinin ismidir. Şöyle bir cümle geçti:” İki kardeş sülalenin biri Karsavul biri Karlık köyüne yerleşmiş ve tarih boyunca bu iki köy birbirlerine amca demişlerdir.”
Karsavul Köyü 1840 yılında 249 dönüm tarlaya sahiptir. Bağ ve bahçe kaydı saptanamamıştır.
Bu dönemde Sonusa Nahiyesi dahilinde en fazla servete sahip şahıs Karsavul Köyü’nde yaşamaktaydı.
SERVET DAĞILIMI:
01- Karsavuloğlu Mustafa 23.699 Kuruş servetiyle ilk sıradadır.
02- İkinci sırada Tekelöze Köyü’nden Kenanoğlu Mehmed yer almaktadır. 23.213 Kuruş servete sahiptir.
03- Andıran köyünden Doru Köseoğlu Mehmed 20.331 Kuruş’la üçüncü sıradadır.
04-Karsavuloğlu Mehmed 17.008 Kuruş’luk servete sahiptir.
05- Melikbükü = Mülkbükü Köyü’nden Hüseyinoğlu Abdi 15.940 Kuruş’luk servetiyle beşinci sıradadır.
En fazla servete sahip bulunan Karsavuloğlu Mustafa geçimini büyük oranda hayvancılıktan sağlamaktadır. Emrinde işçi ve çoban çalıştırıp çalıştırmadığı hususu bilinmemektedir.
Kayıt edilen serveti ve dağılımı şu şekildedir:
Servetin 18.949 Kuruş’luk kısmı hayvanlardan, 4.750 Kuruş’luk kısmı emlaktan teşekkül etmektedir.
Hayvan Dağılımı:
16 çift öküz, 7 kömüş öküzü, 2 sağmal kömüş, 4 kısır kömüş, 14 inek, 4 malak = balak, 5 dana, 5 beygir, 4 kısrak, 2 tay, 2 merkep, 152 koyun, 228 keçi.
Servetinin yüzde 20’sini meydana getiren emlak ise 80 dönüm tarla ve 1 adet değirmenden meydana gelmektedir.
Karsavul’da toplam ekilebilen tarla 249 dönüm olarak kaydedildi. Bu durumda köydeki toplam arazinin yüzde 33”lük kısmını tek başına işlemektedir.
Servet bakımında ikinci sırada Tekelöze Köyü’nden Kenanoğlu Mehmet yer almaktadır.
Toplam serveti 23.213 Kuruştur.
Emlak ve Hayvan Dağılımı:
Emlaktan sağladığı serveti 12.500 Kuruş’tur:
126 dönüm arazi, 1 adet değirmen, 1 dönüm bağ ve 3 dönüm bahçedir.
Hayvanlardan sağladığı serveti 10.713 Kuruş’tur:
8 çift öküz, 6 kömüş öküzü, 1 sağmal kömüş,
1 kısır camuş=kömüş, 5 inek, 1 malak, 2 beygir, 5 kısrak, 4 tay, 3 merkep, 50 koyun, 91 keçi, 2 arı kovanı.
Osmanlı Devleti tımar sisteminin bir gereği olarak kaydedilen tahrirler vasıtasıyla askeri gücünü, gelir kaynaklarını ve varlıklarını tespit etmekteydi. Bu itibarla belli dönemlerde nüfus ve mal sayımı yapıldığı görülmektedir.
Nüfus sayımında hane sayısı esas alınmaktaydı ve tahrirlere sadece vergi mükellefi yetişkin erkek hane reisi olarak kaydedilmekteydi. Bazı durumlarda hane başına kadın ve çocuk da kayıtlara girmekteydi. Bu durum ihtimal ki kadının ve çocuğun varlıklı olmasına bağlıydı veya hanede yetişkin erkek nüfusun olmadığına işaretti.
Tanzimat’tan sonra yeni dönemle birlikte her hanenin mesleği, mal varlığı, serveti, gelir kaynakları ve devlete verdiği vergiler sayılıp dökülmüş “Emlak ve Arazi ve Hayvanat ve Temettuat Tahrir Defterleri”ne kaydedilmiştir. Ayrıca hane reisinin yaşı, boyu, saçı, sakalı, bıyığı, rengi ve diğer fiziki yapısıyla ilgili açıklamalar da ilave edilmiştir.
“TOPRAK KIRSAL EKONOMİLERDE SERVETİ OLUŞTURAN EN ÖNEMLİ UNSURDUR.”
Sonusa’da 88 haneden 5 hane, Zuday’da 137 haneden 5 hane, Yemişenbükü’nde 17 haneden 15 hane, Dereköy’de 8 haneden 5 hane, Tolan’da 5 haneden 1 hane, Melikbükü’nde 13 haneden 6 hane, Balaklı’da 20 haneden 3 hane, Seyidlü=Sepetlü’de 46 haneden 37 hane, Haddadi’de 63 haneden 39 hane, Andıran’da 15 haneden 7 hane, Halamaz’da 20 haneden 4 hane, Destek’te 36 haneden 3 hane, Kozluca’da 16 haneden 1 hane, Karabük’te 11 haneden 10 hane, Durucasu’da 16 haneden 1 hane, Boraboy’da 41 haneden 3 hane, Şeyhlü’de 88 haneden 7 hane, Türkmendamı=Tavşanlu’da 24 haneden 13 hane topraksızdır. Tekelöze’de 34 hanede ve Karlık’ta 27 hanede topraksız aile tespit edilememiştir.
Topraksız hanelerin geçim düzeylerinin zayıf olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Bir kısmı hayvancılık, yaylacılık işiyle meşgul olsa dahi ekserisinin çobanlık, ırgatlık, işçilik, amelelik yapmak suretiyle geçimlerini temin etmekte oldukları anlaşılmaktadır.
Sonusa Nahiyesi’nin 1840 yılında 20 köyünde toplam 646 hane, iki çiftliğinde ise 20 topraksız hane iskan olmaktadır. Bahse konu senede Sonusa Nahiyesi’nde merkez ve köylerinde toplam 754 müslüman hanede 3.800 kişi ikamet etmektedir.
Demoğrafik Yapı:
1881-1893 yıllarında Sonusa ve Erek nahiyelerinde toplam 41.125 kişi yaşamaktadır.
Müslüman nüfus: 35.675 kişidir.
-Kadın:17.329 kişi.
-Erkek: 18.346 kişi.
Rum Ortadoks: 3.698 kişidir.
-Kadın: 1.843
-Erkek: 1.855
Ermeni: 1.641 kişidir.
-Kadın: 790
-Erkek: 851
Çingene: 111 kişidir.
-Kadın: 46
-Erkek: 65
Demoğrafik Yapıya ilişkin bilgiler Kemal Karpat’ın “Ottoman Population” adlı eserinden makalenin oluşmasında ana kaynak ve tez sahibi E. Mehves Ç. tarafından derlenmiştir.
Aynı eserde 1904 yılında Sonusa ve Erek toplam nüfusu 60.061 kişi olarak belirtilmiştir.
Bu hal ve durum ise bölgenin 19. yüzyılda yoğun göç aldığına işaret etmektedir. Zira
1777 senesinde bölge sakinleri artan kıtlıktan, sosyo-ekonomik baskıdan ve doğal afetlerden dolayı başka diyarlara göç etmek zorunda kalmış ve yöreyi terk eylemiştir.
1904 yılında müslüman nüfus yarı yarıya kadın-erkek 49.243 kişidir.
Yine aynı sene yörede 7.319 Rum, 2.967 Ermeni Gregoryen, 367 Protestan ve 165 Kıpti nüfus ikamet etmektedir.
1670’de Erek = Herek çok küçük bir yerleşim birimi olduğundan seyyah Evliya Çelebi Eksel’de misafir olmuştur. 1840 yılından sonra Erek Nahiyesi’nin yerleşme gelişme ve büyüme konusunda elde ettiği imkanları fırsatları iyi değerlendirdiği görülmektedir.
1880 yılından itibaren yapılan sayımlarda kadın- erkek, çoluk çocuk bütün teba kayıtlara alınmıştır. Nüfus ve mal sayımı konusunda düzende değişiklikler yapılmasını sağlayan yenilikleri hayata geçiren idari düzende değişimleri dönüşümleri başlatan Sultan 2. Mahmud’un adını anmadan geçmek olmazdı. Ruhu şad olsun!
Enver SEYHAN
Kasım 2020
***
Dipnotlar:
-BOA: Başbakanlık Osmanlı Arşivi.
-Emine Mehves :İst. Üni.
“19. Yüzyılda Erbaa Kazası.”
***
Özgür Umut Pelitli’nin yorumu:
Topraksız haneler üzerinde durmak gerek, Sonusa, Zuday gibi büyük köylerde oldukça düşük iken küçük köylerde neredeyse toprak sahibi hane yok gibi. Sonusa bölgesi 1840 yılında artık yerleşimi tamamlanmış bir bölge, topraksız hanelerin yoğunlaştığı köyler yerleşmenin daha geç tamamlandığı köyler olarak gözüküyor. Bu durumda 1777 göçünün sorgulanması gerek. Kaldı ki Osmanlı göçün engellenmesi politikası uygular. Bölge bu tarihte göç vermiş değil de göç almış gibi gözükmektedir.
Balaklı olarak geçen köy ismi bazı kaynaklarda Balaklıoba olarak geçen Arpaderesi köyü olmalıdır.
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.