Tarifi Mümkün olmayan güzellikler: DİVRİĞİ ULU CAMİİ ve DARÜŞŞİFASI

0
74

Ahmet Günaydın

,Taşova’mızın yetiştirdiği önemli bürokratlarımızdan Merkez Bankası Emekli Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Fatin Şenel’in daveti üzerine içimde ukde olan Divriği Ulucamiini ziyaret etmek nasip oldu.

 

16 Temmuz 2025 Çarşamba günü Unesco’nun Dünya Mirası listesine giren Divriği Ulucamii ziyaretimizde Seyyah Osman Gürbüz ve Apaydın Kırtasiye sahibi Mustafa Demir de bizimle beraberdi.

 

Sabah erken saatlerde başlayan seyahatimizin ilk durağı Koyulhisar oldu. Genelde seyahatlarda gördüğüm Taşova ölçeğindeki ilçelerle hep kıyas yaparım. Sivas’a bağlı Koyulhisar bir türlü makus talihini yenemeyen dolayısıyla büyüyemeyen bir ilçe.

Sivas’ın Zara ilçesi merkez nüfusu Taşova nüfusu neredeyse aynı 11 bin civarında, ancak köyleriyle beraber nüfusu 21 bin 951. Taşova’nın üçte ikisi kadar. Dikkatimi çeken Zara’da 3 yıldızlı otel ve başka oteller varken, Boraboy gölü Tabiat Parkı gibi bölgenin önemli bir turistik yeri olmasına rağmen yıldızlı bir otelimiz yok. Öğretmenevi yatakhanesinin dışında sadece bir otelimiz mevcut.

Zara – Divriği arası 105 kilometre, arada başka bir ilçe yok. Demir madeninin çıkarıldığı bölgeden geçiyoruz. İlçeye hayat veren maden maalesef göçe engel olamamış. Merkez nüfusu 10 bin 807 Taşova ile aynı. Köyleri ile birlikte toplam nüfusu 16 bin 204.

Divriği’yi ayakta tutan 800 yıl önce yapılan Ulu camii. O kadar büyük bir sanat eseri ki, ne muhteşem, ne harikulade ne de fevkalade kelimesi bu eserin karşılığı olamaz.

Tadilatı yakın zamanda tamamlanan Ulu camii ve Darüşşifanın ziyaretçileri oldukça çok. Öğle namazını Divriği Müftüsü kıldırdı namaz sonrası Diyanete bağlı bir kılavuz her iki eserin özelliklerini uzun uzun anlattı.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas)


UNESCO Dünya Miras Listesi’ne Alınma Tarihi:
 1985
Liste Sıra No: 358Yeri: İç Anadolu Bölgesi, Sivas
Listeye Alınma Kriterleri: (i), (iv)
Kategori: KültürelDivriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi’ne kadar inmektedir. Yöre, Mengücekoğullarının yönetimi altında olduğu dönemde Ahmet Şah ve eşi Turan Melek tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli türbeye sahip bir cami ve ona bitişik bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra sergilediği zengin Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almaktadır.
Kuşkusuz Divriği’nin yerleşim alanı olarak ulaşımı güç bir coğrafyada olması gelişimini olumsuz olarak etkilemiş ancak inanç turizmi ile ayakta kalmayı başarıyor.
Ulu camii ve Darüşşifanın ziyaretçileri ilçeye konaklama alanında ve otantik arastası, konakları gibi farkındalık oluşturan değerler katmış. Divriği kalesi devasa görünüşüyle ilgi çekmeye devam ediyor. Hemen üzerinde biraz daha hakim tepede bir seyir terası bulunuyor. Ulu camii ve Darüşşifa yerli seyyahların yanısıra özellikle Japonlar başta olmak üzere diğer ülke insanlarını kendisine çekiyor.
Divriği’nin bağrından bir çok ünlü insan yetişmiş ama Nuri Demirağ’dan bahsetmeden geçemeyiz;
Mehmet Nuri Demirağ[1][2] (1886, DivriğiSivas – 13 Kasım 1957, İstanbul), Türk iş insanı ve siyasetçidir.Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları inşaatının ilk müteahhitlerindendir. Türkiye’nin 10000 kilometrelik demiryolu ağının 1250 km’lik bölümünün inşasını gerçekleştirmiştir.Türkiye’de ilk uçak fabrikasının kuruluşu, ilk sigara kağıdı üretimi, ilk yerli paraşüt üretimi gibi ilkleri gerçekleştiren, İstanbul Boğazı üzerine köprü yapılması, Keban‘a büyük bir baraj yapılması düşüncelerini ilk kez gündeme getiren kişidir. (bkz. Keban Barajı ve Hidroelektrik Santrali) Özellikle havacılık sanayisinde başarıları ile anılır. (Kaynak: Vikipedi)
Bu güzellikleri bizatihi görmek gerekiyor. Her ne kadar anlatılsa da bizzat gidip görüp yaşamak gerekiyor.

Yorum Ekle