Orhan POLAT
Genişleyen pazarlar ve küreselleşen ticari faaliyetler dünyayı “ortak tek pazar” haline getirmiştir. Bunun sonucu olarak, günümüzde dünyanın diğer ucundaki bir ülkede üretilen bir ürün ülkemizdeki en küçük yerleşim birimindeki işletmelerde satılmaktadır veya kullanılmaktadır. Oluşturulan bu ortak tek pazarda, işletmelerin birbirleriyle veya işletmelerin müşterileri ile ‘alınacak veya satılacak ürün ve hizmetin nitelik/niceliklerine ilişkin özelliklerini bilerek’ anlaşabilmesi için kuralların belirlenmesi yani “ortak tek bir dil” kullanılması zorunluluk haline gelmiştir. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak işletmelerin üretecekleri ürün ve hizmetlere yönelik nitelik ve niceliklerinin belirlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Bu kurallar ise “standart” olarak adlandırılmaktadır. Standartlar üretim ve tüketimi dolayısıyla ekonomiyi şekillendirmektedir. Ekonomiyi şekillendiren standartlar ve standartların uygulanması, kontrolü ise siyasetin konusu olmaktadır. Günümüzde siyasetçiler, üreticiler ve tüketiciler, standartlar konusunda yaşanan kavram ve bilgi karmaşası sonucunda sağlıklı tarif ve tasnif edilmiş bilgiye ihtiyaç duymaktadır.
İşletmelerde üretilen her ürün ve hizmetin merkezinde “insan” vardır. Yani üretilen her ürün ve hizmet insan içindir. Öyleyse insanın tüketim davranışını etkileyen her faktörün etkin olarak belirlenmesi ve ürünlerin de belirlenen kurallar çerçevesinde üretilmesi gerekmektedir. Bu kurallar; dini inançlar gereği oluşan kurallar, içinde yaşanılan devletin yasal mevzuatı gereği uyulması zorunlu olan kurallar ve bireyler ya da topluluklarca belirlenen ancak uyulması zorunlu olmayan kurallar olmak üzere üç ana başlıkta toplanmaktadır. İşletmeler de ürettikleri ürün ve hizmetleri, bu üç ana başlıktaki kurallar sonucu oluşan standartlara göre gerçekleştirmektedirler.
Dini inançlar gereği oluşan standartlara ve uygulamalarına, ilk insanın yaratılışından bu yana rastlanılmaktadır. İlk insan olan Hz. Âdem Peygamber’den bu yana Allah (c.c.); insan hayatına dair, nelerin yapılması ve nelerin yapılmaması gerektiğini, nelerin helal, temiz, sağlıklı ve nelerin haram, pis ve sağlıksız olduğunu içeren pek çok kuralı, elçileri olan peygamberleri vasıtasıyla yaptığı tebliğlerle insanlara bildirmiştir. Yapılan tebliğler, süreklilik ve güncellik ilkesi gereği insan hayatında pek çok kural oluşturmaktadır ve oluşturmaya devam etmektedir. Benzer şekilde diğer dini inanç gruplarında da oluşturulan kurallar “Dini İnançların Gereği Oluşan Standartlar” olarak adlandırılmaktadır.
Zorunlu standart ve uygulamalarına ise insanların topluluklar oluşturarak yaşamaya başladığı zamanlardan bu yana rastlanılmaktadır. Oluşturulan topluluklar zamanla bugün kullandığımız en güncel terim olarak “Devlet” adını almışlardır. Aynı geçmiş, aynı kültür, aynı ortak paylaşılan değerlerle insanlar oluşturdukları “Devlet”leri, en az çatışma ile yönetmek için önceden belirledikleri bir takım kuralları yasalaştırmışlardır. Önceden belirlenmiş bu kurallar “Yasa”, “Kanun” veya “Yasal Mevzuat” olarak adlandırılmaktadır. Devletlerin oluşturdukları yasal mevzuatlar ise “Zorunlu Standartlar”dır.
Devletler, kendi ülkelerinde yaşayan insanların ihtiyaçlarını karşılamak ve kendi varlıklarını sürdürebilmek için ister istemez ülkelerarası düzeyde ihtiyaçlarını karşılamak için ilişki veya işbirlikleri kurmaktadırlar. Kurulan ilişkiler ve işbirlikleri organizasyonlar aracılığıyla kalıcı hale getirilmektedir. Bu maksatla kurulan organizasyonların oluşturdukları standartlar ise “Zorunlu Olmayan Standartlar”dır.
Sonuç olarak gıda, inşaat, tekstil, giyim, mobilya, ilaç sanayi, tıp vb. birçok alanda standartların; Dini inançlar gereği oluşan standartlar, zorunlu (yasal) standartlar ve zorunlu olmayan standartlar olarak üç ana başlıkta tarif ve tasnif edilmesi siyasetçiler, üreticiler ve tüketiciler için fayda sağlayacaktır. İdealden gerçeğe, ekonomi siyaset ilişkisinde kaos yaşanmasını önleyecek ülkemize küreselleşen dünya ekonomisinde rekabet üstünlüğü sağlayacaktır.
* Bu çalışmalarımın oluşturulması ve gerçekleştirilmesinde tarafıma destek veren tez Danışmanım Prof. Dr. Ali Aksoy’a şükranlarımı sunarım. Bu yazı;Polat, Orhan; Çimen Hasan (2018), “İdealden Gerçeğe Ekonomi Siyaset İlişkisi: Standartlara Bilimsel Bakış”, İbn Haldun Sosyal Araştırmalar Merkezi VII. Uluslararası “İdealden Gerçeğe Toplum, Siyaset, Ekonomi” Sempozyumu, Malatya ve Polat, Orhan (2015), “Organize Sanayi Bölgelerinde Gıda İmalatı Yapan İşletmelerde Standart Kullanım Düzeylerinin Tespitine Yönelik Bir Araştırma”, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Ana Bilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Malatya, eserlerinden alıntılar yapılarak yazılmıştır.