HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI
İnsanoğlu zor olan hayatı kolaylaştırmak için toplum halinde yaşamayı tercih etmiştir. Modernleşme hayatı kolaylaştıracak zannediyorduk ama maalesef hayatı daha da zorlaştırdı. Şu anda hayat, her bakımdan her zamankinden daha da zor bir durumda. İmkânlar çoğaldı ama o imkânlara ulaşmak zorlaştı.
Şu anda en çok düzgün ve dürüst yaşamaya çalışanlar zorlanıyor. Kötülerin sesi çok çıkıyor ve kural tanımıyor, haram-helale dikkat etmiyorlar. Elinin emeğiyle geçinmeye çalışan ve dürüst olan insanlara doğrudan ya da dolaylı olarak yardımcı olmak gerekiyor. İmkanları iyi olan zenginlere daha çok görev düşüyor. Yine durumu uygun olan emeklilerde mutlaka bir işe yarayabilirler. Esnaflarda yapacakları işlerden fahiş fiyatlar talep etmeyerek katkı sunabilirler.
Zengin-fakir herkesin yapabileceği mutlaka bir şeyler vardır. En basitinden durumu iyi olanlar tıraşını evde olmayıp berbere giderse berber ayakta kalır. Ayakkabısını kendi boyamayıp bir boyacıya boyatırsa ona iş vermiş olur. Elbisesini kendi dikmeyip bir terziye giderse ona yardımcı olmuş olur. Bazı yolları yürümeyip bir taksiye binerse ona para kazandırır. Bu örnekleri her alana yayabilirsiniz. Şöyle bir söz okumuştum ‘’önce ekmek sonra ahlak’’ diye. Karnı aç olan bir insandan ahlaklı olmasını çok da bekleyemezsiniz. Yine şöyle bir söz okumuştum ‘’fakirler aç ise zenginler emniyette değildir.’’ Bu toplumda zengin-fakir beraber yaşıyoruz, o zaman birbirimize karşı görev ve sorumluluklarımız var.
Bu sebeple dinimizin en önemli farzları arasında zekat diye bir farz var. Bu ülkede zenginler zekatlarını hakkıyla verse bir tane bile fakir kalmaz. Zekatın dışında sadaka, fitre, yardımlaşma, dayanışma, hediyeleşme gibi bir sürü vesile var. Toplumsal barışın sağlanmasında bunlar önemli birer etken. Sözün özü toplumda barış ve huzur içinde yaşamak istiyorsak hepimize görevler düşüyor. Herkes sorumluluğunu bilir katkı sunarsa hayat hepimize kolaylaşır. Yoksa hepimiz zorlanırız. .