Amasya İtimat

SON DURAĞIMIZ ŞANLIURFA

Ahmet Günaydın

Taşova Yerel Eylem Gurubu Derneğinin Yıllık Uygulama Planı 2. Dönem çalışmaları kapsamında 9-11 Haziran 2023 tarihleri arasında düzenlediğimiz Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa gezisinin Nemrut dağı,  Diyarbakır Mardin’den sonra 3. ve son durağımız Şanlıurfa oldu. Kaldığımız Misafirhaneyi boşaltıyoruz ver elini Şanlıurfa.

Diyarbakır-Urfa arası yaklaşık 180 kilometre. Karayolunun her iki yanı da ova ancak yaklaşık 1080 rakımdaki yolun sağında ve solunda ağaç görmek zor. Yükselti zaman zaman 650’ye kadar düşüyor. Urfa’ta yaklaştıkça yeşil bitki örtüsü kendini hissettiriyor. Yer yer Ayçiçeği bahçeleri ve Badem bahçeleri görmek mümkün.

Belki de çevresinde en fazla hatıra fotoğrafı çekilen manevi yerimiz. Günlerden pazar olması nedeniyle aşırı kalabalık. Sabah kahvaltımızı Balıklıgöle yakın bir yerde yapıyoruz. Balıklıgöl, 150 metre uzunluğunda ve 30 metre genişliğinde olup derinliği yer yer 3-5 metre civarında. İçinde efsanelere konu olan sazan türü balıklar bulunmaktadır. Bu balıklara halk tarafından saygı gösterilir ve yenilmez. Rivayete göre Hz. İbrahim ateşe atıldıktan sonra, bir mucize gerçekleşir ve etraf güllük gülistanlık olur. Bu mucizenin gerçekleştiği mekânın Balıklıgöl ve çevresi olduğuna inanılır. Dini bayramlar da ile Mevlit ve Kandil gecelerinde en yüksek ziyaretçi sayısına ulaşır.

Türkiye’nin en kalabalık dokuzuncu şehri olan Şanlıurfa, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yer alan bir vilayet olup, ”Peygamberler Şehri” olarak da bilinir.. I. Dünya Savaşı zamanına kadar Osmanlılarda olan Urfa, pek çok ülke tarafından işgale uğramış, sonunda 1920 yılında düşmanların işgalinden kurtarılmıştır. TBMM, Urfa’ya Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği mücadeleden ötürü 1984’de “Şanlı” unvanını eklenmiştir.

Şanlıurfa, turizm açısından oldukça zengin bir repertuvara sahiptir. En gizemli yapılardan biri olan Göbeklitepe, Şanlıurfa merkezine yaklaşık 22 kilometre uzaklıkta olan dünyanın en eski kült yapılar topluluğu olarak bilinmektedir. Göbeklitepe’de daire şeklinde dizilen T biçimindeki dikili taşlar ve aralarında örülü olan taş duvarlar yer alır. Dikili taşların çoğunun üzerinde somut (insan, hayvan vs.) ve soyut figürler oyma tekniği ile betimlenmiştir. Hayvan motiflerine bakıldığında en çok tilki, yılan, yaban domuzu ve boğa gibi motifler bulunmaktadır. Burada yer alan yapıların, tarım ve hayvancılığı benimseyen avcı gruplar tarafından inşa edildiği tahmin ediliyor. Yapıların oluşturulma tarihi tam olarak belirlenemese de, Paleolitik Çağ (Yontma Taş Devri)’a kadar uzanan bir geçmişi olduğu düşünülmektedir. Göbeklitepe’nin anıtsal mimarisi, Şanlıurfa’yı oldukça eşsiz ve gizemli bir hale getirmektedir. Gizemli atmosferiyle görenleri oldukça büyüleyen şehirler arasında bulunmaktadır.

Zamansızlık nedeniyle ziyaret edemediğimiz geçmişi on ikibin yıl öncesine dayanan Göbeklitepe ile eşdeğerde bizim de bir höyüğümüz var. Yabancı ve yerli turistlerin akınına uğrayan Göbeklitepe yılda onbinlerce yerli ve yabancı turisti ağırlarken, vilayetimiz Amasya ile aynı yıllarda oluşan dünya çapında bir değerimiz 8000 yıllık Kabayar Höyüğü’nün nerede olduğunu birçoğumuz bilmiyor bile.

İlçemize 11 kilometre uzaklıktaki Uluköy-Andıran-Mülkbükü üçgenindeki HES Regülatörü ile Yeşilırmak arasındaki Kabayar Höyüğünü maalesef koruyamadık. Özbaraklı eski Belediye Başkanı Sebahattin Üstün’ün yıllardır uğraşısına rağmen bir kazı ekibi getirtemedik.

Artık dönüş yolundayız. Güzergahı değiştiriyoruz. Gelirken geçtiğimiz Malatya ve Sivas’ı görmeden Taşova’ya döneceğiz. Önce Şanlıurfa-Suruç’un kenarından Gaziantep-Birecik ve Gaziantep’in yakınından Nizip’ten geçiyoruz. Nizip’e bağlı Belkıs ve Zeugma’nın yakınlarındayız. Kahramanmaraş’ta depremin izlerini yakinen müşahade ediyoruz.

 

Devamla: Muhsin Başkanımın şehid edildiği Göksun’un Keş dağının yakından geçiyoruz. Artık Kayseri topraklarındayız. Önce Sarız, sonra Başbuğ Türkeş’in memleketi Pınarbaşı’nı geçiyoruz. Sivas’a bağlı Bedirli ve Badıllı istikametinden Sivas merkezi görmeden Yıldızeli’ne ulaşıyoruz.

 

Artık eski vilayetimiz Tokat il sınırları içerisindeyiz. Tokat cezaevinin buraya yapılmasıyla Çamlıbel beldesi oldukça hareketli bir yöre olmuş. Burada son ihtiyaç molamızı veriyoruz. Yaklaşık 1700 rakımlı beldede Meşhur Çamlıbel pidesi yiyoruz.

Tokat merkez, Niksar, Erbaa derken Taşova’ya varıyoruz. Diyarbakır ve Mardin gezisi esnasında bizlere eşlik eden Diyarbakır-Çınar ilçesi Yerel Eylem Gurubu  Derneğinin Müdürü Mustafa Yalçınkaya’ya teşekkür ediyoruz.

İşin ilginç yanı yaklaşık 2080 kilometre süren bu yolculuğumuz esnasında terör bölgesi olan yol güzergahlarında bir kez olsun Polis ve jandarmanın denetimine rastlamadık. Oysa ondan önce Erbaa Türk Palet gezimizde durdurulmuştuk. Amasya, Ladik’e gitsek genelde yol kontrolüne rastlıyoruz.

65 yaşındayım, gazeteci olmama rağmen 81 vilayetimizden gördüğüm il sayısı 50’yi bile bulmuyor. Trakya duruyor, Hatay, Adana, Mersin, Antalya, Muğla’ya  gitmedim. Doğu ve Güneydoğu’da: Elazığ, Osmaniye, Kilis, Hakkari, Van, Muş, Bitlis, Bingöl, Şırnak, Batman, Iğdır, Ardahan, Kars, Ağrı beni bekliyor. Hopa, Arhavi Kemalpaşa ve Borçka’yı gördüm Artvin merkezi görmedim. Gümüşhane, Bayburt,  Kırşehir, Çankırı, Nevşehir,  Konya, Zonguldak, Bilecik, Çanakkale, Balıkesir.

Neredeyse Yirmi bir yıl oldu emekliyim. Biz kendi memleketimizi gezemezken, elin gavuru ise kendi ülkesini gezdiği gibi memleketimizin en güzel yörelerini gezebiliyor. Gel de çık bu işin içinden…

 

Yorum Ekle