Başlığa bakıp ta şaşırmayın lütfen sadece birazcık geçmişe gezintiye çıkın istedim.
Okulların kapanmasıyla başlayan ve ürün hasatlarıyla devam eden üç aylık sürece tatil denilirdi bizim oralarda.
”Tatilde nereye gideceksiniz çocuklar” diye soran hocama ”Dolaman’daki tütün tarlasına gideceğim” diye cevap vermiştim yıllar önce ve Dalaman diye anlamıştı hoca.
Bizim için tatil tütün, nohut, buğday, şeker pancarı, bamya hasadı ve sığır, koyun otlatmak demekti tam anlamıyla.
Bizim oralarda tatil gurbetçilerin sıla-i rahim uğruna binlerce kilometre yol katedip harmana, orağa çifte, çubuğa ortak olmaları demekti ekseriyetle.
Dört gözle beklediğimiz göçmen kuşların aynı yuvalara kıt’aları aşarak gelmesiydi tatil eşleri ve yavrularıyla.
Yaylalarda koyun, sığır otlatmak, derelerde, göllerde, çaylarda çimmek ve Yeşilırmağın çevrüklerinde balık tutmak demekti tatil.
Memur, amir, asker, sivil herkesin başta ata ocaklarında bir araya gelip ata yadigarı tarlalarda irençberlik yapması demekti tatil emmisi, dayısı, teyzesi halası, gardaşı, çağası çoluğuyla.
Hasta, söker başta olmak üzere geçmişe intikal edenleri ziyaret etmekti bizim çocukluğumuzda tatil ve biz buna tam olarak Sıla-i Rahim diyoruz o zamandan bu zamana.
Herkesin geri dönüşte alın teri ve emeklerinin karşılığını valizlerine koyarak aldığı alanın da, satanın da mutlu olduğu zaman dilimine tatil diyordu toplum.
Tatile çıkmak için Sıla-i Rahim’i terk ettik topluca ve son derecede memnunuz bu durumdan zannımca.
Toplumu ayakta tutan aile bağları, gelenek ve göreneklerimizdi bunu da tatile kurban verdik ellerimizle.
Köklerimizi kökünden kestik tabiri caizse.
Bir geceliğine binlerce lira harcadığımız yerlerden azıcık feragat edip Sıla-i Rahim yapmamız gerekmiyor mu sizce de?
Çocuklar köye gitmek istemiyor diye şikayet edenlerinizi duyar gibiyim, önce onlara Sıla-i Rahim’i niye terk ettiğinizi anlatın derim kıt, kanaat aklımla.
Ben düz lise mezunu düz biriyim sözüm beni dümdüz anlayana ve sürç-i lisan ettim ise affola.
İyi tatiller dilerim, kalın sağlıcakla.