Hulusi Durupınar-Erbaa
Kıymetli okur; bugün sizinle Nevahi-i Erbaa’nın en büyük köylerinden Alpaslan köyüne gidelim. Alpaslan köyü, Amasya ili Taşova ilçesine bağlı ilginç ve farklı bir köy. Çünkü burada Türkiye’nin tek köy müzesi bulunuyor. Köy müzesi dedimse küçümsemeyiniz. Bir şehir müzesinden farkı yok. Hem arkeoloji hem etnografya müzesi. Yöreden antik dönemlerden başlayarak toplanan objeler ve Selçuklu devrinde burada kurulmuş bir vakıfla ilgili malzemeler bir araya getirilerek müzenin oluşumu 1964 yılında başlamış. 1991 yılında Osmanlı Döneminden kalan bir hamam restore edilerek müzenin bugünkü hali ortaya çıkmış. Müze hafta içi mesai saatleri içinde açık. Amasya İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü bir personel görevlendirmiş. Görevli kişi köyde ikamet eden Cihat Torun. Cihat Bey, köyün tarihine ve müzede sergilenen malzemelere ve onların hikayelerine hakim, ilgili, güler yüzlü bir kişi. Müzeyi 12 Temmuz 2023 tarihinde Taşova Atatürk Orta Okulu Müdürü Abdullah Seçkin ve İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Memuru Hüseyin Öksüz Beylerle ziyaret edişimizde müzeye ve Cihat Bey’in ilgisine hayran kalıyoruz. Müzenin içi kadar bahçesi de çok güzel dizayn edilmiş. Eski büyük küpler, yöreden toplanan farklı dönemlere ait taşlar, yekpare büyük oval çeşme kurnaları… Ve duvarlarında 1914 yılında çıkarılan seferberlik emri ile askere alınan Zuday’da ikamet eden 332 askerin mermerler üzerine yazılmış künyeleri… Bu, 332 yiğit vatan evladı ile ilgili bilgilerin Erbaa Askerlik Şubesinden temin edildiği yazılı. Belgeleri dönemin Zuday Belediyesi Muhasebe Memuru merhum Zihni Özdemir okumuş. 332 askerden 193’ünün akıbetinin meçhul olduğu bilgisine yer verilmiş.
Yukarıda birkaç özelliğini sıraladığım bu sıra dışı köyü gelin daha yakından tanıyalım. Köyle ilgili ilk kayıtlar adının Zitoy olduğunu gösteriyor. Daha sonra Zedvi ve Zuday olmuş. 1939-1942 yılları arasındaki depremlerde köyde yıkımların yanı sıra heyelan da yaşanmış. Aynı yıllarda Erbaa, ovadan daha kuzeye Ardıçlık mevkiine taşınırken Zuday köyü, bulunduğu yerden 1 km kadar güneye, biraz daha yükseltisi ve eğimi düşük bir alana taşınmış. 1944 yılında 60 haneli Yemişenbükü köyü adı değiştirilip Taşova ilçesine dönüşünce Erbaa’ya bağlı köylerin yarısı bu yeni ilçeye bağlanmış. Zuday köyü de bunlardan birisi olmuş. Köyün adı bir ara Yolbaşı olarak değiştirilmiş. 1961 senesinde bir ehil el dokunuşu ile Alpaslan’a dönüşmüş. 1964 yılında belde olarak belediye teşkilatına kavuşmuş, nüfusu azalınca 2014 yılında tekrar köy oluvermiş. Köyün adı neden Alpaslan’a dönüşmüş? Bu soruya ben cevap vermeyeyim. Yazının sonunda bu soru kendiliğinden cevabını bulacaktır.
Biz yöremizdeki varlığımıza ve yerleşmemize -özellikle ilçemiz ve köylerimize- dair ilk bilgileri daima tarih kitaplarında aradık yahut çoğu değişimlere uğramış sözlü beyanatlarla yetindik. Oysa bu bilgilerin çoğu burnumuzun dibindeymiş. Günümüzdeki Erbaa ve Taşova’ya bağlı köylerle ilgili Türk-İslam dönemine ilişkin ilk kayıtlar yörede kurulan vakıfların vakfiyelerinde yer almaktaymış. Bu vakfiyelerin asılları yahut zamanın devlet yetkilileri tarafından gönderilmiş suretleri vakıfların yöneticisi durumunda bulunan mütevelli aileleri tarafından asırlarca muhafaza edilmiş. Araştırmacılar bunların izini sürüp gün yüzüne çıkarana kadar sandıklarda saklı kalmış. Ancak pek çoğu tarih kitapları içindeki yerini almamış.
Zuday Köyü eski sakinlerinden olup eski Cılkıdır Köyüne taşınan, şimdiki Taşova’nın Cılkıdır Mahallesinde oturan eski Sivas Kadısı Hacı Şakir Efendi’nin torunu Cemal Saçlı oğlu Remzi Saçlı adlı şahsın elinde bir vakfiye ve vakfın kurucusu olan şahısla ilgili bir silsilename bulunmaktadır. 1991 yılı Haziran ayında dönemin Alparslan Belediye Başkanı Sayın Muttalip Öztürk’ün de araya girmesi ile vakfiye Vakıflar Genel Müdürlüğüne götürülür. Kültür ve Tescil Dairesi Başkanlığında görevli, araştırmacı yazar Sadi Bayram, Remzi Saçlı ile görüşür ve vakfiyenin ve silsilenamenin bir suretini alarak tercüme eder. Remzi Saçlı,1992 yılında vakfiye ve silsilenameyi, konunun önemine, binaen sembolik bir bedelle Alparslan Müzesi’ne hediye eder.
Sadi Bayram, vakfiyeyi inceledikçe ve tercüme ettikçe Erbaa-Taşova yöresi ile ilgili çok ilginç bilgiler ortaya çıkar. Vakfiye tercümesine göre Vakfın kurucusu Seyyid Nureddin Alpaslan bir Rufâi şeyhidir. Rufailik sunnî inanç geleneği ekseninde Ahmed er-Rüfâi tarafından Basra-Bağdat arası coğrafyada kurulmuştur. Seyyid Nureddin Alpaslan, Anadolu’daki ilk Rufâi şeyhi Sarameddin Mehmet oğlu Ebubekir Kemahi’nin torunudur.
Vakıf 1257 senesinde Niksar şehrine bağlı Zitoy köyünde kurulmuştur. Maharetli bir dokunuşla adı değiştirilen Alpaslan köyünün adı buradan gelmektedir. Şeyhin tam künyesi Seyyid Nureddin Alpaslan er-Rüfâi’dir. Oğlu Alâddin Savcı Bey, Amasya’da hatrı sayılır beylerdendir. Kaynaklar Seyyid Nureddin Alpaslan’dan ise Danişmendiye (Niksar) Vilayetinin yöneticisi şeklinde söz eder. İşte bu Seyyid Nureddin Alpaslan, Kelkit vadisi çevresindeki Kösedağ’da Selçuklu ordusunun Moğollar karşısında hezimete uğradığı ve Anadolu’nun en sıkıntılı süreçlerini yaşadığı yıllarda Zitoy köyünde bir zaviye ile etrafında insanların ibadet, yeme, içme, barınma, temizlenme vb. ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri, kervanların ticaret seyahatlerinde mola verebilecekleri mekanlar yaparak bunların masrafları için büyük bir vakıf tesis etmiştir. Vakıf, devlet otoritesinin çöktüğü bir süreçte sosyal ve dini yaşamın ikame ettirilmesinde çok mühim işlevler üstlenmiştir. Seyyid Nureddin Alpaslan’ın torunlarından Doğanşah Alp Bey oğlu Taceddin Bey, önce Niksar daha sonra Çarşamba Orduköy merkezli Taceddinoğulları Beyliği’ni, diğer akrabalarından Bayram Bey veya oğlu Hacı Emir İbrahim Bey ise Tokat’ın kuzeyi ve Mesudiye ile kendilerinin Türk topraklarına kattığı Ordu, Giresun, Samsun’un doğusu ve Trabzon’un batısında hüküm sürmüş, Orta Karadeniz Bölgesi’nin büyük bir bölümünü Türk vatanı yapmış Hacıemiroğulları Beyliği’ni kuracaklardır. Bu iki beylik Orta Karadeniz ve Doğu Karadeniz sahillerinin Türkleşme ve İslamlaşma sürecinin en etkin siyasi, askeri ve dini gücünü oluşturacaktır.
Şunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Danışmentlilerin bakıyyesi niteliğindeki Taceddinoğulları ve Hacıemiroğulları Beylikleri aracılığı ile bir bölgenin fethinde öncü olan Seyyid Nureddin Alpaslan adı türbesinin bulunduğu köye verilse de Nevahi-i Erbaa ve Niksar coğrafyasında onu daha fazla tanıtmak ve bilinmesini sağlamak boynumuza bir borç, sırtımızda bir yük olmalıdır.
Seyyid Nureddin Alpaslan er-Rufâi Vakfı, Karadeniz coğrafyası ile ilgili böylesine önemli bir fonksiyonu üstlenirken yöremizle ilgili pek çok yerleşim adının ilk kez bu vakfın kayıtlarında geçmiş olması çok çok önem arz etmektedir. Kurulan bu vakfın sınırları tarif edilirken 68 yerleşimin adı geçmektedir. 1257 yılındaki bu kayıtlar Anadolu’daki varlığımıza dair çevremizdeki köylerle ve yerleşimlerle ilgili ilk tespitlerdendir.
Vakıfla ilgili kayıtlarda Akdağ, Boğalıdağı adları günümüzdeki şekliyle, Heriz Daği ise Maarız Dağı olarak geçmektedir. Yine pek çok arşiv kaydında adı geçen ve Sonusa- Karayaka arasında olduğuna kanaat getirilen ancak lokasyonu tam olarak belirlenemeyen Yenişehir Kalesi adı da burada olduğu şekliyle yer almıştır.
Erbaa’nın varlığı burada Aydak köyü olarak geçmiştir. Bu, Erbaa ile ilgili elimizdeki ilk kayıttır. Sonra Eyrek, İrek, Erek, Erbaa şeklinde kullanılarak günümüze gelmiştir.
Erbaa sınırları içindeki köylerden Çatalan, Kuruçay aynı isimle varlığını sürdürmektedir. Yine Taşova’ya bağlı Sepetlü ve Boraboy da aynı adla 1257’lerden günümüze kadar değişmeden gelmiştir.
Devamında küçük değişikliklerle günümüze ulaşan köyler ve yerleşimlerle bugün lokasyonu tespit edilemeyen yerler de vardır. Bunlarla ilgili sosyal medya üzerinden vakıf sınırlarını paylaştıktan sonra sahadan gelecek vatandaş bilgisi de dikkate alınarak bir sonraki yazıda diğer yerleşim adları ayrıca yazı konusu olarak ele alınıp paylaşılacaktır.
KAYNAKLAR:
1-Aziz B. Eşdeşir-i Esterâbadî, “Bezm ü Rezm”, Çeviren:Prof Dr. Mürsel ÖZTÜRK, Kültür Bakanlığı Yayınları/1203, Kültür Eserleri Dizisi/153, Ankara 1990. s.384 2-BAYRAM, Sadi. “Amasya-Taşova-Alparslan Beldesi Seyyid Nureddin Alparslan Er-Rufaî’nin 655 H./ 1257M. Tarihli Arapça Vakfiyesi Tercümesi ile 996 H./ 1583 M. Tarihli Seyyid Fetteh Veli Silsile-namesi”, Vakıflar dergisi XXIII, Ankara 1994 3-HÜSAMETTİN, Abdi-zade Hüseyin, “Amasya Tarihi. C.1-4,6-8,9-12”, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları. 2022 4-OĞUZ, Mevlüd. “Taceddin Oğulları”, AÜDTCF Dergisi, c.VI, Sayı 5, Ankara, 1948, s. 469-487 5-https://tr.wikipedia.org/wiki/Hacıemiroğulları_Beyliği