Mevlana derki: İnsanın en yararlısı, insana yararlı olandır.
Seni bir rüzgar alıp Taşova’nın bir köyüne, daha doğrusu benim doğduğum topraklara Kırkharman’a alıp savurmuş. Gezi yazılarından anlıyorum bunu. İnsanlar da ağaca benzer; ne kadar yükseğe ve ışığa çıkmak isterse o kadar derin kök salar toprağa, ya da güneşe doğru başını uzatır. Sen de, derine köklerine salan bir ağaç gibi diyar diyar gezip gördüklerini anlatıyorsun yazdıklarınızla insanlara. Başını göğe dikip güneşin ışığı gibi direniyorsun karanlığa. Bir insan, söylediği şeylerden çok söylemedikleriyle de insanlaşırmış. Senin söyleyemediklerine ben tercüman olayım müsaade buyur lütfen…
Bilgi olmayan yerde, cehalet ilim olur demek istediğini duyar gibiyim. Bilgili insan güneş gibidir. Girdiği yeri aydınlatır… Sizde nezdimde öylesiniz. İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. Sizin başınızın eğikliğini aynı başakların doluluğuna benzetiyorum doğrusu.
Bir yazınızda “Biz eğitimciler bulundukları yerde gözlem yaparlar. Meslek alışkanlığı bir tarafa, gördüğü güzel örnekleri başkalarına da anlatır veya yazarlar. Bütün mesele iyiliğin yayılması, düzgün insanları çoğalması içindir.” demiştiniz. Not etmiştim bu sözünüzü. Şimdi yeri gelmişken sözünüzü hatırlatayım size. Siz gördüğünüz güzel örnekleri dediğiniz gibi başkalarına anlatmak ve yaymak için yazdınız.
Kırkharman ile ilgili yazdığınız üç farklı yazınız vardı,
-KIRKHARMAN’IN GÖZYAŞI DAMLASI
-TAŞOVA’DA BİR KÖY KÜTÜPHANESİ
-KIRKHARMAN’IN ORTADINDA SİNEMA
Bu yazılarınızda güzel örnekleri anlatmak için kaleme aldınız bu üç yazıyı eminim. Belli ki sizi de etkilemiş köyümüz. Burada yapılan eserler.
Eyvallah meslektaşım.
Aşk öyle bir zengin denizdir ki, ne başlangıcı ne sonu vardır. Bizim aşkımızda, yangınımızda bu doğduğumuz topraklaradır. Bizi bu eserleri yapmaya iten şey bilgisizliğe, cehalete bir nebze ışık olabilmekti. ‘Bizi’ derken? Tüm köylümüzü ve bu topraklarda doğan herkesi kast ediyorum açıkçası. Burada hiç ayırt etmeksizin tüm insanlarımızı dahil ediyorum. Hepimiz bir olup bu eserleri birlikte yaptık. Öncelikle Kütüphanemizin bir bağışçısı vardı Nurgül Dalkıran ve ablası Fikriye Oğuz’a, Atatürk köşesi İçin Ayşe Şen Atila’ya, bu güne kadar isminin açıklanmasını istemeyen bir hanımefendiye, Köy Muhtarımıza, Dernek yönetimine, köyümüzün tek tek her bir insanına sonsuz teşekkür ediyorum. Naçizane Sinema Salonu ve Dernek Odasını kendi imkanlarımla yapmış olsam da ismimin ön plana çıkmasını asla istemiyorum. Bu eserleri hep birlikte ismini sayamadığım köyümüze gönül vermiş, köyüne sevdası hiç bitmemiş insanlarımızla yapmaktan gurur duyuyorum. Bizler gelip geçiciyiz nitekimde bu işler yapıldıktan sonra öylede oldu zaten.
Vatan, memleket sevgisi imandandır, vatana hizmet de ibadettir, ibadetlerin de en makbulüdür. Çünkü mutad ibadet, kendi kurtuluşumuz içindir, vatan, memleket hizmeti ise herkesin kurtuluşu içindir, bence daha makbuldür. Her ibadet gibi o da gösterişe, övünmeye, övülmeye gelmez. Bu konuyu kapatalım burada bu nedenle.
Size gelince; gerek Taşovamız, gerek Amasyamız, gerekse köyümüz İçin yazmaya devam edin. Ola ki kader bizi bir yerde karşılaştırırsa daha yüz yüze sohbet ederiz inşallah. Siz gördüklerinizi, bildiklerinizi, yüreğinizdekileri yazıya dökmeye devam ediniz. Sizin yerinizi de artık Kırkharman’ın bir köşesine koyduk bilesin.
Köylerimiz vatanın her bir tarafında yalnızlaşmış. Nüfusları şehirlere kaymış. Neresi olursa olsun köylerimizi yazmaya devam edelim hep birlikte. Kırkharman’da gördüklerinizi yazmaya ve etrafınızdaki insanlara anlatmaya çalışın. Mutlaka ışık tutacak yönleri olacaktır size. Mutlaka eğitimin bir parçası olan her türlü mekanın köylere yapılması memleket için gereklidir.
Biz sizi unutmayacağız!
Sizde bizi ve köyümüzü unutmayın lütfen.
Hizmet etmek, insanlık için çalışmak zor iştir. Hizmet etmek insanı yıpratır. Eğer insanlık için hizmetkar olacaksak bizim hizmetimizden en iyi faydalanacak insanları bulmalıyız. Çocuklarımıza iyi bir gelecek için çalışmalıyız.
İnsanlara gelince onlardan teşekkür beklemeden, elinden gelen iyiliği yapanlar, bazı tek tük can sıkıcılıklar olsa da genelde hep yüreklerde ve gönüllerde tatlı bir tebessüm olarak kalır.
Derler ki, sığındığın gönül, memleketindir. …
Ne zaman memleketimi düşünsem, sürü sürü kuşlar havalanıyor içimden. Ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Buradan Kırkharman’ı ve tüm insanlarını kucaklıyor, selam ve sevgilerimi iletiyorum.
Sevgili Meslektaşım Zeki Ordu, gerek köyümüz gerekse Taşova için yüreğinizden gelenleri yazdığınız İçin size sonsuz teşekkür ediyorum. Lütfen sürçül-i lisan ettim ise affola.
Sevgi ve muhabbetle kalınız efendim.
Naci Özkan