Muhterem babacığım, anacığım, ağabeyim, kardeşim başlıkları altında uzun mektuplar yazıldı gurbet ellerden sılaya.
Her bir şey itinayla soruldu hasret kokan mektuplarında ve cevabı istendi geri yazılacak memleket kokan, doğduğu toprak kokan ezan, bayrak kokan mektuplarda.
Dilini, dinini bilmedikleri örfüne, geleneğine hiç alışık olmadıkları hepsini geçtim havası,suyu bile farklı diyarlara göç ettiler ve ne hikmetse hep aynı sebepten geçim davası.
Özellikle 2.Dünya savaşının ardından hızla sanayileşen Almanya ve Fransa genç ve dinamik nüfus istiyordu bizden hemde davulla zurnayla karşılayıp yerin metrelerce altında çalışacak gençler.
Bölgemizde yaşanan afat nedeniyle öncelik verildi yurt dışına gideceklere. Suluova Çeltek’ten madenci belgeleri alındı öyle ya Almana yerin altında çalışacak adamlar lazımdı.
Ellerimizi inceledi derdi büyüklerimiz Alamanın temsilcisi nasırlı mı değil mi diye. Oysa ki bizim ellerimiz doğuştan nasırlıydı.
Elleri nasır tutmuş Anadolu delikanlıları düştüler yollara kimi otobüsle kimide trenle ver elini Avrupa diyerekten.
İlçemizdeki bir çok köyden ve kendi köyüm Şahinler’den binlerce aile var şimdi oralarda kimi üçüncü kimiyse dördüncü kuşak olma yolunda.
Gelmeleri günler öncesinden heyecanla beklenen gidecekleri günse göz yaşlarının sel olup aktığı arkalarından dökülen suya karıştığı gurbet kuşlarının hikayelerini yazmaya çalıştım bu satırlarda.
Bir tahta bavulla hikayeleri başlayan ve bir tahta tabutla hikayeleri sona eren gurbet kuşlarının hikayelerini.
Ölenlere rahmet, hayatta olanlara da hayırlı ömürler diliyorum.
Sürçi lisan ettimse affola.
İlham kaynağım başta Rahmetli Veysel Biçer ve en az onun kadar değer verdiğim Rahmetli Bilal Çakır amcalarımdır.
Rabbim mekanlarını cennet eylesin.
Gurbet Kuşları
Bir tahta bavulla başlar hikaye
Alamanya nire Türkiye nire
Bir nesil uçup gitti göz göre göre
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı
Sarı öküz almaktı en büyük hayal
Birde beş on dönüm tarla bahçe bağ
Sırtlara sarıldı yatak yorganlar
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı
Ne dilden anladın ne örf ne adet
Mark, Frank biriktirip dönmekti niyet
Madende para çok ha biraz gayret
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı
Hepsinin yüzünde bir umut vardı
Öyle ya gidilen yerler hep Avrupaydı
Birçoğu çoluk çocuğu köyde bıraktı
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı.
Geriye dönmedi giden bir daha
Sarı öküz unutuldu aldı araba
Ana baba yol gözlerken öldü sılada
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı.
Uzun uzun mektuplar yazıldı yurda
Selamlar edildi cümle eşe ve dosta
Orak biçiminde geliyorum ordayım orda
Burdan bir isteğin varmıdır Baba
Teyip getürecem dinlersin asarsın dala
Bayramlık yolladım yiyenlerime filan gişiyle
Bizim çocuklar giymedi eskidi diye
Tevek istiyoruz aşlık bulgur gelen gişiyle
İşgefeyi unutma sakın ha Ana
Birez de pelver goy birde tarhana.
Nice sevdaları eritti döndürdü muma
Sözde mutlu olmak için düştüler yola
Canlı gidenlerin çoğu döndü tabutla
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı.
Bir yanım hep eksik kaldı senin yüzünden
Çoğu hayır görmedi paran pulundan
Sıla gurbet türküleri düşmez dilinden
El yurdunda garipsin adın yabancı
Öz yurduna gelince derler Almancı.
Ariel deterjan istedik bir de su ısıtıcısı
Meşhurdu Alamanın cuvara, çikolatası
Alamanya ah Alamanya yürek sancısı
El yurdunda garibiz derler yabancı
Öz yurduma gelince adım Almancı.
Hakkı Biçer
17/12/2020
Bahçeşehir İstanbul