Bu yazının başlığındaki “savaşçı kelimesinin yerine “mücahit” kelimesini düşündüm ilkin. Bazı kelimeler, eriştikleri zamanlarda bazı talihsizliklere belki de haksız kuşatılmışlıklara maruz kalabiliyorlar. Zamanların bir ruhu var ve onunla ilgili bu. “Mücahit” kelimesi de öyle.
Siyasanın renginden bulaşan karartılar var şimdilerde bu kelimede. Bu mülahazalarla kelimenin hatırının kalmasından korktum. Yerine “mücadeleci” diyecektim. Bu kelime de az geldi, “savaşçı” dedim. “Savaşçı” kelimesi de zihne sert bir düşüşle iniyor, düştüğü yeri sarsıyor. (Kötüye kullanılırsa o da uğursuz olabiliyor.) Uzatmayalım kelimeleri
kullanırken iki kere düşünüyoruz.
Kimi insanlar vardır. Sessiz sedasız çalışırlar. Kimseye müdana etmeden, kimseden ilgi beklemeden, dünyevi ikbal hesaplarından uzak, sadece çalışırlar, koşarlar, koştururlar. “Hasbi” kelimesi bu durumu karşılıyor. Bu kelimenin içinde Hakk’ın rızası da var.
Hasbi çalışan insanların işleri kolay değildir. Bir dayanışmayı da gerektirir. Birilerini bulmaları, onlara yaptıkları işi anlatmaları, destek almaları da gerekir. Bunu yaparken durmadan koşmaları, engellerle boğuşmaları, bir yerleri kırp dökmeden ya da çalışmalarının istikametini saptırmadan hedefe yürümeleri gerekir. Ramazan ayı, bu tür çalışmaların
neşvünema bulması, yayılıp çoğalması, genişlemesi, diğer taraftan kolaylaşması bakımından da rahmet ve bereket ayıdır.
Kolay değildir. Çeldiricileri vardır böyle hayırhah işlerin, iyilik
hareketlerinin. En başta nefis vardır, şeytan vardır, para vardır, şöhret,
makam, mansıp ve ikbal gibi bir sürü çeldiriciler vardır. Yaptığı işin içinde
para olanların işi çok zordur. Bu zorlukla mücadele ancak “savaş” ile ifade
edilebilir. İşte bundan dolayı bu çabayı ifade için “savaş” kelimesini seçtik.
Evet bu bir savaştır; nefisle, ben’le, şeytan ile, parayla, ikbal hesaplarıyla
savaş… İlla da parayla. İnsanlarla ve resmi veya özel kuruluşlarla yapılan
görüşmelerdeki mücadele ayrı bir fasıl.
Bu işlerin içinde olan ve çalışmalarını yerinde gözlemlediğim biri
var: Osman Gökrem. Beyoğlu Selime Hatun Camisi imam hatibi ve
Mercimekli. Kendisi ortaöğretim döneminden talebemiz de oluyor.
Osman Gökrem, İstanbul’da, son derece kozmopolit bir semtte bir
iyilik hareketi başlatmış ve çok önemli çalışmalara imza atıyor.
Taksim/Gümüşsuyu bölgesinin ileri gelen esnafıyla çok samimi diyaloglar
kurmuş ve onları hayırlı işlere yönlendiriyor. Gökrem; herkese, her sosyal
kümeden insana hiçbir ayrım yapmaksızın el uzatıyor. Bütün bunlar bir
kaynak olmadan gerçekleşmez kuşkusuz. Bu türden çalışmaların önünü
açma kabiliyetine de kesme kabiliyetine de sahip olan tek güç nesnesi var:
Para. Meselenin çetinliği tam da burada ve her şey onda düğümlü. Para,
işlerin dünyaya bakan yüzünü imar etmek için gerekli bir dosttur; fakat
kendisi ile ilişkiler doğru düzenlenmezse bir anda tersinize geçip size
düşman olabilir, feleğinizi şaşırtabilir. Allah korusun, ayağınızı sadece
dünyadan değil ukbadan da kaydırabilir. Bu yüzden Osman’ın yaptığı iş
çok hassas, bıçak sırtında. Düşünmesi bile feci ama; maazallah bu noktada
bir hata yaptığı anda her şey tepetaklak olur.
Görebildiğimiz kadarıyla Gökrem meselenin farkında. Parayla ilişkilere özel bir özen gösteriyor. Paraya asla el sürmüyor. Orada küçücük bir caminin elveren imkânlarını olabildiğince genişleterek yoksullara, yolda, sokakta kalmışlara; hatta sarhoşlara, tinerci çocuklara bile sahip çıkıyor. Onlardan bazıları istikamet buluyor. Kimsesizleri yediriyor,
içiriyor; hatta yıkanmalarını sağlıyor, onları giydiriyor. Bununla kalmıyor yüzlerce yoksul öğrenciye burs verdiriyor. Bunu yaparken işte o tehlikeli maddeye elini sürmeden meseleyi çözüme kavuşturuyor. Mesela yoksul öğrencilere burs mu verilecek? Bunu haber alan esnaf veya varlıklı vatandaş telefon açıyor Osman’a. “Hocam şu kadar öğrenciye burs vermek
istiyorum. İBAN numaranızı gönderin.” Hayır, diyor Osman, “İBAN numarasını bana değil burs vereceğiniz öğrenciye (veya destek olmak istediğiniz falan kimseye) gönderiniz.”
İşte bu…
Böyle bir çalışmayı alkışlamamak elde değil; fakat bunu alkışlanmak için yapmıyor Gökrem, Allah rızası için yapıyor. Umarım bu kaydımızın ona bir zararı olmaz. (Bu notların ona zarar vermesi, nefsine kibir gelmesine sebep olmasıdır. Umarım bu olmaz.)
Bu yazıyı yazarken bir de kaydımız var. O da şu: Gökrem, yukarıda andığımız hassasiyetlerini koruduğu müddetçe başarısı sürecektir. Bu başarı, sadece bu dünyaya yönelik değil diğer tarafı da kuşatan bir başarı olacaktır. Kaydımız budur. Hemşehrimizin başarılarının artarak devamını diliyor ve Allah’tan andığımız tehlikelerden nefsini korumasını niyaz ediyoruz.