Uzun yaz oruçlarının tutulduğu ramazanlar arkalarında yaşanmış tatlı hikayeler de bırakmıştır. Anlatanlardan dinledik, onların yalancısıyız;
Eskiler vesayit derdi şimdinin yolcu taşıyan araçlarına. İşte o vesayitin kıt zamanlarında yine günümüz gibi uzun yaz oruçlarının tutulduğu bir günde Dereli köyümüzden bir vatandaşımız yaya olarak Taşova’ya gelir.
evin eksiğini gediğini taşıyabilecek bir ağırlıkta gördükten sonra öğle sonu köye dönerken sıcağın da etkisi ile yolun üzerindeki bir çeşmede elini yüzünü yıkar. Biraz yürür tekrar geri döner eline yüzüne su çalar ama susuzluktan kıvranmaktadır. başını kaldırır, başlar söylenmeye:
-Orağın varsa biçiyim, harmanın varsa sürüyüm. Benim orucuma ihtiyacın olmadığını biliyom. Ramazan bi dahaki seneye gine gelir emme Derelili Mehmet kulun giderse bi daha geri gelmez deyip ağzını gürül gürül akan çeşme oluğuna dayar.
Ramazanda akşamcıların da ayrı bir yeri vardır. Ramazan boyunca orucunu tutan, rakıdan uzak duran dinlenik akşamcıların bayramı kutlamaları farklıymış.Bir dergiden okumuştum. Akşamcıların bayram kutlamasına “Arife sefası” denirmiş.
Hem dinine bağlı bir müslüman, hem de adabı ile içen bir rakıcı olan Ömer Rıza Doğrul, akşamcıların arife günü alışverişe çıkıp damak tadına uygun mezeler alıp rakı sofrasına hazırlanma durumuna arife sefası adını vermiş…
Akşamcılar Fuzuli’nin mısralarında söylediği gibi bir inanç ve ruh hali içinde oruçlarını tamamlarlarmış.
Ramazan ayı gerek açıla cennet kapusu
Ne reva kim olan meyhane kapusu bağlu…
Ramazan bitiminde bu abuk sabuk içki yazısı da nerden çıktı diye düşünenlere “abuk sabuk”unda bu kültürden geldiğini hatırlatmak isteriz.
Akşam çok içip de sabah başı ağrıyanın ağrıyı gidermek için çivi çiviyi söker hesabı aldığı bir kadeh içkiye “sabuh”, akşam içilen içkiye de “abuh” denirmiş. Zamanımızda kullandığımız ”abuk sabuk” deyimi buradan gelmektedir. Gece gündüz içen birinin işi gibi olumsuzluk ifade eden bir deyiştir.
Bayramlar sevinç günleri olduğu kadar hüzün günleridir de… Kabir ziyaretleri, kaybettiklerimiz bu sevinçli günlerde bir burukluk verir yüreklerimize. İşte böyle bir bayram gününde içkiden uzak durup, otuz gün orucunu tutan ama ramazanın bitiminde arife sefasını ihmal etmeyen rahmetli babamı hatırladım.
Çok karamsar mıyım bilmiyorum ama artık ne büyük ne küçük, ne akraba ne hısım, ne komşu ne hürmet, ne merhamet, ne şefkat, ne haysiyet, ne feragat ne sevgi ne de saygının yaşanmadığı günümüz dünyasında bu saydıklarımın hepsinin yerini alan paranın geçerli olduğu bu hayatta, günahkarları gördükçe zararları kendilerine olan akşamcılar bana daha masum ve sevimli görünüyorlar.
Günümüz dünyasını gönüller sultanı Mevlana ne güzel anlatmış. Başka söze hacet var mı;
“Her günah içki gibi sarhoşluk verseydi kimseyi ayık göremezdin”
Ve Koca Ragıp Paşa konu üzerindeki toplumsal mutabakatı şöyle bağlıyor:
Harabatı görenler her biri bir haletin söyler
Safasın nakl eder rindan zahid sıkletin söyler.
Şu demeye geliyor (Meyhaneyi görenler her biri bir halini söyler, dünyaya boşvermişler onun gönül açıcılığını, sofu çekilmezliğini söyler)
İslamın zamana dizilmiş incisi ramazanı uğurlarken okuyucularımızın bayramını en içten duygularla kutluyoruz.