HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
Özbekistan-Kazakistan gezimizin son günlerine yaklaşıyoruz. Özbekistan deyince aklıma önce Semerkant ve Buhara geliyor. Hedefimizde bugün Semerkant’a ziyaret var. Yola çıkıyoruz ve Semerkant’a doğru ilerliyoruz. Semerkant ile Taşkent arası yaklaşık 300 kilometre. Arabamızla sabah erkenden yola çıkıyoruz. Acele etmeden etrafı keşfederek ilerlemeye çalışıyoruz. Önce Serdarya vilayetine varıyoruz. Genel anlamda şehre bir bakıp turladıktan sonra yolumuza devam ediyoruz. Serdarya vilayetinde hayat Özbekistan’ın diğer şehirleri gibi sakin durumda. Yolumuza devam ediyoruz ve bir saat sonra Cizzak vilayetine geliyoruz. Şehir Fergana vadisinde, eski İpekyolu üzerinde önemli bir kavşak merkezi durumunda. Ülkenin 8. Büyük şehri durumunda. Şehri gezdikten sonra esas hedefimiz olan Semerkant’a doğru yol alıyoruz. Üç saat sonra bir mola yerine uğrayıp Özbeklerin meşhur “Samsa” dedikleri içinde kıyma, soğan olan ekmeklerinin tadına bakıyoruz. Yemekten sonra yolumuza devam ederek uçsuz bucaksız tarlaların arasından geçerek Semerkant’a varıyoruz. Semerkant’ın girişinde bir tepe üzerinde ünlü astronomi bilim adamı Uluğ beyin rasathanesi bulunuyor. Daha sonra İslamiyet’i Özbekistan’a getiren peygamberimizin amcası Abbas’ın oğlu Kusem bin Abbas’ın kabrini ziyaret ediyoruz. Kusem bin Abbas Hz. Osman kumandasında Horasan civarındaki fetihlere katılmış. Kusem peygamberimize en çok benzeyen kişiymiş. Hz peygamberin cenazesinin yıkanmasına katılmış ve resulullaha en son dokunan kişi olmuştur. Semerkant’ın fethi sırasında şehit olmuş ve oraya defnedilmiştir. Kusem, Semerkant’lılar arasında ‘şahı zinde’ yani yaşayan sultan olarak bilinir.
Kusem bin Abbas’ı ziyaret ettikten sonra Semerkant’ın içine doğru ilerliyoruz. Semerkant, Özbekistan’ın 12 ilinden biri olup önemli bir turizm merkezidir. Zerefşan nehri vadisinde Taşkent’in güneybatısında yer alır. 711 yılında Müslüman Araplar tarafından fethedildikten sonra İslam medeniyetinin en önemli şehirlerinden bir haline geldi. Müslüman coğrafyacıların yanı sıra doğulu ve batılı seyyahlar tarafından da övülerek kaynaklarda İslam’ın kubbesi ve dünya cennetlerinin en önde geleni şeklinde tanımlanmış. Şehirde çok önemli İslam alimlerinin türbeleri mevcut. En başta büyük hadis alimi Buhari’nin türbesi var. Daha başka itikatta mezheb imamımız olan Maturidi hazretlerinin türbesi mevcut. Yine Darimi adındaki hadis alimi de bu şehirde medfun. Bir başka İslam alimi Ebul Leys Semerkandi hazretleri de burada medfun bulunuyor. Öncelikle şehrin en önemli ziyaret yeri olan Registan meydanına gidiyoruz. Registan, Orta Asya Türk mimarlığının nadir örneklerinden biri durumunda. 15. Asırda Emir Timur’un torunu Uluğ Bey tarafından kurulan, üzeri çinilerle bezenmiş kapılara sahip üç ayrı medresenin bir arada bulunduğu, Semerkant’ın merkezinde bir meydandır. Bu üç medresenin birincisinin adı Uluğ Bey medresesi, ikincisinin adı Şir-Dor medresesi üçüncüsünün adı ise Tilla-Kari medresesidir. Bu medreseler beş asırdır bozulmadan günümüze kadar güzelliğini korumuştur. Etrafta yerli ve yabancı çok sayıda turist mevcut. Geniş ve temiz bahçelerinde fotoğraf çekenler ve etrafı gezenler var. Ayrıca yeni evlenenler de burada fotoğraf çektirmek için gelmişler. Uluğ bey medresesinde bizzat Uluğ bey astronomi dersleri vermiş. Tilla Kari yaldızlı medrese anlamına geliyormuş. Şir-Dar ise aslanlı medrese anlamına geliyormuş. Bu medreseleri ziyaret ettikten sonra İmam Maturidi’nin kabrini ziyarete giderken bir cenaze evine rast geldik. Orada bulunan insanların bir kısmının belinde renkli kuşaklar mevcuttu. Selam verip konuştuğumuzda bellerinde renkli kuşak bulunan insanların cenazenin yakınları olduğunu ve Özbekistan’da öyle bir gelenek olduğunu öğrendik. Daha sonra İmam Maturidi’nin mezarını bulup Fatiha okuduktan sonra meşhur hadis alimi Buhari hazretlerinin kabrinin çevresi tamiratta olduğu için ziyaret edemedik. Akşama doğru şehir turu atıp Taşkent’e doğru yola çıktık.
(Devam edecek)