Bazı tenkitler de var:
“E efendim madenimizi gazımızı petrolümüzü kazmayalım bulmayalım da dışarıya bağımlı mı olalım?”
Evet!
Doğru bir cümle. Ancak işin aslı o değildir. Maden araştırmaları ince elenip sık dokunmak zorundadır. Milli midir? Kazıyı kim yapıyor? Yabancılar mı? Kapasite nedir? Gelir Gider dengesi Verimlilik karlılık nedir?
Elde edilecek olan hammamül zarar ziyan ve hasarı karşılıyor mu?
Gerçekten adı her ne ise hammadde (burada altın) uğruna ormanın suyun çevrenin toprağın tamamen verimsiz hale getirilmesine değer mi değecek mi?
Pişmanlık yaşamamak için üç kere beş kere düşünmelidir.
Çünkü toprak ve orman kendini en az 200 senede tekrar edebilecek yenileyebilecektir o da şansı yaver giderse!
Ve Çevre Hava Su Irmak ve Canlı!
Maden aramaları insan hayatını canlı yaşam alanlarını tüketmektedir. Toprak ve su ölmektedir. Çünkü çürüme küflenme zehirlenme söz konusudur.
Asit Arsenik Siyanür yaşam hakkına tecavüzdür.
Getirisi ve götürüsü iyi hesap edilmemiş çevre ve canlı faktörü göz ardı edilmiş alelacele yapılan işler kardan çok zarara yol açacaktır.
Bölge halkının geniş ölçekte oluru onayı helalliği alınmak zorunluluğu vardır.
Hak kolay bir şey midir?
Hak üstüne göz yaşı üstüne ah üstüne bina inşa edilmez.
İşe haksızlık bulaşmamalıdır. Mağduriyetler oluşmamalıdır. Ah alan yolda kalır. Bu dünyada haydi “güçlüsün geçtin sıratı” ya ahiret?
Allah bunu kor mu yanına?
Tenkit de eleştiri de olsun ama insan hayatı canlı hayatı su hava toprak çok çok kıymetlidir.
Bir kere değil bin kere düşünmek icap eder.
Maden kazıları ormana suya çevreye yaşam alanlarına tarlaya bağa bahçeye çifte çubuğa zarar ziyan hasar vermeden ölümcül kimyasallar kullanılmadan yapılabiliyor mu?
Belki yarın imkan doğacak.
Lehte aleyhte fikir görüş ve eleştiriler önemlidir ama Taşova’mız Can damarımızdır Şah damarımızdır!
Lütfen!
Enerjimizi Güneş enerjisi üstüne yoğunlaştıralım.
Lütfen!
