Enver Seyhan
Oba köyünün iki yüz seneye ulaşan geçmişi hakkında sordukça ettikçe bilgi edindikçe yazmak istiyorum. Bir yandan da merak ediyorum.
Merak etmemin ötesinde kıyamete kadar hata ve noksanlarıyla beraber derleyip topladığım hikayenin gelecek kuşaklara, hatıra defteri kapsamında, bilgi dağarcığı mahiyeti taşıyacağını düşünüyorum.
Kök Osmanlar boyu var.
Osman Akgül, boyları hakkında telefon vasıtasıyla bilgi vermişti. Başka bir yazıda kaleme aldığımı sanıyorum. Babasının adının Yusuf olduğunu yinelemekte fayda gördüm. Lakabıyla tamamlayacak olursam “kel” ekini ismin başına koymam lazım. 1947 yılında Çorum’da hastanede vefat ettiğini de belirteyim.
İkidişler boyundan Sami Günel, kahvenin balkonunda “Adiller” ile akraba olduklarından bahsetmişti. Ötesini Adil’in kızı Fadime’den sordurdum. İkidişler sülalesine “emmi” dediklerini ama ötesini berisini bilmediği haberini aldım.
Oba köyüne gelerek yerleşen şahıs “Kök Osman” adındaki kişidir. Oğlunun adının Hüseyin olduğu, aksak yürümesinden olsa gerek ki “Topal Hüseyin” namıyla bilindiği rivayeti var. Kızının adının Ayşe olduğu bilgisini teyit ettim. Ayşe, Sohu Ahmet’in oğlu Süleyman’ın karısıdır. Oğlu İbrahim ve kızları Sündüs ve Fadik’tir. Fadik, Mercimek köyünde evlidir.
Sülale, vaktinde “Topallar” namıyla şöhret bulmuştur.
Kesin olmasa da Hüseyin’in Gök Osman ve (Mehmet) Ömer adında iki oğlundan söz etmek mümkündür. Ömer, Adil Hoca’nın babasıdır. Gök Osman ise, Yusuf, Emine, Hatice ve Hanife’nin babalarıdır.
Notlarıma göre, adı geçen kızların babaları Gök Osman ve Ömer’in kardeşleri de olabilir. Şu an için hakikat bana kapalı.
Emine
Hatice
Hanife
A-
Koca Abu (Adı Emine) :
Selimoğlu’nun oğlu Arif ile evlidir. Oğlu Gülahmet ve gelini, kardeşi Mehmet’in kızı Sündüs’tür.
B-
Hatice :
Hatice, Kamil Eryurt’un annesidir. Kocası ölünce Salih Çavuş oğlu Mehmet Çavuş’la evlenmiştir. Bu evlilikten Ziya ve Gülefer adındaki çocukları dünyaya gelmiştir.
Kamil Eryurt sülalesi, Kozluca köyünden Oba köyüne gelerek yerleşmişler. Şöhretlerine Mustafa Dayılar ve sonraki yıllarda Cüce Osmanlar denildiğini hatırlıyorum.
C-
Hanife :
Cenüklüler boyundan Mustafa oğlu Hasan ile evlenmiştir. Bu izdivaçtan köyde “Zilli’nin Kızı” namıyla bilinen Hatice dünyaya gelmiştir.
BAŞKA BİR KONU:
Sohunun torunu Goca Memmed, ölmeden bir iki gün evvel kime söylediğini unuttuğumu belirteyim; sorulduğu esnada yaşının 84 olduğunu ifade etmiştir. 1980 yılında Şubat ayında ahirete göçmüştür.
Asker arkadaşları:
(Eski insanlar, asker arkadaşı değil de “asker ayakdaşı” derlerdi.)
-Halit Seyhan
-Alişen Aydın
Başka da vardır mutlaka ama aklımda kalmadı.
Goca Memmed’e neden ve nereden geldim?
Bu konuları bugün, valideyle telefonda konuştum.
Bildim bileli mide sorunu yaşıyor.
Köyde vefat eden olduğunda üzülüyor, etkileniyor ve hastalanıyor. Demek ki stres ve setirek üzüntüyü kaldırmıyor.
Bu sefer de hem Sağırlar hanesinin büyüğü Zeynep Ünay ve hem de hısımı Saliç Ünal’ın ölümlerinden etkilenmiş olmalı ki yatıyordu.
Telefonda konuştukça kendine geldi. Sanırım yarın dirilip ayağa kalkar.
Vefat eden bütün Taşova ve Oba köyü nüfusuna kayıtlı insanlara rahmet diliyorum.
Mekanları cennet olsun.
Sağlıcakla.
ES
08 Temmuz 2019
İstanbul
NOT:
Bu yazının üzerinden altı koca sene gelip geçmiş. Yıllar çabuk geçiyor. Elden bir şey gelmiyor. Birkaç cümleyle, yazıya ilave yapmak istediğim için “not” başlıklı bir bölüme ihtiyaç duydum. Yazının aslını bozmak istemedim.
Çevremizdeki yaklaşık bütün köylerde tekke veya zaviye adı altında, halk tarafından kutsal sayılan hazireler ve türbeler bulunmaktadır.
Yer yer çaput bağlanan ağaçlar dahi vardır.
Bir pelit ağacının veya sakızlık ağacının veya davun ağacının dibinde etrafı taşlarla çevrili, yakından bakınca mezarı andıran gömütlere ve öbeklere rastlamak olasıdır. İnsanlar bu gibi yerlere kıymet verirler. Zamanın behrinden beri bu böyledir.
Oba köyünde de vaktinde tespit edilen birkaç tekke, türbe ve yatırdan bahsetmek gerekir. Her tekke ve türbenin üzerinde kubbe yoktur. Bu doğaldır. Köyün içindeki, Ülüce’deki ve Boğa tepesindeki tekkeleri biliyorum. Başka varsa da aklıma gelmedi. Köy yerleşiminde, tekke veya yatır mahiyetinde bir mekan daha var. Hikayesini birkaç ağızdan dinlediğim oldu.
Ülüce dediğim yere, Boraboy köylüleri galiba “Ilıca” diyorlar. Oba köylüleri ise Ülüce olarak vasıflandırmışlar. Bu kelimenin, yatırdan dolayı “Uluca” şeklinden dönüştüğünü sanıyorum.
Köyde halen mevcut olan tekkede, Kök Osmanlar boyundan bir kişi, İkidişler boyundan bir kişi ve Sohular boyundan bir kişi yatmaktadır. Ayrıca, küçük bir çocuğa ait olduğu görülen bir kabir daha var. “Sohular boyundan bir kişi” olarak tanıttığım şahsın Sohu Ahmet’in oğlu Kara Hasan olduğu bilinmektedir. Yazdığım köye dair yazılar ve hatıralar içinde konuyu işlediğimi sanıyorum. Diğer sinlerde yatanların isimleri ve kimler oldukları hakkında henüz kafi bilgi yok.
Bu arada:
Kök Osmanlar boyunun hem Yusuf kolu, hem de Ömer kolu olarak, son dönemde köyde yaşayan kimseleri kalmadı. Mutlaka bu gibi konuları sorduğum, derleyip topladığım ve yazdığım olmuştur. Eğer sosyal medyada karşıma çıkarsa, yeniden paylaşmak isterim.
Saygı ve hürmetle!
Enver Seyhan
10 Temmuz 2025