HASAN APAYDIN-İLAHİYATCI-OSMANLICA BİLİM UZMANI
Bu da nedir? Bizimle ne ilgisi var? Nereden çıktı hiç duymadığımız şeyler demeyin. Bizimle doğrudan veya dolaylı olarak yakından ilgisi var. Öğrencilerimizin ve insanımızın bir kısmı bilerek ve ya bilmeyerek bu akıma kapılıyor. Güzel örnek olmak konumunda olan bizler ve büyüklerimiz görevimizi iyi yapamadığımız, hayatın anlam ve amacını iyi anlatamadığımız için insanlarımızdan bazıları anlamsızlık ve amaçsızlık çukuruna düşüyorlar. Onlara göre her şey boş ve anlamsız. İnanç, kutsal, Allah, ahlak, maneviyat, din, iman, erdem hepsi birer hiçten ibaret. İnsanımızın bir kısmı bunu böyle ifade etmez ama yaşantısıyla tamda böyledir. Önemli bir yerde memurluk yapan birinden tamda bunu ifade eden bir cümleyi kulaklarımla duymuştum. Aynen şöyle demişti ‘’benim dünyada midemden başka bir derdim yok. Ne yiyip içeceğimi düşünürüm’’ demişti. Böylelerini savaşların olması, her yerde zulmün kol gezmesi, çevrenin kirlenmesi, insanların açlıktan ölmesi, güçlülerin zayıfları ezmesi, insanların koşar adım kendi kıyametlerini kendi elleriyle hazırlamaları onları hiç ilgilendirmiyor. Varsa yoksa kendi mideleri ve hayvani duyguları. Latince ‘’nihil’’ yani ‘’hiç’’ anlamındaki kelimeden türetilmiştir. ‘’hiççilik, yokçuluk’’ anlamına gelmektedir. Felsefi bir kavram olarak nihilizm ‘’mevcut değerlere, inançlara karşı çıkan, varlığın hiçbir gerçekliğinin olmadığını savunan akıma denir. Bu görüşü benimseyen kişiye de ‘’nihilist’’ denir. Nihilizm Antik Yunandaki inkarcılık felsefesine dayanır. İlahi ve ahlaki değerlerin reddedilmesi ile başlayan nihilizm daha sonra felsefi bir akıma dönüşmüştür. En önemli savunucuları Schopenhaur ve Nietzschedir. Her ikisi de karamsar bir dünya görüşüne sahiptir. Onlara göre anlam ve amaç yoktur. Geleneksel ve mevcut değerler, din ve inançlar tamamen terkedilerek yenileri getirilmelidir. Bu açıdan bakıldığında ateizm ile aynı durumdadır. Ateizmde kutsalı ve değerleri inkar ederken nihilizm ise kutsalla beraber her şeyi inkar eder. Mevcut düzene ve düzeni ayakta tutan olgulara isyan eder. Tam bir isyan halidir.
İnancımız ve imanımıza göre Allah hiçbir şeyi amaçsız ve anlamsız olarak yaratmamıştır. Biz anlayalım ve ya anlayamayalım her şey bir amaca mebni olarak yaratılmıştır. Bu durum Ali İmran suresi 191.ayette yerlerin, göklerin ve arasındaki her şeyin bir anlam ve amaç doğrultusunda yaratıldığı ifade edilir. Görebildiğimiz ve göremediğimiz zerreden şemse kadar her şeyin bir anlam ve amacı vardır. En basit eşya ve varlıkların amacı olurda kainat ağacının en güzel meyvesi olan insanın bir amacı olmaz mı? Bize düşen görev Allah’ın verdiği akıl nimetini kullanarak var olmanın en temel sorularını sorarak nereden gelip nereye gittiğimizi, çok kısa olan bu hayatta görevimizin ne olduğunu sorgulayıp ona göre yaşamaktır. Bir Müslümanın hayatı anlamsız ve amaçsız olamaz. Şunu hiç unutmayın; dünyaya sahip olmaya değil, şahit olamaya yani Allah’ın sonsuz sanat eserlerinin, kudret ve azametinin şahitliğini yapmaya geldik. Şahitlik vazifesini yapabilenlere selam olsun