Genel olarak bildiğimiz bir Atatürk portresi, kimi bölümleri ile çizilmiş ancak can alıcı noktalara açıklık getirmemesi istediğiniz yere çekme ihtimalini yükseltiyor.
Atatürk’ün baş ucunda ki dört mevsim tablosu ile başlayan belgesel , yine o tablo da Selanik özlemi ile son buluyor. Film’dençıktığınızda ne olmuş bu kadar tepki diyorsunuz ama Atatürk düşmanları ve kullanıma açık yerleri düşünürken sinirleriniz bozuluyor.
Annesi tarafından okula verilen ancak okulda, kaymak hafızdan yediği dayağa kızan, askeri okulun sınavlarına giren Atatürk , seneler sonra devlet adamlığında , laikliği ilan etmesinin sebebini yönetmen Can Dündar ;seneler önce hafızdan yediği dayağın intikamı olarak resmediyor. Her birimiz zamanında gittiği kuran kursunda, hoca’dan yediğimiz dayaklardan sonra kaçmadık mı?Kaçtık. Peki bu bizi dinden mi uzaklaştırdı? Hayır. Türkçesinden hem de anlayarak öğrendik.
Annesi ile yaptığı duygusal yazışmalar ile ortam nemleniyor. İzmir’egirilmesi sonrası çiftçilik ve çiftlik hayali ile ilgili yaptığı espiri ise güzel gidiyor..
Bir an etrafındaki dalkavuklara inanmış ancakhalk gezilerinde gerçeği gördüğünü halkın aç ve sefalet içinde olduğunu görüyor ve üzülüyor . Çoğu kişinin bilmediği sol gözündeki trablusgarp savaşından kalma rahatsızlığı göz önüne koyuyor. Canlı şahitinden dinlediğim ve bildiğimin doğrulunu bir kez daha teyitini alıyorum.
Atatürk’ün takma ad ile köşe yazısı yazarak Hatay konusunda hükümet ten hesap sormasına değinmesi güzeldi.
Atatürk önceKürtlere özerklikten bahsediyor sonra Kürtlere özerklik cumhuriyetin felaketidir.diyor, ama Can Dündar altını doldurmadan başka konuya geçiyor. Herhalde cephede yazılan 2 adet mektup’un okumasından daha önemlidir. Çıkan isyanları İngiliz destekli kürt ve din eksenli isyanları es geçiyor.
Meclisteki son konuşmasında, anayasa kitabına hitaben görüşlerinin altı doldurmadığı için sanki dine karşı olduğu izlenimi veriyor.Dündar ATATÜRK’ün Yabancı basına verdiği ropörtaj ile desteklediğini düşünüyor. Can Dündar hakkında şu an kaleme alınacak yalan dolan ile yapacağınız yazı, seneler sonra kaynak gösterilse, kendisinin ağzından birşeyler kaleme alınsa, seneler sonra yakın arkadaşlarının anıları varken başka kalemler mi dikkate alınacak.Tabii duruma göre değişir, ne amaçladığınız ile doğru orantılı bir durum olur.
Şuna da değinelim Kuran-ı Kerim dinlerken göz yaşı döken ve duygu yüklü olan Atatürk’ün Ramazan aylarında saz ekibinin yanından geçemediği Çankaya da, din eksenli sohbetler,okuttuğu mevlitlerden eser yok. Fazlada geçenleri anlatmayalım. Teker teker ele almayalım; Eksikler çok.
Devlet adamının modern cumhuriyete geçişte dönem şartları da göz önüne alındığında gizli yapması gibi olağan bir şey yok , Atatürk birkez basına yakalanıyor, günümüzsiyasetçilerini düşündüğümüzde, ne kadar onurlu bir davranış diyorsunuz. Din eksenli siyaset yapmıyor. Laikliğin en büyük bekçisi oluyor.
Suudi bir genç ile sohbetimde dönüp dolaşıp lafı Atatürk’e getirmişti. Atatürkhakkında konuştukları şu an cahil ve kendini din eksenli gösteren, aslında dine bile zarar veren insanlarla o kadar benzerlik taşıyordu ki, kaynağın nereden olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Bu filmde eksik bölümlerini doldurmayarak, onları tasdik eder bir görüntü çizmektedir. İster istemez hizmet edilen yerin acaba orası mı olduğunu düşünüyorsunuz.
Böyle büyük bir ulusun esaret zincirini kırmak için yola çıkmış önderini, tabiî ki kısa sürede anlatamazsınız, ancak yapmak istediğiniz doğru bir belgesel yapmak olsaydı, günümüzde soru işareti bırakmaya gerek kalmayacak şekilde yapabilirdiniz. Bu konuda kaynağınızda, bilgili insanlarda fazlası ile mevcuttur.