Ünlü edebiyat tarihçilerimizden Abdülbaki Gölpınarlı çok eski yıllarda kemençe üstadı Ruşen Ferit Kam’la beraber Ankara Radyoevinde verilen bir konserden çıktıklarında Ruşen Ferit Kam, kendisine şunları söylüyor:
“-Azizim, edebiyattan anlarız, fakat musikiyi biliriz. Güzel bir söz, yüksek bir şiir, iyi yapılmış renkleri canlı bir resim, bir mimari eser… Bunların hepsi güzel. Fakat musikinin verdiği zevk, heyecan bunların hiçbirinde yok. Musiki büsbütün başka; beni benden alıyor, mahvediyor.”
Eşsiz eserlerin yankılandığı, dinleyenlere nostaljik bir yolculuk yaptıran ve bizleri unutulmaz bir akşamın parçası olmaya davet eden Amasya Belediyesi Konservatuvarının 27 Aralık Cuma gecesi vermiş olduğu konsere beraber icabet ettiğimiz Taşova Gen Tr editörü Ahmet Günaydın kardeşimle konser çıkışında aynı duyguları paylaştık. Saz, söz, hanende adamın ruhuna safa veriyor. O gece Türk Sanat Müziği’nin en güzel çeşnisini, lezzetini tattık.
Genellikle orta yaş grubunun çoğunlukta olduğu konser salonu tamamen dolmuştu. Gençlerimize Türk Sanat Müziği’ni sevdiremediğimizden olsa gerek salonda gençleri pek göremedik. Sunucu Şaziye Aslı Çulha’nın davetiyle sazendeler ve hanendeler yerlerini aldıktan sonra Üstad-ı Musiki Şef İlhan Demirci yönetimindeki Amasya Belediye Konservatuvarı Türk Sanat Müziği korosunun seçkin eserlerinden oluşan bir repertuvarla sunulan konseri keyifle izledik.
Kemanda Abidin Şendoğdu, Kanunda Lütfi Türker, Klarnette Hakan Pazar, Gitarda Berat Kaya, Viyolonselde Yalçın Kılıç, Udlarda Ömer Ekmekçioğlu, Buket Ertopçu, Ritim sazda Erdoğan Kaynar’dan oluşan usta sazlardan çıkan nağmelerin bazısı bir kalbin feryadı bazısı bir ruhun arzusuydu. Bazısı da bir özlemin ifadesiydi. Sazların tümünden doğan ahenk dinleyenleri kendinden geçiriyordu. Dinleyenlerin yüzünde duygunun hüznü ve neşesi görünüyordu. Şarkılara eşlik eden dudaklar, kirpiklerde sızmaya amade damlalar…
Hanendelerin etkileyici bir sedayla saz ve sesin birbirinden ayrılmadığı bir peşrevle başladı konser. Makamdan makama geçen hanende ve sazendelerin seslendirdikleri şarkıları ve solistleri hayranlıkla dinledik. Koronun seslendirdiği (Gezdim, yürüdüm dün gece, hicranımı yendim) (İltimas etmeye yâre varınız) (yenilendi derdim neden bilmem) (Yamandır hasret ile halim gönül) şarkılarını dinledik.
Sonra kendisini severek dinleyen her gönülde bir birinden farklı hikayeleri çağrıştıran bizleri uzun yıllar ötesine götüren solo şarkıları dinledik sırayla.
Hakan Damatoğlu (Sen körfeze geldiğin zaman, yıldızlar güler, susar deniz, susar rüzgar, susar birer birer) Rüveyde Öztorun (Geçmesin günümüz sevgilim yasla) Gülhanım Ünal (Düşünürken seni yüzüm gülüyor) şarkılarını seslendirdikten sonra solist Yeliz Cankurtaran ve Minik Kuş Nurettin Karademir’in beraber seslendirdikleri (Ne bir çiçek kopartmıştım, ne bir kalpte yer almıştım) düetini dinledik. Konser Buket Ertopçu’nun (Saçın yüzüme değse tenini kıskanırım) Sevim Apaydın’ın Amasyalı sanatçımız İrfan Özbakır’ın (Sensiz kalan gönlümde bil ki hayat virane) Zeynep Arkoç (Seninle bir sonbahar mevsimiydi tanıştık) Orhan Kabakçı ( Kayboldum kaybolan yıllar içinde) İsmail Sandaş (Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin) Pınar Ergöz (Aşkımla oynama, kumar değldir) şarkılarını seslendirdiler. Solo eserlerinin sonuncusu Günay Ercan’ın seslendirdiği (Yadımda o sevdalı yeşil didelerin var) şarkısıydı. Konser viyolonsel Yalçın Kılıç’ın taksiminden sonra koronun okuduğu ve seyircilerin de alkışlarla tempo tutarak ve koroya katılarak söylediği (Ay doğdu batmadı mı) (Çayır ince biçemedim) şarkılarıyla son buldu.
Geçmişte eski Amasya evlerinin her birinden ayrı bir enstrüman sesi duyulurmuş. Amasya konaklarının çoğunun duvarlarında asılı duran, bazan sokakta bir erkeğin koltuğunda bir eğlence toplantısının, bir ustaya meşke gidişin havasında en çok rastlanan musiki aletlerinden birinin ud olduğu söylenir.
Günümüzde Amasya Belediyesi Konservatuvarı bünyesinde görev alan değerli saz ustaları öğretmenler Türk Musikisi’ne ilgi duyan gençlere bildiklerini öğreterek Türk Sanat Musikisi’ne unutulmaz hizmette bulunuyorlar. Sanatı güzele götürmek, kaybolmak üzere olan eserleri “Piyasa ağzı” denen bozuk icraları düzelterek, bu sanatı bir ticari meta olmaktan kurtararak Türk Musikisi’nin ayakta kalmasının sabır ve gayreti içinde bildiklerini yeni kuşaklara aktararak sanatkar yetiştirmeye çaba harcıyorlar.
Birbiri ardı sıra göçüp giden müzik ustalarının yerinin doldurulmasının zorluğunu sanattan anlayan herkes takdir eder. Bu nedenle konservatuvarımızın uzun yıllardır başkanlığını yapmış sazendelerinden Kanuni Muammer Palamut’u rahmet ve özlemle anmak istiyoruz. Konservatuvar etkinliklerinde ve yakın dost meclislerinin külfetsiz, ricasız, samimi havası içinde hem çalan hem söyleyen musikişinas ve muhabbet insanı sevgili Palamut’u özlemle anıyoruz.
Musikinin milletlerin tarihinde büyük bir kıymet ve önemi vardır. Musiki toplumun güzeli ve güzelliği anlama, takdir etme kabiliyetini artırarak topluma asil ve gerçek bir sevme terbiyesi verir. Ayrıca sanat anlayışı ve sanat terbiyesi geliştikçe o memleket içinde yetişen kabiliyetlere ve istidatlara yaşam seviyelerine temin edecek bir meslek kazandırılmış olur. Bu manada Amasya Belediyemizin kültürümüzün önemli bir direği musikiye olan hamiliğini takdir ediyor ayrıca Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği gibi musikişinasların müziğe olan özlemlerini yapmış oldukları etkinliklerle giderme çabalarını takdir ve şükranla karşılıyoruz. Amasya Belediye Başkanı Av. Turgay Sevindi’ye teşekkür ediyor Amasya şehrine yapacağı hizmetlerde kolaylıklar ve başarılar diliyoruz.
2025 yılının milletimize ve tüm musiki sevenlere iyilikler mutluluklar getirmesini her gününüzün dertlerden uzak bir şarkı güzelliğinde yaşanmasını temenni ediyorum.
Çok insan anlayamaz eski musikimizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden…