Amasya İtimat

MİLLETİMİZİN PEYGAMBER SEVGİSİ-2

0
358

HASAN APAYDIN-ULUKÖY-2023

İstanbul’un Anadolu yakasındaki otogar ve çevresinin adı halen haremdir. Bunun sebebini bilmeyenler olabilir, anlatayım. Osmanlılar dinine ve peygamberine o kadar düşkündü ki her yıl hac mevsimi gelmeden Mekke ve Medine halkına ayni ve nakdi yardımlar toplanır İstanbul’da dokunan Kâbe örtüsü ve benzeri hediyeler alınır. Yüksek rütbeli bir paşanın başkanlığında şaşaalı bir törenle yola çıkarılır tekbir ve dualarla Üsküdar’a gelinir ve harem dediğimiz yerden yine tekbir ve dualarla hicaza uğurlanırdı. O noktadan itibaren haremin başlangıcı kabul edilirdi. İşte bu sebepten oraya harem denmiş ve Osmanlı döneminde oralardaki ağaçlar kesilmemiştir. Halen orası yeşildir. Bu etkinliğe sürre alayı denmiş Yıldırım Bayezid’den itibaren düzenli olarak başlatılmış ve 1916 yılına kadar kesintisiz devam etmiştir.
Osmanlılar ilk bastıkları paralara Hz. Muhammedin de adının bulunduğu kelime-i tevhidi yazmışlar, mezar taşlarına, cami kitabelerine, çeşme başlarına, okul ve kışla kapılarına, ev ve dükkan duvarlarına onun hadislerini kazımışlar ve yazmışlardır. Hilafetin Osmanlılara geçmesiyle mukaddes emanetler İstanbul’a getirilmiş ve bunların yanında 24 saat kesintisiz Kur’an okutmuşlardır.
Yavuz Sultan Selim Mısırı fethedip hilafeti teslim aldıktan sonra Mısırda Tolunoğlu camiinde cuma namazı kılarken hutbede imam Yavuz Sultan Selimden Hakimul Haremeyn diye bahsetmesi üzerine Yavuz Sultan Selim imama müdahale ederek ben Hakimul Haremeyn değil Hadimul Haremeynim yani Mekke ve Medine’nin hakimi değil hizmetçisiyim diye müdahale etmiştir. Bu sebeple Osmanlı padişahları Mekke ve Medine kalelerine hakimiyet alameti olan bayrak dikmemişlerdir. Yine padişahların resimlerine bakıldığı zaman ekseriyetinin sarığının üzerinde sorguç vardır. Bu bir süs değil, süpürge amblemidir. Yani bu şunu ifade eder: padişahlar şunu demek isterler, biz Mekke ve Medine’nin hademesi, hizmetçisi, süpürgecisiyiz. Yine Osmanlılarda ayda 25 liradan fazla maaş alan memurlar mart ayı maaşlarının % 10’unu Haremeyn ikramiyesi adı altında Mekke ve Medine’de yaşayan fakirlere göndermişlerdir.
Osmanlılarda yeni tahta çıkan padişahlar peygamberin yakın arkadaşı Eyüp sultan türbesinde kılıç kuşanmışlardır. Ordu sefere çıkmadan önce en son dualarını yine Eyüp sultan türbesinde yapmışlardır. Bu türbe bugün bile İstanbul’un en çok ziyaret edilen yeri durumundadır. Yine Osmanlılar peygamberin vasıflarını anlatan şemail ve hilye kitapları yazmışlar, peygamberin hayatını anlatan siyer kitaplarını her vesileyle okumuş ve okutmuşlardır.
Osmanlı en zor döneminde Medine’ye tren yolu yapmıştır. Bu yol İstanbul’dan Medine’ye kadar uzanmıştır. Yol yapımında Medine’ye yaklaşılınca ruhu nebi rahatsız olmasın diye ustalar çekiçlerine keçe bağlamak suretiyle gürültü yapmamaya çalışmışlardır. Ayrıca Medine tren istasyonu Mescidi Nebinin uzağına yapılmıştır ki gelen ve giden trenler ruhaniyeti peygamberi rahatsız etmesin diye. Bu yolun uzunluğu tam 1564 km’dir.
Medine’de peygamberimizin kabrini korumakla görevli Fahrettin Paşanın en zor dönemde Medine müdafaası dillere destan olmuştur. Ordularımız kanal harekatında yenilmiş ve birçok cepheden çekilmiştir. En yakın Osmanlı birliği ile 1300 km mesafe vardır. İngiliz casus Lavrens tren raylarını tahrip ettirdiği için Anadolu’yla bağlantı kesilmiş ve Mehmetçiklerimiz gıdasızlıktan hastalanmış, dişleri dökülmüş ve kemik erimeleri başlayınca padişah Mekke ve Medine’yi terk edin diye ferman göndermiş ama Fahrettin paşa padişah fermanı da olsa ben ravzanın kubbesi başıma göçmeden peygamberin kabrini İngiliz kafirine teslim etmem diye dayatmıştır. Sonuçta Osmanlı yenilmiş Mondros mütarekesinin 16. maddesine göre teslim olması gereken paşa bir türlü teslim olmamıştır. Teslim olması için padişah iradesini tebliğ etmek üzere gelen yüzbaşıyı hapsedip İstanbul’a cevap vermemiştir. Bu defa İstanbul, Medine’nin teslim edilmesi hususunu emreden fermanı adliye nazırı Haydar Molla ile göndermiştir. Fahrettin paşa bu emri de dinlemez. Bu arada askerin çoğu hasta ve ilaç yoktur ve aynı zamanda açtır. Bu durumda yine direnmiştir. Daha sonra etrafındaki subayların zorlamaları hatta kendisine uyuşturucu iğneler vurmak suretiyle sonunda teslim olması sağlanmış. Esir olarak Mısıra, oradan da Malta’ya sürülmüştür. İşgal orduları mahkemesi tarafından idama mahkum edilmiştir.

Yorum Ekle