Onur Öymen Emekli Büyükelçi-Cumhuriyet Gazetesi Yazarı
29 Mayıs 1993 günü Almanya’nın Solingen kentindeki evlerine dört aşırı sağcı Alman gencinin benzin dökerek yaptıkları kundaklama eyleminde iki kızı, iki torunu ve bir yeğeni ölen ve oğlu Bekir Genç ağır yaralanan Mevlüde Genç geçen hafta sonunda yaşamını yitirdi.
O tarihlerde Almanya’nın başkenti olan Bonn’da Türkiye büyükelçisi olarak görev yapıyordum. Alman hükümetinden, bu canice saldırının sorumlularının bir an önce yakalanıp cezalandırılmalarını ve yabancı düşmanlığının önlenmesini istedik.
DOSTLUĞUN SİMGESİ
Hayatını kaybeden vatandaşlarımızın cenazesine Almanya Cumhurbaşkanı Richard von Weisecker, TBMM’yi temsilen bir heyet ile eyalet yetkilileri, siyaset adamları, çok sayıda Türk ve Alman vatandaşı katıldılar. Irkçı terörü kınayan konuşmalar yapıldı. Alman basını Başbakan Helmut Kohl’ün törene katılmamasını eleştirdi.
Mevlüde Genç büyük acısını yaşarken televizyonlara yaptığı konuşmalarda, Türklerin ve Almanların kin ve nefret duygularına kapılmamalarını, sevgi, barış ve dostluk içinde yaşamalarını tavsiye eden mesajlar veriyordu.
Mevlüde Genç’in bu mesajları vicdan ve sağduyu sahibi olan Almanları derinden etkiledi. Mevlüde Genç, yılın annesi seçildi. Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel’in eşi Ursula Kinkel, Mevlüde Genç’i eşimle birlikte ziyaret etti, yabancı düşmanlığına karşı CURA adıyla bir dernek kurdu ve Türkler ile Almanlar arasındaki dostluğu desteklemek için çalışmalar yaptı. Türk-Alman Dostluk Derneği çocukların küçük yaşlarından itibaren barış ve dostluk içinde yaşamalarını teşvik etmek için Türk-Alman ortak anaokulları kurdu.
Bu saldırı, iki Almanya’nın birleşmesinden sonra giderek yoğunlaşan ve neo-Nazi veya Dazlaklar olarak adlandırılan ırkçı saldırganların işledikleri nefret suçunun ilki değildi, maalesef sonuncusu da olmayacaktı. 23 Kasım 1992’de Vahide Aslan ile Yeliz Arslan (10) ve Ayşle Yılmaz(14) in hayatını kaybettiği ve dokuz k,işinin de yaralandığı Mölln’deki kundaklama eyleminden sonra Hamburg’da büyük bir protesto mitingi düzenlenmiş,. Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel’le beraber orada birer konuşma yayaparak bu saldırıyı lanetlemiş, Türkler ve Almanlar tarafından düzenlenen protesto yürüyüşüne birlikte katılmıştık.
SOSYAL BİR HASTALIK
Neo-Naziler bu tepkilerden ders almış mıydı? Maalesef almamışlardı. Mölln ve Solingen’deki kundaklama eylemlerinden kısa bir süre sonra Türk-Alman Dostluk Derneği’nin desteğiyle Siegburg’da inşa edilmiş olan çocuk yuvası bir gece neo-Naziler tarafından kundaklandı. Irkçılık ve yabancı düşmanlığı sosyal bir hastalık gibi Alman toplumunun bir bölümünü ve başka Avrupa ülkelerini sarmıştı. Son yıllarda Almanya’nın yanı sıra Fransa, Hollanda, Avusturya, İtalya gibi diğer Avrupa ülkelerinde de aşırı sağ partiler yükselişe geçtiler.
İnsanlık adına utanç verici bu gelişmeler, Avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler ve diğer yabancılar arasında huzursuzluk ve kaygı yaratmaya devam ediyor. Irkçılıkla ve yabancı düşmanlığıyla mücadelenin parlamentoların, siyasi partilerin ve hükümetlerin öncelikli görevleri arasında daha fazla yer alması zorunlu hale geldi. İnsan haklarını savunan örgütlere de bu alanda görev düşüyor. Onların da Mevlüde Genç’in uyarıları doğrultusunda bu konuları daha çok gündeme getirmeleri gerekiyor. ( Bu konudaki gelişmelerin ayrıntıları için bknz. Onur Öymen, Zor Rota, Gençlik ve Siyaset Anıları, Remzi Kitabevi, s.329-335)