MESLEĞE SAYGI…
Konuya bir hikâye ile girelim. İlçeden dönen muhtar köylünün birine “Seni jandarma karakolundan istiyorlar” demiş. “Baş efendi çağırdı.” Köylüyü almış bir telaş. Sabahı zor etmiş. Sabahın köründe yola düşmüş. Mesai başlarken karakola girmiş. Varmış başefendinin yanına:
— Beni çağırmışsın Başefendi
— Bekle biraz, sıran gelince çağırırım.
Köylü beklemiş. Bir saat, iki saat, üç saat… Başefendi unutmuş herhalde. Köylü bütün cesaretini toplayıp kapıyı vurmuş, girmiş içeri:
— Başefendi, döveceksen döv de, ben gideyim. Hava bozuyor. Ekin sapları da harmanda açıkta kaldı.
Çok çükür şu anlattığımız anekdot günümüzde yaşanmıyor artık. Jandarma denince akla ilk dayak geliyorsa böyle bir imaj o camianın tümünü rahatsız eder. Tıpkı sağlık camiasının duyduğu rahatsızlık gibi…
Vatandaşımız şöyle bilgilendiriliyor;
“ Özel hastanelerde sağlık harcamalarındaki yolsuzlukları önlemek amacıyla “avuç içi damar okuma” uygulaması başlatılacak.” Bir başka bilgilendirme;
“ Eczanelerde yolsuzluğu önlemek için E Reçete sistemi getiriliyor.”
Bir mesleğin dünya ile beraberliği evrensel yöntemleri kullanmasıyla gerçekleşir. Eğer dünyada sağlık alanında uygar ülkeler insanlığın faydasına olan, bürokrasiyi azaltan, zamandan tasarruf sağlayan yeni bir tekniği uyguluyorlarsa bunu benim ülkemin vatandaşlarının kullanmasının gerekçesini yolsuzluk olarak göstermek bir meslek grubuna yapılan haksızlıktır.
Bir meslek camiasını zan altında bırakarak tüm özel hastaneler hırsız, tüm eczacılar yolsuzluk yapıyor gibi bir sakat söylemi duymaktan, okumaktan rahatsızlık duyduğumuzu söylemek isteriz. Nişanlınıza ya da bayan bir yakınınıza hediye olarak elbise aldınız, iyi günlerde giyin mi dersiniz yoksa bu elbise sizi tecavüzden koruyacaktır mı dersiniz?
Noterler gibi eczaneler gibi benzin pompaları gibi devletine vergisini gönül huzuru ile ödemekte başı çeken meslek gruplarıyla ilgili devletimizin yapmış olduğu yeni uygulamalarda kullandığı tanıtım dili bu olmamalıdır. Yeni yöntemler faydalı olduğu için yani E Reçete sistemi yanlış ilaç verilmesinin önüne geçtiği, zamandan tasarruf edildiği ve kâğıt israfına son verdiği için oldukça güzel ve modern bir uygulamadır denirse doğru bir tarif olur.
Elbette her meslek grubunda yanlışlar, yolsuzluklar, usulsüzlükler de olur. Bunların karşılığı da yasalarımızda yazılıdır.
Sağlık sisteminde gerçekleştirilen yeni uygulamaları yolsuzluk gerekçesiyle izaha çalışanlara biz de şöyle mi sormalıyız;
Arkadaş kamu ihale kanununu on yılda 57 kez değiştirmişsiniz. Gerekçenizi de devletin işlerini hızla yürütmek olarak ifade ediyorsunuz. Hızla yürütmek deyiminin çağrışımı bize başka şeyler düşündürüyor.
Basına düşen bu haber için ne diyeceğiz?…
Sağlık harcamalarında ki usulsüzlükleri önlemek amacıyla uygulamaya konulan “avuç içi damar okuma” uygulamasında cihaz krizi ortaya çıkmış. Cihaz satışı tek firmaya verilmiş. Yurt dışında 700 dolar. Türkiye de 2500 dolara satılıyor.
Şimdi bize sorsalar bizim de bir önerimiz olacaktır. Şöyle ki;
Cihaz alımı için de ayrı bir uygulama yapmak lazımdır. Cihazın satışını yapan firma yetkililerinin ciğerini ölçen başka bir cihaz alınmalıdır ki “biz sizin ciğerinizi biliriz” diyebilelim.
“Tıbbiyeden her şey çıkar, ara sıra doktor çıkar” sözü tababetin ayrıca sanatsal yönünü belirtmek için övgü gayesiyle söylenen bir sözdür ve doktorlarımızın sanatçı yönünü vurgular.
Bugün doktorluğu saygı duyulan bir meslek olmaktan, dayak atılan bir meslek haline getiren sebeplerin altında birazda bu yanlış sunum dilinin etkisi vardır.
Biz Anadolu’nun küçük bir ilçesinde mesleğimizle ilgili yeni uygulamaların bu şekilde dillendirilmesinden rahatsızlık duyarken camiamızı temsil eden birliğimizin bu konuda tepkisiz kalmasını kınıyoruz.
Ez cümle sağlık camiası olarak günahkârla değil, günahla ilgilenilmesini, günaha engel olunmasını, “Çamura düşen meyve için ağaçta kusur aranmamasını” diliyoruz ve de bu kutsal mesleklerin insanlığa yaptığı hizmetleri görmezden gelerek noksana nazar eyleyen bu cühela diline mesleğe saygı ilkesini hatırlatıyoruz.