Bu yazıyı kaleme alırken genele hitap etmek istedim.
Ancak çok zor olduğunu da biliyorum bile bile de bu yazıda bir iş yapmanın bir yere bir yatırım yapmanın ya da bir şekilde bir görüşünü bir şekilde yayınlatmanın ya da yayınlamanın arkasından gelecek bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlardan da büyük eleştiri geleceğini düşünüyorum.
Ancak bilgi sahibi olmak ve fikir sahibi olmak biraz da kişinin kendi alanında yaşanmışlıklarıyla alakalı bir olayı kitaptan okumak ile ya da inisiyatif kullanamadan bürokrat çalışanı olarak düşünmek bazen yetersiz kalıyor.
Kimseyi küçümsemek kimseyi beceriksizlikle suçlamak ya da kimseye kendimden daha aşağı seviyede görmek gibi bir huyum ve meziyetim yoktur.
Azami dikkat etmeye çalışıyorum kelimelerimi düşünerek seçiyorum hedefimde hiç kimseye bir mesaj vermek akıl vermek yön vermek yok.
Ancak bir iş insanı olabilmek çok kolay olmadığı gibi iş insanını olduktan sonra da bunu sürekli hale getirmek bir adam fazla çalıştırmak işini biraz daha geliştirmek genişletmek.her iş insanının hedefidir.
İş insanı kendi işini genişletirken işini kurduğu yerden başka bir yere doğru giderken başka bir yerde o işini daha geliştirmeye genişletmeye kafasına koyduğunda gideceği yerde ne ile karşılaşacağını çok net şekilde düşünür kendi öngörüsünü tartar bürokratik engellerini ne olabileceğini yazar çizer sonra karar verir.
İş insanı 1000 metrekare yer kurmayı kafasına koyduğunda 1000 metrekare alanın kendisine maliyetini orada çalışacak 10 tane işçinin maliyetini elektriğini, suyunu, doğal gazını, işçinin gidiş gelişini, yemeğini her şeyini kafasında fikrinde bir yere koymuştur bunu hesaplamıştır.
Benim parmak basmaya çalışacağım alan kendi memleketimde ilgili olabilir. Ben de birçok Taşovalı gibi ekmeğini İstanbul’da kazanan ve yaklaşık 40 yıldır bir firmayı kendi firmasını ayakta tutan ve bu firmayı kuran kurmadan önce benzer bir firmada çalışma hayatını öğrenen bir kardeşinizim.
Taşova gazetesini takip ederim zaman zaman yatırım yapanlar, iş kurmaya çalışanlar kendi fikrini yazan arkadaşlarımızı takip ediyorum yazılarını da okuyorum.
Son günlerde Taşova’da bir OSB yapılması gündemde. Biz de İstanbul’da yaşayan insanlar olarak takip ediyor, zaman zaman bildiğimiz tanıdığımız insanlardan bilgi almaya, fikir sahibi olmaya çalışıyoruz.
Uzun yıllar Taşova ile ilgili birçok girişimimiz, düşüncemiz oluştu. Oralarda bu işleri yapabilir miyiz diye birçok defa proje hazırlayarak yazip, bir liste yaparak gittiğimizde hep arkamıza bakarak geri döndük. Maalesef bir sürü zaman kaybı gibi düşüncelerle geri İstanbul’a dönüp İstanbul’da faaliyetlerimize devam ettik.
Ben Taşova’yı örnek vererek konuşmak istiyorum. İstanbul’da tabii işler hem zor, hem kolay. Maalesef ülkemizin ve iş insanlarımızın kaderinde biraz böyle adamın, tanıdığın varsa işlerin biraz daha kolay yürüyor. Bunu bir türlü aşamadık liyakatı ön plana alamadık. Sayın cumhurbaşkanı bürokrata yani en üstünden en ast çalışana kadar her ne kadar işinizi düzgün yapın, halka bilgi verin, halkı bilgilendirin, işlerini çözün dediyse de bugün hala bu noktada çok büyük sorunlar yaşıyoruz. Yani Fikri takip ve söylem takibi hala eksik.
Bundan şunu kastediyorum Taşova’ya 2 yılda bir 3 yılda bir İstanbul’da yaşayan Taşovalı olarak zaman zaman geliyoruz yaşadığımız bürokratik engeller ya da orada almak istediğimiz herhangi bir işte arsa, tarla ya da bir herhangi bir şekilde farklı şeylere takıldığımızda bürokrasinin ne kadar yavaş gittiğine hepimiz ya iklim attık.
Bunun İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den giden her taş yuvarlağının mutlaka bu konuda bir anısı, hikayesi, romanı yaşanmışlığı ve bir cezası mutlaka kesilmiştir. Örnekleri istenirse bilgi istenirse dosyalar halinde ya da yaşanmışlık halinde yetkililerin en üst yetkilinin önüne koyabilecek kadar da yetenekli ve bilgiliyiz.
Maalesef Taşova’mızda hala bir ticaret odası kurulu olmadığını biliyorum yanılmıyorsam 63 köy 72 mezradan oluştuğunu bildiğim Taşova’mızın sanayisi nedense bir türlü güçlenemedi, gelişemedi, palazlanamadı. Buradaki sorun nedir? Taşova’da sanayiyi neden gelişmiyor? Taşova’ya neden insanlar güçlü şekilde bir iş yeri kurmuyor, yani işçi sayısı yüksek iş alanları neden olmuyor sorularının cevabı eminim yetkililerde en az bizim kadar düşünmüştür.
Ancak yetkililerin bilmesi gereken bir şey daha var İstanbul’da başarılı Taşovalılar var. Kendi iş alanında başarısını ispatlamış yaklaşık 30 yıllık, 20 yıllık, 10 yıllık hatta 40 yıla yakın deneyimli firmalarımız var ve kendi konularında çok da başarılılar.
Taşova’ya bu iş bu şekilde teşebbüsle geldiğimiz noktalarda şu sözü hiç unutmam tekel binasını bir işletmeye vereceğime binayı ateşe veririz, yakarız diyen insanlar olduğunu biliyorum.
Benim burada üstüne basa basa söylemek istediğim şey şudur: Sayın yetkililerin dikkatini çekmek istediğim konu şudur, kaymakam beyi de takip ediyorum kaymakam beye İnşallah bu yazımı da okur 2 defa randevu istememe rağmen ya da telefonumu bırakmama rağmen bana geri dönmedi. Ya da dönemedi diyelim kaymakam da bir devlet bürokratı ve maaş alan birisi olduğu için kaymakam beyin sözlü değil de her şeyi yazılı ve yapabileceği ölçülerde yazılı yazılı taahhütlerle insanlara ya da kanunlar ölçüsünde insanlara yardımcı olması noktasında talebim ve isteğim var bunu bire bir kendisine iletmek istediğimde kendisine ulaşamadık, bunu bir parantez içinde kapatıyorum.
Taşova’nın en yetkilisi kaymakam olduğunu hepimiz biliyoruz. Kaymakam bey kendisine bağlı müdürlüklerde, belediyede işi olan vatandaşın şirketin, iş insanının hangi zorluklarla karşılaştığını, bu dosyaların imzada kaç gün beklediğini, bu dosyaların oradan kaç günde çıktığını, bu dosyaların belediyeden tapu dairesinden, emniyetten, sağlıktan, devlet hastanesinde vatandaşların işlerinin ne kadar süreyle ve ne kadar itinayla ne kadar bilgilendirerek yapıldığını daha fazla zaman ayırarak takip etmesi gerektiğine inanıyorum.
Dolayısıyla bir iş insanını 10 kişi bile çalıştırırsa oraya yatırım yapacak bir insanın oraya güvende, bürokrasideki bütün işlerini rahatça halledebileceği, sorunlarını rahatça çözebileceği etkili ve yetkili kaymakamlıktan, valiliğe belediyenin fen işleri müdüründen, belediye başkanına çok rahat bire bir işlerini aktaracağı haftada bir gün, ayda bir gün istişare yapabileceği bir alan, bir komisyon bir toplantı alanı bir davet alanı olmalı bunu çok önemsiyorum. Çünkü insanlar sıkıntısını, derdini sorununu bire bir anlatıp bunu kaç günde çözeriz diye sorusunu rahatça yetkililere sorabilmelidir. Yetkililerin görevi de biz iş insanların sorununu çözmek olmalıdır çözmelidir de, zaten çünkü onun için o koltuklarda oturuyorlar.
Geçenlerde yine Taşova gazetesinde bir abimizin yazısını okumuştum. Geçmiş kaymakamın işte bu şimdiki OSB kurulan yerde tapularını tarım yapılmak üzere onlara verdiğini. İşte bugün bir başka kaymakamın ve valinin oraya gelerek burayı OSB yaptığı ile ilgili işte kimseye sormadan, danışmadan böyle bir karar alındığı gibi ifadeler okudum yanılmıyorsam. Yani demek istediğim konu şu; bürokrat devletten maaş alan, maaşla çalışan Sabah 9.00 akşam 17.00 çalışan insanlarımıza saygı duyuyorum ama iş insanı beklentisi ve iş insanlarının güvenle oraya gelmesi sabah saat 9.00’da iş başı yapıp akşam saat 17.00’de çıkan insanların verdiği sözlerle değil, kanun önünde ve yazıyla işte sözleşme ile taahhütnameleriyle oluşturulması gereken, kanun karşısında hakların ne olduğunu bilen insanlar konuşurken herkesin ona göre konuşması, ona göre yazışması, ona göre taahhütte bulunması gerekmiyor mu? Dolayısıyla bugünkü yaşadığımız sorunların altında insanımızın bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olması ya da kendinde olmayan yetkinin ve kendin değilmiş gibi davranılması bugün Taşova’nın bu kadar yatırımsız iş yeri siz ve teşvik alamayan bir bölgesinde kalmasın da bence en büyük etkenlerden birisidir diye düşünüyorum.
Yazımın alt kısmını şöyle bağlamak isterim.
İstanbul’da iş imkanı çok yüksek olmasına rağmen maliyetler çok yukarıdadır. Firma sahibi her iş insanı artık kendini daha az maliyet yapabileceği alanlara doğru yöneltiyor, yöneltti. Birçok arkadaşım da kendi memleketlerine yani doğuya, güneydoğuya, iç Anadolu’ya, Karadeniz’e doğru firmalarını götürdü. Tabii ki biz de bu noktada beynimizde, kafamızda ve fikrimizde memleketimize doğru gitmek var. Bu yüzyılda İstanbul’daki imalat yapan firmaların Anadolu’ya doğru kayacağını bir iş insanı olarak bir iki yıldır hatta üç yıldır biliyorum, görüyorum. Tartışmaların içinde oluyorum, konuşuyorum Taşova’daki yetkili ve etkili milletvekilimizden, kaymakamımıza, valimize, belediye başkanımıza kadar bu konuda bir komisyon oluşturup İstanbul’daki firmaların Anadolu’ya yani doğuya, güneydoğuya doğru gittiği noktada en üst seviyede pay almamız gerektiğine inanıyor, saygılarımı sunuyorum.
BİRTEKS