Ayak bastığı her yerden cennetler yaratılan bir ab-ı hayattır kadın. Uçsuz bucaksız toprakların adıdır O. Sinesine her türlü acıyı, çileyi çeker de; ellerinde -eteklerinde rengârenk papatyalar, menekşeler sunar sevdiklerine…
İbrahim kendisini azıksız-susuz çöle bırakmakta tereddüt yaşarken; hatırla ki O “korkma; bizim rabbimiz var” diyerek sevgili eşinin yükünü omuzlayan Hacer’dir kadın.
Yusuf’un karanlık gecesine doğan mavi bir Süreyya Yıldızı’dır. Kömürün elmas olması gibi, tutkunun aşka dönüştüğü Züleyha’nın kalbidir kadın.
Yusuf’un sonsuzluk sahifesine kazıdığı şu mısralar, ruhlarımızı safi aşka hayran bırakıyor:
“Ben Yusuf; tut ki Mısır’ın aziziyim, efendisiyim, boynumdaki künyemde vasfım yazılıdır. Hala Züleyha’nın kölesiyim.”
İnandığı değerler uğruna eğilmeden durulabileceğini öğreten, sarayın bütün ihtişamına sahipken, hazine anahtarlarını elinin tersiyle iten, asrın tanrısı firavuna secde etmeden Musa’nın koruyuculuğunu kuşanan bir Asiye’dir kadın.
Geçmiş ve gelecek yüzyıllara meydan okumanın adıdır O.Ebeveyni tarafından mabede adanmak üzere erkek evlat olarak istenip, Rabb’ın kadın olarak seçtiğidir.
Erkek egemen bir toplumda, Yaradan’ın hem babasız, hem de Mesih olarak taşıyıcılığını lütfedeceği, kutupların buzullarını eriten, eşsiz mücadelenin Meryem’in ta kendisidir kadın.
O güvenin timsalidir. Hz. Muhammed’e tereddütsüz inanan Hatice’dir kadın.
İftiraya uğradığında dahi ilahi korumayla gönlü alınan, Allah’ın kendi ismiyle müsemma kıldığı “Rahim’dir” O.Peygamberlerin, âlimlerin sebeb-i hayatına mazhar, asrı aydınlatan kandilin çakmak taşıdır kadın.
Tertemiz ruhları doğurabilme cesareti ve gücü verilmiş kadının, aşamayacağı hiç bir engel yoktur.
Meryemlerimizin, Asiyelerimizin yolunu açalım ki; dünya özlediği huzuru yakalayabilsin..
