Özgürlük savaşçısı, düşünür, Bosna Hersek’in kurtarıcısı devlet kurmuş bir önder rahmetli ALİYA İZZET BEGOVİÇ 1994’de Papa II. Jean Paul’u Saraybosna’daki karşılama konuşmasında şöyle diyordu:
“Kutsal Ekselansları!
Siz, inananların şehrine, ama bir değil dört farklı inancın; Müslüman, Katolik, Ortodoks ve Yahudilerin şehrine geliyorsunuz.
Bu durum az bir mesafeyle biri diğerinin yanı başında, içinde cami, katedral, Ortodoks kilisesi ve sinegogun durduğu şehrin panaromasından da pekala görülebilir.
Bu manzara tesadüfi değildir.O, dinde zorlamanın olmadığı ve bir ve tek olan Tanrının her yüceltilme görüşünün saygıya değer olduğuna inanan atalarımızın basiretinden doğmuştur.
Yüzyılların hoşgörü başkenti Saray Bosna, bugün görülmemiş zulmün kurbanı ve insanlık felâketinin mekanıdır. Yaşama ve özgürlük hakkını korumak için halkımız kanlı bir bedel ödedi.”
19921995 yıllarında dünyada bir insanlık ayıbı işlendi. Medeniyetin beşiği Avrupa’nın (!) ortasında, sadece Müslüman olduğu için bir milletin kıyımına göz yumuldu. Duyarsız kalındı. Bosna Hersek’te genç kızların namusları kirletildi. Savaşta 50 bin kadın tecavüze uğradı.35 bin çocuk katledildi. İbadet haneler yıkıldı, tarihi eserler yok edildi. Yakın tarihimizin bu karanlık yılları utanç sayfaları olarak hatırlanacaktır.
11 Temmuz 1995 de yaşanan Srebrenitsa katliamının 13. yıl dönümü dolayısıyla TRT’nin yapmış olduğu “Mavi Kelebeğin İzinde” belgeselini üzüntüyle izledik.
Toplu mezarlardan çıkarılan 300 soykırım kurbanı için düzenlenen törenlerle Bosna dramı bir kez daha yaşandı izleyenlerce…
Hikayesi çok gariptir ;
Bosna ve Kosova’da ki katliamlarda öldürülen sivillerin gömüldüğü toplu mezarların yeri bilinmiyormuş. Pek çoğunun halen bilinmediği gibi…
Bu güne kadar toplu mezar bulma ile ilgili insanların kullandıkları yöntemler pek işe yaramamış. Ancak mevcut coğrafyanın bazı bölgelerinde kelebek nüfusunda ciddi bazı artışlar dikkat çekmiş bu bölgeyi inceleyen uzmanlar bu bölgedeki bitki örtüsünün de zenginleştiğini fark etmişler. Bunun nasıl olduğunu anlamak için araştırma yaparlarken bu yerlerin altındaki toplu mezarlara ulaşmışlar. Orada açan çiçeklere ölüm çiçekleri adı verilmiş. Sadece toplu mezarların olduğu yerde açan bir çiçek ve o çiçeklere konan mavi kelebekler…
Bosnalılar bu kelebekleri ve çiçekleri takip ederek 300’e yakın toplu mezarı ortaya çıkarmışlar.
11 Temmuz 1995 Srebrenitsa vahşetinde en büyük günah orada bulunan Hollandalı ve Fransalı Birleşmiş Milletler askerlerinindir. Müslümanların silahlarını ellerinden almışlar, ağır silahlarla donanmış Sırp çetelerinin soykırım yapmalarına ise seyirci kalmışlardır.
İşte içlerine girmek için can attığımız sömürgecilerin çifte standartı. Türkiye’yi aslı olmayan Ermeni iftirası ile mahkûm etmek isterlerken, gözleri önünde işlenen insanlık dramını görmezden gelmişlerdir.
Bununla da kalmamışlar Azeri Türklerine karşı yapılan Hocalı katliamını, Kerkük Karabağ katliamını, Kıbrıs da Rumların yaptığı katliamları, Rusların Kafkaslarda yaptıklarını görmezden gelmişlerdir bu batılı sömürgeciler.
Elbette geçmişin acı günlerini unutmamak ve geleceğe güvenle bakmak lazımdır. Ancak araba sürerken öne bakacağız ama kaza yapmamak içinde arada arkaya da bakacağız.
Yakın tarihte Avrupa medeniyetinin olduğu yerde yaşanan bu tarihi olayların bize vereceği dersler olmalıdır. Daha çok çalışmalıyız daha güçlü olmalıyız daha bilinçlenmeliyiz. Bu gücü alacağımız yer de tarihte yaşananlar olmalıdır. Çünkü ağacın gücü ve ürün bereketi onun köküyle ilgilidir.
Tarihe duyarlı bir nesil yetiştirmek için, unutturulmaya çalışılan gerçekleri unutturmamak için, yüreklerdeki bu sessiz acıya ortak olmak için ve hafızalarda taze tutmak için insanları ağlatan “Mavi Kelebeğin İzinde” belgeselinin yılın her 11 Temmuzunda TRT tarafından milletimize seyrettirilmesi milli benliğimize ve kültürümüze yapılan en büyük hizmet olacaktır.
İbret vesikası bir belgesel hazırlayarak 24 saat kesintisiz yayın yapıp duyarlılığını gösteren TRT ye teşekkür ediyor, alkışlıyoruz…