HASAN APAYDIN- ULUKÖY-2023
Kur’an-ı kerimde cennetteki nimetlerin vasıflarının tam olarak bilinemeyeceği anlatılır. Kur’an’ın bu nimetleri anlatmasının tek yolu teşbih yapmak yani benzetmelerle anlatmaktır.(Ali İmran-7).
Diğer yandan Kur’an’da cennetteki tüm detayların anlatılması mümkün değildir. Sadece cennet ve cehennemden bazı kesitler sunulmaktadır. Bu anlatılanlar sadece ipucu şeklindedir.
Arapçada ve birçok dilde erkek ve kadınlar için kullanılan fiillerin pek çoğu ortaktır. Bazı fiiller hem cennetlikler için hem de cehennemlikler için kullanılır. Ödül ve cezaların sırf erkeklere mahsus olduğunu düşünemeyeceğimiz gibi hurilerin de sırf erkekler için olduğunu düşünemeyiz. Eğer Kur’an’da kadınlarla ilgili çok özel ve önemli bir mesele gündeme getirilecekse o zaman dişil zamir kullanılır. Eğer çok önemli olmayan bir şey beyan edilecekse o zaman eril zamir kullanılır. Bu eril zamir hem erkeği hem de kadını kapsar. Huri kelimesi Arapçada dişi veya erkek bir kelime değildir. Bu kelimenin anlamı gözün beyazı, bembeyaz, tertemiz anlamlarına gelir. Kur’an’da Duhan suresinde hurilerin insanlarla eşleştirileceği (zevvecnahüm) ifade edilir. Fakat bu eşleştirmenin cinsellik olduğuna dair bir açıklık yoktur. Nitekim Tekvir suresinde nefislerin eşleştirilmesinden bahsedilir. (ve izen nüfusu ZÜVVİCET) Burada nefislerin evlendirilmesi veya eşleştirilmesi değil tasnif edilmesi anlamına gelir. Bunu Vakıa suresinin yedinci ayeti de destekler orada “ve küntüm EZVACEN selaseh” yani sizler ahirette üç sınıf olarak tasnif edileceksiniz anlamına gelir. Yani buradaki ezvacen kelimesinden kimse cinsel ilişkili bir eşleşmeyi anlamamaktadır.
Ayetlerde durum böyleyken ve huri kelimesi de dişil bile değilken neden bu ayetler ısrarla cinsel içerikli anlaşılmıştır. Bunun nedeni erkek merkezli ve Arap zihniyeti merkezli bir tefsir anlayışından kaynaklanmaktadır. Kur’an’da bahsedilen huriler cennete girecek insanların arkadaşları veya hizmetçileri veya rehberleri gibi bir vazifeleri olduğunu düşünmek mümkünken neden onların cinsel bir partner olduğunda ısrar edilmektedir. Allah isteseydi Kur’an’da cinsellik için kullanılan “lamese” gibi kelimelerle hurilerle cinselliğin olacağını açık bir şekilde beyan ederdi. “lamese” fiili maide suresi ayet altıda, “Messe” fiili bakara suresi ayet 236 da, “başera” fiili bakara suresi ayet 187 de cinsel ilişki için kullanılmıştır.
Nebe suresi 33.ayette “ve kevaibe etrabe” ifadesi geçer. Bu ayet birçok meal ve tefsirde göğüsleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar olarak çeviri yapılmıştır. Hatta bazıları çeviriye dilberler kelimesini de ilave etmiştir. Bu doğru değildir. Arapçada kevaib ve etrab kelimelerinin dişili ve erkeği aynıdır. Kevaib kelimesine bu kelimenin anlamlarından bir olan ‘kaliteli değerli ’anlamlarını vermek en uygun olur. Buna göre bir önceki ayette geçen bahçeler ve üzüm bağlarının ve ya cennet nimetlerinin kaliteli insanların kullanımına uygun olduğu anlaşılır. Sonuçta Kur’an’da, ahirette cinsel yaşamın olduğu veya olmadığına dair açık bir ifade olmadığı gibi “hurilerin” erkeklerin cinsel partnerleri olduğuna dair bir ifade de yoktur. “En çok salavat getirene en çok huri verilecektir” gibi sözlerde uydurmadır.