Son iki yü
Rekabete dayanamayarak, işletmelerini kapatan küçük esnaf ve sanatkârlar, fabrikalarda işçi olarak çalışmaya başlamışlardır. Kentlerin cazibesi nedeniyle; kırsal bölgelerde ve kasabalarda zor şartlar altında yaşayan insanlar da köylerini kasabalarını terk ederek büyük şehirlere kitleler halinde göç etmişlerdir.
Büyük kentlerde biriken büyük insan kitlesini istihdam edebilecek kapasitede iş yeri olmadığı için, büyük kentlerin varoşlarında; işsiz, güçsüz, yoksul… kitleler çoğalmaya başlamıştır.
İhmal edilen köylerde, kasabalarda; üzüm bağları bozulmuş, meyvelikler sönmüş, aşırı otlatma, anız yakma, yanlış gübreleme, yanlış sulama, erozyon v.b. nedenle toprak verimini kaybetmiş, bu sefer kırsal kesimde de işsizlik ve yoksulluk daha da çok artmaya başlamıştır. Çaresiz kalan köylü, daha rahat edeceğini sanarak, o da kurulu düzenini bozarak büyük kentlere göç etmiş ve bu göç hâlen devam etmektedir.
Bu şekilde, kentte ve kırda işsizlik yaygınlaşmaktadır… Diğer taraftan, nüfus artışı, sanayileşme… nedeniyle; ülkemizde ve dünyada gıda maddelerine, enerjiye, suya… ihtiyaç giderek artmaktadır.
Geleceğin en büyük stratejik maddesi; gıda maddeleri, su ve enerji olacaktır. Belki de, geleceğin savaşları bu sebepten çıkacaktır.
Bireysel ve toplumsal olarak geleceği görmek akıllılıktır… Bu durumda ne yapmalıyız? Öncelikle kitle üretimine değil, kitlelerin üretimine önem veren toplumcu, planlı bir ekonomik model uygulamalıyız. Sermaye yoğun işler kadar, emek yoğun işlere de ağırlık vermeliyiz. Bunun için de:
1. Tanmsal üretime ve tanm sanayine önem vererek, kırsal bölgelerimizi kalkındırmalıyız.
2. Küçük işletmeleri, küçük çapta imalat ve ticaret yapan esnaf ve sanatkârımızı desteklemeliyiz… Bu destek, daha az vergi almak, bürokrasiyi azaltmak, düşük faizli kredi vermek, ürettiği mal veya hizmeti pazarlamasına yardımcı olmak… şeklinde olabilir.
3. Meslek eğitimine önem vermeliyiz.
4. Kendi el ve akıl gücüyle iş yapabilen, kendi emeğiyle geçinebilen mutlu insan sayısını artırmalıyız…
5. Köy ve kasabalarımızı, küçük kentlerimizi yaşanabilir hale getirmeliyiz…
6. Tarım sektöründe çalışanları, esnaf ve sanatkârlarımızın bilgi, beceri ve verimlerini artıracak, kurslar, seminerler, yarışmalar, festivaller… düzenlemeliyiz.
7. Tarı
m ve küçük işletmelerde çalışan insanlar arasında birlik ve beraberliği, dayanışmayı artıran kooperatif, şirket, dernek, vakıf… şeklinde örgütlenmelerine yardımcı olmalıyız.Küçük işletmeler de güzeldir. Çalışan insan üretir. Çalışan insan ailesine, ülkesine ve tüm insanlığa yararlı olur. Çalışkan insan kimseye muhtaç olmaz. Çalışkan insan barışçıdır, sağlıklı olur. Çalışkan insanın başkalarına da yararı olur.Çalışmak erdemliliktir… prensiplerinden hareketle, çalışma gücü olan her bireyi iş güç sahibi yapmak, tarımda, ticarette, sanatta… her alanda çalışan insanlarımızın, daha verimli ve mutlu olmalarını sağlamak devletimizin ve insan sever her bireyin ödevi olmalıdır. El emeği, göz nuru ile yapılan her işi desteklemek ulvi bir görevdir… Pazarda bir bayanın sattığı bir kilimin, halının, çorabın, bir el örgüsünün, terzinin yaptığı bir gömleğin, elbisenin değerini hiçbir madde veremez… İnsan ruhunu hiçbir eser böyle mutlu edemez… O küçük işletmeciye, emeğinin karşılığını verirken onun sevincini yüreğinizde hissedersiniz.
Teknoloji çağımızın gerçeğidir, teknoloji insanların yükünü hafiflettiği, insanları mutlu ettiği, barışçı ve insanlığın yararına kullanıldığı sürece, sevindirici sonuçlar verir.
Sakın, işletmem küçük diye hüzünlenmeyin… Eğer, işletmenizde huzurlu ve güvenliyseniz; sizden mutlusu yoktur. Sürekli yenilikleri takip edin, bilgi ve becerinizi, geliştiriniz. Kendinizi geliştirirken, ailenizi, çocuklarınızı, çalıştırdığınız diğer insanları da sürekli eğitin ve gelişmelerine yardımcı olunuz. Çağımızın bilgi ve teknolojisinden azami yararlanınız. Birbirinizi daha çok seviniz, sayınız, dayanışma içerisinde olunuz, iş yerinizi, köyünüzü kasabanızı kalkındırın. Çok çalışın, tasarruflu harcayın, akıllı yatırım yapınız… huzurlu tüketin… gelecek sizindir.
Sağlıklı ve mutlu günler dilerim.