KORKAKLAR TARAFSIZ OLUR
Ömer CELEP
Öncelikle siyasilerimizin kullandıkları bir terimdir “tarafsızlık”. O halde ne demektir?
Tarafsızlık; ihtilaflı olan taraflardan birini tercih etmemek, bunlardan hiç birinin yanında ya da karşısında olmamak.
Tarafsız olanların yapısı, karakteri nasıldır?
El cevap. Fikri yoktur, kafa karışıktır, tercihte zorlanır ve çareyi kenarda durmakta görür, iradesizdir, fikir veya görüş belirtmekten korkar, ürkektir, tedirgindir, tavırsızdır.
Bu yapıdaki insanlara biz toplum olarak “korkak” deriz. Korkakların en belirgin özelliklerinden bazıları; zafer yazamaz, kalıcı başarı sağlayamaz, eser bırakamaz, ölmeyecekmiş gibi yaşarlar ama yaşamamış gibi ölürler.
Bu da nereden çıktı demeyin? 12. Cumhurbaşkanı adaylarımızdan Ekmelettin bey, Türkiye’nin, Suriye ve Filistin konusunda “tarafsız” kalmasını söylemiş de oradan aklımıza geldi.
Bir tarih bilgimizi tazeleyerek örneklendirelim istedik. 1945-46 yıllarından Stalin Rusya’sından kaçan 187 Azeri aydın, Aras Nehrindeki Boraltan Köprüsünü geçerek bize sığınır ve “kurtulduk” diyerek askerimizin ayaklarına kapanır. Durum Ankara’ya bildirilir.
Stalin, dönemin başbakanı İsmet İnönü’yü arayarak, Azeri aydınların iadesini ister. İnönü, Boraltan Köprüsü civarında bulunan karakol komutanına bir telgrafla Azeri sığınmacıların iadesini emreder. Karakol komutanı emre inanamaz, tekar tekrar okur ve sığınmacıların onca yalvarmalarına rağmen istemeyerek de olsa iade eder.
Stalin askerleri sığınmacıları, Arası’ın öbür yüzünde ve askerlerimizin gözü önünde kurşuna dizerek şehit ederler.
İade edildiklerinde kurşuna dizileceklerini bilen bir Azeri, Stalin askerlerine giderken ölüme yaklaştığını anlar ve askerlerimiz üzerine acı bir bakış atar. O bakış, Azeri Şair Almas (Elmas) Yıldırım’ın dilinde şöyle dizeleşir.
Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras’ı,
Yuğsan (Yıkansan) Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.
Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,
Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.
Tarafsız olacağım mantığı içinde 187 Azeri kardeşi Stalin askerine satışın sitemi de işte böyle olur.
İnönü bu tavrıyla tarafsız mı olmuş oldu şimdi? Taraflı ama kimden taraflı?
Bu manzarayı gören karakol komutanının, olaydan hemen sonra intihar ettiği söylenir.
Tarafsızlık aslında aynı zamanda bir kurnazlıktır. Bunun neyin kurnazlığı olduğunun takdiri okuyucuların takdirine sunulur.
Filistin, Suriye Mısır, Irak, Bosna, Hocalı ve daha bilmem nerelerde bizimle kan ve din bağı olanlar kan ağlarken tarafsızlık; bir edebin, bir satılmışlığın, bir kiralanmışlığın, bir karanlık emel sahiplerine pazarlanmanın ürünü olmalı?
Bize göre tarafsız eşittir “gereksiz” demektir.
Tarafsız olmayacağız, olmamalıyız ama hangi tarafta yer aldığımız çok önemlidir. Evet, elbette tarafsız olmayacağız ama olduğumuz taraf hak ve haklı olacak. Güçlünün tarafı olmak da zulümdür. Olduğumuz tarafın gücüne değil, haklı olup olmadığına bakacağız.
Tarafsız devletler büyük devlet olamazlar, peyk devlet olurlar. Peyk devlet olma bizim ne asaletimize, ne şanımıza ve ne de karakterimize uyar.
Bu seçimde Allah korusun bu yüce milletin başına böyle “tarafsız” birisi gelirse, dünyadaki kardeş ve soydaşlarımıza Allah acısın demekten başka çare kalmıyor demektir.
Büyük devletin başına gelmeyi hedefleyen kimseler küçük düşünceleriyle o makamı bulamaz, buldurulmamalıdır.