Yazarken hep aynı minval üzere olmadığımı biliyorum. Bazan bir bilimsel makale yazar gibi çok ciddiye alıyorum, bazan koyveriyorum içimden geldiği gibi, bazan da gönlüme bırakıyorum; nasıl isterse…
Taşova ve dahi Yemişenbükü’nün henüz tarih sahnesinde yer almadığı asırlarda bölgenin idare merkezi Sonusa şehriydi. Sonusa’ya bağlı Zuday köyü de anılmaya değer bir köydü. Zira bu köyde bölgeye ilk gelip yerleşenlerden bir veli kişinin zaviyesi ve vakfı bulunuyordu. Sekiz yüz senelik bir yerleşimden söz ediyorum. Türk milletinin coşkuyla duyguyla sevgiyle azimle umutla Anadolu’ya akın akın gelerek iskan olduğu yıllar bu yıllar…
Önceki yazılarımda, birkaç defa Strabon’un Taşova yöresine Pandöksen, Erbaa yöresine de Tonorova dendiğini yazdığını belirtmiştim. Tabii bu hikayenin üstünden İKİ BİN küsür sene geldi geçti. O yıllarda dahi Sonisa şehri aynı yerinde mevcuttu. Biraz ötesinde, doğusunda önce Opatorya, sonra Mağnapolis adıyla bir kent kurulmuştu ve Tonorova’ya yeni bir can, yeni bir heyecan getirmişti. Fakat bölgenin sık sık doğal felaketlere maruz kalmasının bir neticesi olarak veya belki diğer nedenlerle bu kent yıkıldı ve tarihe karıştı. Bakiye kalan yerleşim yeri Boğazkesen adıyla yaşamaktadır.
Bugünkü Erbaa ovasının tarihteki önemi Anadolu’da hüküm süren tüm devletler tarafından bilinmiştir ve bölge daima el üstünde tutulmuştur. Çok daha evvelki yerleşimlerden ziyade Pontos ve Roma İmparatorluğu yerleşimlerini önemsiyorum. Zaten 1071’de bölge Yüce Türk milletinin hakimiyetine ve egemenliğine girdi. Bölge büyük savaşlar, yıkımlar, felaketler ve isyanlar geçirdi fakat direndi, toparlandı ve düştüğü yerden kendi azmiyle kendi gücüyle kalkmasını bildi.
…
2. Dünya Savaşı’nın o zor o kötü o menfi şartlarına rağmen Taşova’nın kurulmasında iki tarihi şahsiyet büyük rol oynamıştır. Bu şahsiyetler, Tokat Valisi İzzettin Çağpar ile Tekke ve Bidevi nahiyeleri Bucak Müdürü Hasan Aykan’dır.
Bölgenin doğal felaketlerle sarsılmasından bir müddet evvel Tokat’a vali tayin edilen Çağpar, yörenin doğal felaketlere maruz kaldığı günleri yaşamıştır. Vali tayin olur olmaz bölgeyi at sırtında dolaşmaya başlamış gezip görmüş ve yapılacak edilecek işleri proğramına almıştır.
Evvela bugünkü Erbaa’nın yerini belirleyerek yeniden kurulmasını sağlamıştır. (İnönü’nün de talimatıyla Erbaa şehri 6.5 km güneye taşınmıştır. Vali Çağpar 1944 yılında Erbaa kazasının bugünkü yerine hükümet binasının temeline ilk harcı koymuştur.)
Takiben acil ihtiyaç duyulduğundan katiyetle tereddüt yaşamadığı Taşova’nın kurulması konusunda derhal çalışmalara başlamıştır.
Taşova ilçe teşkilatını kurması Vali Çağpar’ın bölgede yapmış olduğu en değerli ve kıymetli işlerden sadece birisidir. Malum olduğu üzere Taşova yöresi 1872 yılında Erbaa kazasına bağlanmıştı. Özellikle orman köylerinin ilçeye uzaklığı yeni bir ilçenin kurulmasını mecbur kılıyordu. Bu amaçla 4 Ağustos 1944 tarih
4448 Sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın çıkarılmasında büyük emeği oldu ve böylece
60 hanelik Yemişenbükü köyü ilçe yerleşim yeri olarak seçildi. İlçe yerleşim yerinin seçilmesi hususunda “Koca Müdür” Hasan Aykan’ın rolü oldukça fazlaydı çünkü bölgeyi en iyi bilenlerden biriydi.
…
Vali İzzettin Çağpar, 1893 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası Miralay Muhittin Mekki Bey annesi Şadiye Hanım’dır. Memuriyet, kaymakamlık, müfettişlik, müdürlük derken 1939 yılında valiliğe terfi etmiştir.
21.10.1939 – 26.09.1945 tarihleri arasında Tokat Valisi sıfatıyla bölgede görev yapmıştır.
Taşova kazasında merkezi bir caddeye Vali Çağpar’ın adı verilmiştir. Gerçekten 60 hanelik bir köyü şehir yapmak kolay olmamıştır. Çevredeki varlıklı ailelerle görüşerek Taşova’ya yatırım yapmalarını salık vermiş ve bu konuda azami gayret göstermiştir. Teşebbüs ettiği bu işte muvaffak da olmuştur.
İlçemizin kurulmasında ve şehirleşmesinde ikinci önemli şahsiyet 1890 Erbaa doğumlu olan “Koca Müdür” Hasan Aykan’dır. Önceki yazımda askere alınmasını, esarete düşmesini ve çileli zorlu zahmetli yıllardan sonra yurda dönüşünü mevzu etmiştim. Yurda döndükten sonra evvela Tekke Nahiyesi’ne Bucak Müdürü olarak tayin edilmiştir. O yıllarda henüz İstiklal Harbi devam etmekte olup kolluk kuvvetlerinin her yere yetişmesi ha deyince mümkün olamadığından bölgede “Ali kıran baş kesen” durumunda bulunan, etrafı saran ve korku salan yerli eşkiyalar ve Pontus Rum çetelerle mücadeleye girişmiş ve bu mücadeleden muvaffakiyetle çıkmıştır.
Bidevi Bucak Müdürlüğü’ne atandıktan sonra şahsiyetiyle, idareciliğiyle ve hizmetleriyle halkın takdirini kazanmış olup bu vesileyle halk tarafından “Koca Müdür” namıyla vasıflandırılmıştır.
Hasan Aykan, yaklaşık olarak 13 sene askerlik, esirlik ve sürgün hayatı yaşamıştır. 1922’de memleketi Erbaa’ya dönmüştür. Bidevi Bucak Müdürü sıfatıyla görev ifa ettiği sırada İzzettin Çağpar, Tokat’a vali olarak tayin olmuş, göreve başlar başlamaz vilayetin bütün meselelerine çözüm aramaya çözüm üretmeye başlamıştır. Bu itibarla da daima nahiye müdürleriyle temas halinde bulunmuştur. Bölgenin ihtiyaçlarını en kısa yoldan en kısa sürede çözmek için azami gayret göstermiştir. Kendisine Erbaa’nın yeniden kurulmasında, Taşova’nın ilçe yapılmasında ve fay hattı üzerindeki köylerin yerinin değiştirilmesinde tecrübesi, bilgisi ve birikimiyle yardımcı olan Koca Müdür Hasan Aykan’ı Bucak Müdürlüğü görevinden tekaüt olur olmaz 01 Temmuz 1945 tarihinde Taşova’ya ilk Belediye Başkanı olarak atamıştır ve aynı zamanda vekaleten Kaymakamlık görevini de kendisine vermiştir.
Hasan Aykan konulu üçüncü yazıda görüşmek üzere çok değerli ve sevgili okurlar.