Karabağ meselesi uzun yıllardır süre gelen bir mesele. Azerbaycan’ın Rusya’dan ayrılmasının ardından patlak veren bu Karabağ meselesi aynı Filistin meselesi gibi bir hal almaya başladı. Filistin’in 1967 öncesi topraklarını tüm dünya kabul ediyor ama ne hikmetse çözülemiyor. Nedeni nedir?
Herkes bin türlü senaryo yazıyor. Karabağ meselesi de müslümanların kanayan yarası. Bir türlü BM kararı olmasına rağmen çözülemiyor.
İsrail, çözüme yanaşmayı bırakın her gün yeni yerleşim bölgeleri açarak Filistin’i yavaş yavaş yok ediyor. Devletin başkenti Kudüs olarak belirlense de İsrail’den dolayı merkezi Ramallah’da (Batı Şeria’da) bulunur. Filistin toprakları 1948’den önce Mısır ve Ürdün tarafından işgal edilirken 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan sonra ise İsrail tarafından işgal edilmiştir. Filistin Şubat 2020 itibarıyla nüfusu 5.051.493’tür. Böylelikle dünyada en çok nüfusa sahip 121. devlettir. Filistin Devleti 138 BM üyesi tarafından tanınmaktadır ve 2012’den beri Birleşmiş Milletler’de üye olmayan bir gözlemci devlet statüsündedir.
Gelelim Karabağ’a:
Karabağ Savaşı, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlı Dağlık Karabağ Özerk Oblastı’nın Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne bağlanmasını isteyen Ermeniler ile bunu kabul etmeyen Azerbaycan Türkleri arasında başlayan ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Azerbaycan ile Ermenistan arasında çatışmaya dönüşen Şubat 1988-Mayıs 1994 tarihleri arasında süren savaştır. Savaş öncesinde ve etnik çatışmaların sıcak savaşa dönüşmesi sonrasında Sumqayıt Pogromu, Kirovabad Pogromu, Bakü Pogromu gibi pogromlar, Hocalı Katliamı, Malıbeyli ve Kuşçular Katliamı ve Maragha Katliamı gibi katliamlar yaşanmıştır.
Güney Kafkasya’da yer alan ve hukuken Azerbaycan’a ait Dağlık Karabağ ve çevresindeki 7 Azerbaycan ilini kapsayan topraklar üzerinde, işgal sonrası kurulmuş fiilen bağımsız bir ülkedir. Şubat 2017 tarihinde gerçekleştirilen referandum ile Dağlık Karabağ Cumhuriyeti olan ülke ismi Artsah Cumhuriyeti olarak değiştirilmiştir. Çoğunlukla Ermenilerin yaşadığı bölgede, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra yükselen etnik gerilim, Ermenistan’ın desteklediği Ermeni militanlarla Azerbaycan arasında çatışmaların çıkmasına neden oldu. Ermeni güçlerinin bölgeye girişiyle birlikte Azerbaycanlılara yönelik başlattıkları katliamlar halkı göçe zorladı ve Karabağ bölgesi tamamen işgal edildi. 10 Aralık 1991’de Azerbaycanlıların boykot ettiği ve yalnız Ermenilerin katıldığı referandum sonucuna göre bağımsızlık kararı alındı ve 6 Ocak 1992’de de bağımsızlık resmen ilan edildi. Ermenistan dahil hiçbir ülke veya uluslararası kuruluş, devletin bağımsızlığını tanımadı.
Velhasıl…
Karabağ’ın statüsü FİLİSTİN ve Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin statüsünden bir farkı yok. KKTC bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye, Pakistan ve Bangladeş tarafından tanınmıştır.
Daha sonra gelen baskılar üzerine Pakistan ve Bangladeş de bu kararlarından vazgeçmişlerdir.
Bahsini ettiğimiz birbirine benzerliği ile dikkat çeken bu eski Osmanlı ve İran toprakları yüz yıl geçmesine rağmen akıbetleri hep aynı oldu. Doğrusu bir ülke veya 138 BM ülkesi tanıması bu toprakların akıbetlerini değiştiremedi.
Azerbaycan, Avrasya’nın Kafkasya bölgesinde bir ülke. Doğuda Hazar Denizi, kuzeyde Rusya’nın Dağıstan bölgesi, kuzeybatıda Gürcistan, güneybatıda Ermenistan ve Türkiye ve güneyde İran ile sınırlıdır. Azerbaycan Cumhuriyet’nin yaklaşık 10 milyona yaklaşan nüfusunu bir Türk etnik grubu olan Azerbaycanlılar ve çeşitli diğer etnik gruplar oluşturmaktadır.
Med ve Fars yönetimi sırasında birçok Kafkas Albanı Zerdüştlüğü kabul etti ve daha sonra Müslüman Araplar ve daha da önemlisi Müslüman Türkler gelmeden önce Hıristiyanlığa geçti. Türk kabilelerinin bölgeye, yerli Kafkas ve İran kabilelerinin Türkleşmesine büyük ölçüde yol açan fetihleri gerçekleştiren küçük gaziler eşliğinde geldiğine inanılmaktadır.
1813 ve 1828 yıllarındaki Rus-İran Savaşları sonrasında, Rus İmparatorluğu’nun baskısıyla Kaçar İmparatorluğu tüm Kafkas topraklarını terk etmek zorunda kaldı ve 1813 yılındaki Gülistan ve 1828 yılındaki Türkmençay anlaşmaları ile Çarlık Rusyası ve İran Kaçarı arasındaki sınır kesinleşmiş oldu. Aras Nehri’nin kuzeyindeki bölge, aralarında çağdaş Azerbaycan Cumhuriyeti’nin toprakları da dahil olmak üzere, 19. yüzyılda Rusya tarafından işgal edilene kadar İran topraklarıydı. Türkmençay Antlaşması sonucunda Kaçar İranı, Erivan Hanlığı, Nahçıvan Hanlığı ve Talış Hanlığı’ndan geri kalan topraklar ve günümüz Azerbaycan Cumhuriyeti topraklarının İran hakimiyetinde kalan son toprak parçaları üzerindeki Rus egemenliğini tanıdı.
Kafkasya’da 80 yıldan uzun süren Rus İmparatorluğu egemenliğinden sonra, 1918’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti kuruldu. Önde gelen Müsavat partisinin siyasi nedenlerle kabul ettiği “Azerbaycan” adı, 1918’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin kurulmasından önce, yalnızca çağdaş kuzeybatı İranına bitişik bölgeyi tanımlamak için kullanılırdı. Devlet 1920’de Sovyet kuvvetleri tarafından işgal edildi ve 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüne kadar Sovyet egemenliği altında kaldı ve bu tarihten sonra modern Cumhuriyet kuruldu.
Kısacası Azerbaycan Cumhuriyeti bu günkü Karabağ toprakları dahil BM tarafından tanınan 1991 den beri Özgürlüğüne kavuşmuş 29 yıllık bir devlettir.
Filistin, Kıbrıs ve Karabağ meselesi aslında çözülmek istense bir günde çözülür. Ama bu üç bölgede Türkiye’nin üzerinde durduğu ve savaşların bitmesini istediği alanlardır. Dünyada doğrusu bir islam coğrafyası olmasın ki sorunsuz olsun. Tüm irili ufaklı islam ülkelerinin iç sorunları mutlaka vardır. Bu sorunlar kendiliğinden oluşan sorunlar değildir maalesef. Rusların ve İngilizlerin çok eskilere dayalı dünya nüfusunu etki alanında tutmak, kendi ideolojileri bakımından istediğini yaptırmak istemeleri arzusundan doğan bin yıllık bu coğrafyalarda at koşturmalarından kaynaklanıyor aslında. Gerek Osmanlı’nın yıkılması gerek bu coğrafyaların dağılışı bu baskı ve hegemonya alanlarından bir türlü bu iki ülkenin çıkmamasından kaynaklanan sorunlar süre geliyor. Aslında bu iki ülke buralardaki Petrole ve Gaz’a dayalı zenginliğin peşindeler aslında. Bu zenginlikleri keşfeden büyük Osmanlı dehası
Abdülhamit’in mirasını yeme derdindeler. Buradaki Petrol ve Gaz rezervlerinin varlığını bilen tek insan Abdülhamit değildi elbet. İngilizlerin Araplarla ilişkileri 250 senelik mesele aslında. İngilizler bu bölgelere hakim olabilmek için Osmanlı’nın yıkılışından 50-60 sene evvel buralarda cirit atıyorlardı. Ama İran bu günkü sınırlarını neredeyse 2650 senedir koruyan tek devlet. Çok savaşlar yapıldı İran ile ancak bir türlü bu bölgede varlık gösteremediler. Büyük ve derin bir tarihî geçmişe sahip olan İran, M.Ö. 625 yılına kadar uzanan Pers ve Med İmparatorluklarının günümüzdeki varisleri olma özelliğini taşımaktadır. Öyleki,bu imparatorluklar günümüzde İranlıların savaşçı özelliğe sahip olduklarına dair inancı oluşturan devletlerdir. Özellikle Perslerin Yunanlılarla ve Büyük İskenderle olan savaşları hâlâ dilden dile anlatılan tarihin bölgesel bazda kritik noktalarını oluşturan savaşlardır.
Karabağ aslında bu kadar geniş tarihin içinde Perslerin ve Rusların arasında gelmiş gitmiş bir bölgedir. Nedeni bilinmez ama bu bölgenin de Petrol rezervleri bakımından tek önemi Petrolün taşınmasına yönelik önemli bir bölge olduğudur.
Çünkü, Hazar Denizi’nin Azerbaycan’a ait bölümünde, kıyıdan 120 kilometre mesafede 60 milyon ton yeni petrol yatağı bulundu. Bu Petrolün taşınması geçtiği yerlere mutlaka bir pasta bırakıyor. Ermenistan’ın çabası bu bölgeyi elinde tutmak. Yoksa Ermenistan yok olup gitmeye mahkumdur. Zaten Ermeni gençlerin yoksulluktan ülkelerini terk edip başka ülkelere kaçması nedeniyle ülke nüfusu 2 milyona kadar gerilemiş durumda. Ermeniler eğer Karabağ’ı elden çıkarırsa gelecek yüzyılda yok
olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Hatta bu tehlikeyi gören Ruslar Kürtlerle Ermenilerin aynı olduğunu kabul ettirip bunu yaygınlaştırmak için yeni adımlar atmaya başladı. Doğrusu Ermeni ve Kürtler alakasız birer toplumdur. Türkiye’de PKK olaylarına bakıldığında Ermeniler ve Kürtler birleşerek bu tezden yola çıkarak iş birliği yaptığı bilinmektedir. Halbuki hiç bir tarihi bağları yoktur. Ama Rusların bu politikası günümüzde yaygınlaşmış durumdadır. Kürtler Ermenilere kendi soydaşıymış gibi sahip çıkmaktadır. Bunun nedeni ise, Rusların, Kürtlerin eline Kaleşnikof silahları verip Türkiye, Irak, İran ve Suriye’de bir Kürdistan devleti kurdurma isteğidir. Rusların bu çabalarını, Irakın işgalinden sonra ele geçiren Amerika’dır. Nerdeyse Rusların 1967’den beri çabaları 20 Mart 2003’te Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetlerinin bir askeri harekâtla Irak’a girmesiyle başlayan ve devam eden savaşla, bu koalisyon ortaklığına bırakmıştır yerini. Kürtlerin Bağımsız Kürdistan hayallerininin temelini atan Rusya olmasına rağmen Amerika resmen hazıra konmuştur. Amerika’nın aslında bu hazıra konmasının nedeni Rusya’nın Afganistan da başarısız olduğu hatta yenildiği bir savaştır. Bu başarısızlığı Bu koalisyon kendi lehine çevirmesini bilmiştir.
Ümidim odur ki, Türkiye işin içine girmesiyle Karabağ, BM’ lerinde Azerbaycan’ın toprağı kabul ettiği bölge Tüklerin eline geçmesidir. Amerika muhtemelen gelecek tarihte İran’ı ele geçirmek için Azerbaycan ile iş birliği yapacağını düşünüyorum. Çünkü İran’da 30-40 Milyon civarında Azeri bulunmaktadır. İranı ele geçirmek için gelecekte bu nüfustan faydalanacağını düşünüyorum.
Sonuç;
Karabağ aslında Amerikan’ın siyaseti çabaları sonucunda Azerbaycanlıların olacak. Ancak sonraki adım İran’ı içindeki Azerileri kullanarak yıkacaktır. Buna Azerbaycan ve Türkiye sayesinde yapacaktır. Ancak biz neslimizin birleşmesini tamamlarken, bölgenin zenginlikleri bir yüzyıl daha Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon devletlerinin olacaktır.
Meselenin tarihsel geleceği budur.
Bu savaşın çıkarcılarını düşünürsek, Ermeni destekçileri Rusya ve İran olacaktır. Kürtlerin ve Ermenilerin bir soy hikayesini daha çok göreceğiz bu savaşta.
Azerbaycan’ı ise Amerika ve koalisyon ülkeleri ile Türkiye destekleyecektir. Türkiye çıkarları İçin değil tamamen soy bağı olduğu İçin destekleyecek. Ancak Batı ve Amerika kendi çıkarları İçin Azerbaycanın yanında olacaktır.
Umarız ki, Türkiye daha akılcı bir tutum sergiler ve bu oyunu bozar diyelim.
Saygılarımla
Naci Özkan