Naci Özkan
Her sabah altında gümbürdeyen koca şehre, yabancı bir dilin alışılmadık ritimlerine, sokaklarda yankılanan ezanlara hayretle uyanırsın bu şehirde. Bu deneyimleri yaşadığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bir müslüman ülkede olmaktan daha ötesidir burada yaşamak. Her köşesinde bir camii görmek inanılmaz.
Çok sevdim seni İstanbul…
Hayal ettiğin ne varsa sahipsin bu şehirde aslında . Vapurla Eminönü’nden Üsküdar’a veya Kadıköy’e geçerken martılara simit verebilirsin, bir bardak çayı yudumlarken kız kulesini seyredebilirsin. Galata’dan Ayasofya’yı, kız kulesini, tüm camileri doyasıya seyredebilirsin.
Bırak saçlarını rüzgarlarına İstanbul’un…
İstanbul yeryüzünün en güzel şehridir…
Hani kibriti yakarsın da, sonuna kadar yandığında eline gelir ya ateş, işte öyle yakmaya başlar istanbul seni yaklaştıkça.
Hüzünler, aşklar burada yaşanır. Sevgiliye yeminler burada edilir. Aşka tövbeler burada bozulur. Çünkü sevmek içindir bu şehir. Her çıkmaz sokağında bile bir aşk hikayesi vardır.
Orhan Veli, Sebahattin Ali, Cahit Sıtkı, Nazım Hikmet, Turgut Uyar, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Okyay Rıfat, Özdemir Asaf ve neredeyse tüm şairler seni yazmış aziz İstanbul.
Kimisi tramvayını, kimisi kız kulesini, kimisi Galata’yı, kimisi baktığı tepelerini, kimisi seviştiğini, kimisi Kandilli iskelesini, kimisi Kapalıçarşı ve Mahmutpaşası’nı, kimisi göz kamaştıran boğazını yazmış. Sana ait ne varsa yazmamak an mümkün?
Fetih şehitleri her köşesinde, her yer sahabe türbeleri, her baktığın tepede bir nişanesi var ecdadın.
Fatih’in, Kanuni’nin, Beyazit’ın…
Bizans’ın sönen ışıkları hala karanlık!Fatih’in ışıltısı gök yüzü gibi hala parlak!
Dolmabahçe 10 Kasım günü gibi hala Ata’sına üzgün!
Ama Boğaz hala gözleri gibi mas-mavi duruyor.
Pera Palace Hotel’de 101 numaralı oda hala o gün gibi canlı. Doğumunun 100. yılında müze-oda haline getirilen mekan hala o günleri arıyor, özel eşyaları, kitapları, kendisine gönderilen armağanlar, dönemin gazeteleri ve dergileri hala onu özlüyor.
Sen buram buram tarihsin, buram buram Kabe gibi kokuyorsun, buram buram Fatih kokuyorsun, buram buram Ata’m kokuyorsun.
Lalelerin gibi göğe secde ediyorsun aziz İstanbul…
Divan şairi Nedim’in dediği gibi; Bu şehr-i Sıtanbul ki bi-misl-ü behadır, Bir sengine yekpare Acem mülkü fedadır.
(Günümüz Türkçesiyle)
Bu İstanbul şehri ki, paha biçilmez ona
Tüm İran mülkü feda olsun tek bir taşına
Öyle tek bir incidir iki deniz arasında
Yeridir dünyanın güneşi ile tartılsa.
Her şafak söktüğünde
ah can,
ah canım,
sevdalım,
bu şehr-i istanbul gibi karışığım,
ne vazgeçebildiğim,
ne yaşadığım…
mümkünü yok ki
unutmamın…
Başım köpük köpük bulut,
içim dışım deniz
Naci Özkan