Amasya İtimat

İSLAMKÖYLÜ DEMİREL…

Rauf Tamer’in bir yazısını okuyorum;
“Umurbey köyündeki BAYAR MÜZE ve KÜTÜPHANESİ’NİN şeref defterinden alınmıştır:
Bu güzel köyde Bayar müze ve kütüphanesini gezdim. Hayran kaldım. Her devlet reisine örnek bir hareket. Milyonlara varan maddi değerli hediyeleri müzeye bağışlamak cidden takdire şayan.
Celal Bayar’ı çok yanlış tanıtmışlar bize.
Sayın Bayar’ı bütün gönlümle takdir ettim. Bir kere daha inandım ki, Atatürk, insan seçmekte yanılmazmış.
Hayranlık, sevgi ve saygı hisleriyle dolu olarak ayrılıyorum.
Emekli Korgeneral
Faruk Güventürk
Süleyman Demirel’in toprağa verildiği gün okuduğum bu küçük anekdot bize farklı çağrışımlar yaptırdı. Acaba 12 Eylül’ü yapan kuvvet komutanları ya da Kenan Evren, Demirel’in İslamköy’de açmış olduğu demokrasi müzesini gezip görselerdi şeref defterine siyasete altı kere gidip yedi kere gelen Süleyman Demirel’i yanlış tanımışız, bu halk insan seçmede yanılmıyormuş diye yazarlar mıydı acaba.
Rahmetli Özal da oğluna şöyle demişti: “Oğlum Ahmet, bu millet kendisine benzemeyen adama kendisini yönettirmez. Bunu böyle bil…”
Evet, 40 yıla yaklaşan bir zaman dilimi içinde kalkınma ve demokrasi mücadelesi veren Süleyman Demirel ülke siyasetinde unutulmuyorsa İslamköy’den çıkıp başbakan, parti başkanı, cumhurbaşkanı olarak bu millete hizmette bulunmuşsa en önemlisi altı kere gidip yedi kere gelmişse bu halkın kendisini kendisi gibi görmesindendir.
“Baba, çoban sülü, barajlar kralı, bir bilen” lakapları milletimizin ona hediye ettiği, yakıştırdığı sevimli unvanlardır.
Fakire, fukaraya, yaşlıya her hizmeti vermek ve hizmetleri onların ayağına, yurdun her köşesine götürmeye kendisini adamış, memleketimize sayısız eserler kazandırmış, “Şehirde ne varsa köyde o olacak” sloganıyla köylüsüne sahip çıkmış ayrıca geleceğin siyasetçilerine kavgasını verdiği demokrasinin anahtarı olacak ünlü sözler bırakmıştır:
• Siyasette her gün yeni şartlar, yeni fırsatlar çıkar. Siyaset sabır işidir. Her şeyi hemen beklemek yanlıştır.
• Şartları her zaman çok iyi değerlendirmek lazımdır. Siyasette zaman çok önemlidir.
• Affetmesini ve barışmasını bilmeyen insan siyaset yapmamalıdır.
• Devlete hiddet ve küskünlük yaraşmaz.
• Siyaset imkân sanatıdır.
• Siyasette istikrar kadar değerli bir şey yoktur.
• Demokrasilerde çare tükenmez.
Engin bilgi ve tecrübesiyle demokrasiye inanmış onun bütün kurum ve şartlarıyla işlemesini savunan ve bunun kavgasını veren Süleyman Demirel’in koalisyon hakkındaki düşüncesi bugünün siyasetçisine tavsiye niteliğindedir.
“ Koalisyon da muhalefet gibi demokraside rejimin bir müessesesidir. Totaliter rejimlerde muhalefet olmadığı gibi, koalisyon da yoktur. Demokrasi, siyasi kültür, uzlaşma ve hoşgörü zemininde serpilip gelişebilir. Bu da birlikte yönetme ve ortak sorumluluk duygusunu topluma hakim kılmakla sağlanabilir.”
Yine eski bakanlarımızdan Rıfat Serdaroğlu’nun Demirel ile olan bir anısı ibret niteliğindedir:
“ Özal rahmetli olunca Demirel Cumhurbaşkanlığına aday olmuştu. Parti kongreye gidecekti. İsmet Sezgin, Köksal Toptan, Tansu Çiller genel başkanlığa aday olmuşlardı. Ortalık toz duman içindeydi. 115 milletvekili toplanarak il başkanlığı yapmış 7 milletvekilinden oluşan bir heyet seçtiler.
Heyet sözcüsü bendim. Demirel’in kongreyle ilgili düşüncelerini öğrenip gruba aktaracaktık. Demirel heyeti kabul etti. Ben; “Beyefendi, kongreyle talimatınız nedir, nasıl hareket etmemizi istersiniz” diye sordum. Demirel uzunca bir süre düşündükten sonra “ Siz bana Anayasa ihlal suçu mu işleteceksiniz” ben aday olmaya karar verdiğim andan itibaren “TARAFSIZIM.” Hiçbir partinin iç işlerine karışmam. Sizlere başarılar dilerim.” Diyerek bizleri uğurladı.
Sadece bu davranışı dahi onun demokrasiyi yaşam tarzı yapmış gerçek “DEVLET ADAMI” olduğunun kanıtıdır.
Türkiye siyasetinin son 50 yılına damgasını vuran 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel hayata veda etti. Onun unutulmayan şu sözleri cumhuriyet rejimine vermiş olduğu önemi anlatır:
“ Ben İslamköy’de doğan, ilkokulların yaz tatillerinde çobanlık yapan bir köy çocuğuydum. Cumhuriyet idaresi sayesinde okudum, büyüdüm, genel müdür, başbakan, cumhurbaşkanı oldum. Bir köylü çocuğunun bu kademeleri aşıp cumhurbaşkanı olması ancak cumhuriyet rejimlerinde görülür. Cumhuriyet Türkiye’sinin ve demokrasinin kadrini, kıymetini bilelim.
Hata ve sevaplarıyla yerilmek ya da övülmek ancak yüce insanlara has bir kaderdir diyelim. Tüm ulusun “BABA”sıydı. Mekânı cennet olsun…

Yorum Ekle

CEVAPLA

Yorumunuzu giriniz.
Lütfen isminizi giriniz.