Türkiye İş Kurumu’nca (İŞ-KUR) ilçemizde Kasım ayı sonunda çeşitli kurumlarda 6-9 ay arası çalışacak işçilerin işe başlamasında uygulanan kriterler ilçemizde rahatsızlık uyandırdı. Gelir seviyesi yüksek ailelerden ve aynı aileden iki kişinin işe alınırken, kayıt yaptırmasına rağmen bir çok gariban yine ayazda kaldı.
10-15 derslikli okullara yardımcı hizmetli kadrosu tam olmasına rağmen onar-onbeşer işçi görevlendirilmesi milletin kafasını karıştırırken, bazı kurumlarda İŞ-KUR personeline oda ve sandalye bulmak bile sorun haline geldi.
Özellikle kapanan kasabalara yapılan abartılı işe alımlar üzerine belde sakinleri; ”Belediye personeli devlete yük getiriyor diye kapatıldı. O halde bu kadar işçi istihdam ediliyorsa bizim belediyeler ne diye kapatıldı?” diye soruyor.
Ülkelerin kalkınması üretim ile olur. Bir işvereni en çok zorlayan etken; işçiye ödenen ücret+SSK primi ve vergi dairelerine yatırılan stopajdır. Adı, kaymakamlık sosyal yardımlaşma fonu veya köylere hizmet götürme birliği yahut belediye olur. Resmi bir kurum önderliğinde bu insanlar turşu, salça veya yöreye uygun bir fabrikada çalıştırılarak ülke ekonomisine daha büyük katkılar sağlanamaz mı?
21 Ocak 1946 günü İş ve İşçi Bulma Kurumu (İ.İ.B.K.) adı altında hizmet vermeye başlayan ve 5 Temmuz 2003 günü Türkiye İş Kurumu (İŞ-KUR) adını alan kurumun adına ve şanına üretime dönük bir istihdam uygulaması daha yakışık alır.