İlçemize bağlı iki ayrı köylerde meydana gelmiş ilçemiz için hiç unutulmaz apayrı adamlardı.
Birincisi Kireççi Bekir Emmi, diğeri Boraboylu Abbas Özkan. Esastan da apayrı insanlardı.
Fikirlerinden, ideolojisinden hiç mi hiç ödün vermediler. Malum görüşleri farklı idi amma adam gibi adamlardı. Bukalemun gibi hiç mi hiç renk değiştirmediler. Her ikiside öyle yaşadılar, öyle de rahmetli oldular. Allah nur içinde yatırsın.
1978’li yılların başıydı. Ortaokula yeni başlamış ve bir piyes programı vardı. O gün hocalarımızdan birisi Sakarya şiirini okumuştu. Çok duyguluydu. Bizde öyle gençliğinde verdiği dinamizmle coştukça coştuk, hoca coştu, biz coştuk. Hatta tempo tuttuk, Mücahit Celep diye. Eh o günlerde biz onu Mücahit Celep diye bilirdik. Hep öyle kalacağını düşünürdük. Siyasete başladığımızda hep onu kendimize idol olaraktan görürdük. Günler geldi geçti. Bir siyasi partinin ilçe başkanlığına aday oldum, oluş sebebim belliydi. Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın mücadele ettiği güçlerle mücadele etmekti. Malum çevrelerce ilçe başkanları atanmıştı. Atanışı da şaibeliydi. Kongre önünde aman Allah’ım yazılıp çizilenler hepsi de atanan adamın yaverleriydi. Kimisi kod adı kullanarak, yerel gazetede köşe yazıları yazıyor, kimileri nutuk atıyordu. Ama bir şeyi göremiyorlardı. Onları da birileri kullanıyor, sanki 15 Temmuzcularla işbirliği, günün hazırlıkları siyasi arenada da yapılıyordu. Şaşırmadık, adaylıktan el çektirildik, kongreye sokturulmadık, onları yoldaşlarıyla baş başa bıraktık.
Gün geldi 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleştirilmek istendi. O gün hep beraber meydanlara indik, demokrasi nöbeti tuttuk, günlerce. Ta ki Cumhurbaşkanımız nöbete son deyinceye kadar.
Nöbetlerde şiirler, marşlar, dualar, Kura’an-ı Kerim’ler okundu. Dinledik, amin dedik. Bir şey dikkatimi çekti. O şiir okuyan Ö. Celep sanki şiirin duygularından uzak, karamsarlığa bürünmüş, belli ki 15 Temmuzculara yazı yazmaktan uzak şiirini okudu ama Sakarya şiiri okuyana küsmüş, dinleyenler hüzünlü, ah onu bir idrak edebilse.
Bir de kod adı kullanan bir yazar var ki o da hiç mi hiç 15 Temmuz’u yazmıyor, ağzına almıyor, ya da geçmişteki hatalarından utanıyor. Biz bunları siyasete alıştırdık, il, ilçe teşkilatlarına soktuk, il, ilçe başkanı yaptık. Kadın, gençlik kollarına kadar sokabildik. Sayın yazarlar utanmayın, korkmayın, bukalemun gibi renkten renge girmeyin, bildiklerinizi söyleyin, yazmaya devam edin, utanmayın.
Siz 15 Temmuz’a gelen yolların nasıl açıldığını yazmazsanız bu ilçe halkı sizi de 15 Temmuzcular diye yad edecek, bizden söylemesi. Utanacaksınız, sokaklara çıkamayacaksınız, Türk milleti sizi affetmeyecek. Ya yazın ya da? Sizi yazmaya devam edeceğim.
Saygılarımla
.
Recep YURTERİ