Amasya İtimat

İĞNE İPLİK, SÖKÜK DİKMEK, MUCİZE BİR BULUŞ…

0
445

Ahmet Şimşek

Eski çağlarda tekerleği bulmak, icat etmek ne kadar büyük bir buluş ise, iğne ipliği bulmak, hatta el ile çevrilen dikiş makinesini bulmak, o kadar kıymetli idi, Eskiden öyle elbiseler şimdiki gibi, konfeksiyonlarda fason şekilde dikilmezdi. Zordu yaşamak, belli emek ister, sabır ister, zaman isterdi yaşamdaki ihtiyaçlarımızı karşılamak, kendi becerilerimiz, sabırlarımız ile başarırdı bu zor zanaatı büyüklerimiz.

 

Rahmetli büyük anamın (ebemin) pek öyle terzilik gibi bir sanatı yoktu ama, zorunluluktan ev ahalisinin ihtiyacı olan beyaz Amerikan bezi diye tabir edilen kumaştan, pazen, divitin, bahar dalı gibi rengarenk basmalardan kendi aklının erdiği veya komşularının yardımı ile biçilir, eline alır iğne ipliği dikerdi. Sevinerek giyilen fistanlar, tumanlar, pijamalar, uzun beyaz renkli don göynek diye dedelerimizin vazgeçilmezi iç kıyafetler, İngiliz pantolonlar elde iğne iplik alıp dikilirdi. Yırtık sökük olur, çorabın burnu delinir, Hemen al eline iğneyi uygun bir yamalık bul kes, yeni gibi kapanırdı kıyafetlerdi delikler.

 

Zaman zemin değişti, biraz makineleşmeye çalışıldı. El ile çevrilerek kullanılan, ilkel dikiş makineleri, biraz daha geliştirip ayakla bir ileri bir geri çevrilerek kullanılan makineler kullanılıyordu. Zaman Elektrikli makineler, overloklar, zigzaglı dikiş, nakış yapan, daha da ileri gidip, fason kalıpla kesim yapan, küçük atölyelerde fabrikasyon, dikiş makineleri yerini aldı. Takım elbise diken, gömlek diken terzilere rağbet kalmadı. Hazır giyim elbiseler, kazaklar, kıyafetler daha ucuza geliyordu. Küçüklüğümde Zetina dikiş makinası devamlı Televizyon reklamlarında yerini alıyordu.
Rahmetli babam derdi ki; “Çukuryerde (Sepetli Köyüne giderken yolun altındaki yer) tarlada çocuktum oyun oynuyordum, ayağımda ayakkabıdan vaz geçtim çarık yok, ayağıma tiken gibi pıtırak denilen tikenler batardı. Bunu gören babam (Hacıahmet) akşam oturdu, eline aldı malzemelerini kömüş derisinden bir çarık dikti. Hadi bakalım giy de ayağına pıtırak batmasın dedi. Tabi ben gerine gerine çarıkları giydim, sevincimden hopluyom. Ertesi gün aynı tarlaya gittik, babam tarlada iş görür, bende oynuyordum, ayağımda çarık var ya tikenler batmasın diye korkan ben; pıtırakların üzerinde hoplayarak tepesine tepesine basıyom, batsana, batsana ayağıma diyerek.” derdi.

Sözleri hala kulağımda.
Yokluk ve naçarlık çok kötü bir durum. Dünyada sıkıntı çekmek sabır noktasından bakıldığında belki zoru başarmak ne kadar insana mutluluk veriyor. Kuzgunun saldırması, Serçe kuşunun kabiliyetini ortaya çıkarır demiş, zamanın müceddidi. Yoklularda ve kıtlıkta imtihan olan bu millet, farklılığını ve kabiliyetini ortaya çıkarmıştır.
Kültürel Haber – Yazı 2025 amasyamedya@

Yorum Ekle