Bu işin Türkçesini anlatacağım size;
İflas eden birçok işletme Tüzel kişiliğe sahip şirketlerin hesaplarını babasının tarlası gibi kullanıp, bu hesaplardan şahsi çekilen paralar ile yatlar – katlar vs. alıp şahsi menfaat (zenginlik) sağlayıp boşalttıktan hatta başka şirketler kurup paraları yeni kurduğu şirkete aktardıktan sonra haliyle bir çoğu bilinçli şekilde borçlardan kaçmak için iflas veya Konkordato ilan edip Asliye Ticaret mahkemelerine başvuruyorlar.
Akabinde ise ne bir hapis ne bir yaptırım görüyorlar. Bu yapılar Tüzel kişilik olduğu için şahsi mallarını kimse nereden aldın elde ettin diye soramıyor.
Asıl sorunda burada başlıyor..
İflas edenin parası yada malı falan kaldıysa alacaklılara sırasıyla kanuna göre ödeme şu sıraya göre ödemeler yapılıyor;
Yasalar; İcra ve İflas Kanunu’nun 206. maddesine göre iflas meselesini belirlemiştir…
Alacaklar, öncelikli alacaklar ve adi alacaklar olarak sınıflandırılır ve belirli bir sıra dahilinde ödenir. Sıralama şu şekildedir:
Birinci Sıra (Rehinli Alacaklar):
Rehinle temin edilmiş alacaklar, borçlunun malvarlığı üzerinde bir rehin hakkına sahip olan alacaklılara aittir. Bu alacaklar, diğer alacaklara göre önceliklidir.
Rehinli alacaklılar, öncelikle rehnin konusu olan malın satışından elde edilen paradan tahsil edilir.
İkinci Sıra (İşçi Alacakları Ve Nafaka):
Borçlunun çalıştırdığı işçilere olan maaş, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı gibi işçi alacakları ikinci sırada yer alır.
Nafaka borçları da işçi alacakları ile birlikte ikinci sırada ödenir.
Üçüncü Sıra (Devlet Alacakları):
Vergi borçları ve prim borçları gibi kamu alacakları üçüncü sırada gelir. Bu alacaklar, kamu kurumlarına olan borçları içerir.
Dördüncü Sıra (Adi Alacaklar):
Diğer alacaklar (örneğin ticari borçlar veya banka kredileri gibi) adi alacak olarak sınıflandırılır. Bu alacaklar, ilk üç sıradaki alacaklar ödendikten sonra kalan paradan karşılanır.
Diyor kanunlar…
Diyor demesine ama bu sıralama gerçekten asıl üreticiyi, bu şirkete mal ve hizmet sağlayanın canını tümden yakıp yıkıyor üreticiyi ve bu şirkete mal satan herkesi perişan ediyor.
Mesela adam karısını boşamış nafaka borcu falan var ikinci sırada bu ödeniyor. İşçi alacakları, devletin vergi alacakları derken Bu şirkete mal satan o şirketi şirket yapan firmalar yani tedarikçilerin alacaklarına bir türlü sıra gelmiyor. Bu sıralama yüzünden zincirleme onlarca hatta yüzlerce tadarikçi bunlar yüzünden buharlaşıp gidiyor. Tedarik zincirindeki diğer malzeme sağlayıcılarda aynı şekilde zincirleme kendi tedarik zincirindeki şirketlere zarar vererek kar topu gibi yuvarlanarak hepsi birbirine zarar veriyor.
Halbuki İlk sırada bu şirkete mal ve hizmet sağlayan tedarik edenlerin ödemeleri yapılsa bir kısmı en azından kendini kurtarıp ticari faaliyetine devam edebilirler.
Rehinli alacaklar, vergi daireleri, nafaka ve işçi borçları, bankalar derken sıra üreticiye hiç bir zaman gelmiyor. Bu nedenle onlarca firma batıyor. Batmayanda yıllarca sürünüp kendini kurtarmaya çalışıyor.
Mesela bu şirkete mal satan firma önce faturasını kesiyor ve günü geldiğinde Kdv’sini, Kurumlar vergisini ve diğer vergileri zaten peşinen ödüyor. Tedarik zincirinde bulunan firmaların zarar görmesi sebebiyle tümünden piyasaya ve üretime engel oluyor.
Zarar gören küçük ve orta ölçekli şirketler kısa vadede dağılıp gidiyor.
En büyük sorun ödeme sırasında:
Halbuki kanuna esas olan ödeme sırasında ilk alacaklı tedarik zincirindeki firmalar olsa hepsi vergisini verip üretim yapmaya devam edecekler.
Durum böyle olmayınca bankalar, vergi daireleri, nafaka alacaklısı derken üreten batıp gidiyor. Toparlanması imkansız hale geliyor. Bir çoğu küçük esnaf ve üretici olan herkes piyasadan el ayak çekip bir daha kendini doğrultamıyor.
Bu yasanın üretici ve tedarik zinciri firmalar lehine bir an önce değiştirilip, iflas kanununda ilk alacaklılar sırasına yerleştirilmesi gerekir.
Önemli bir konuyu dile getirmeye çalıştım umarım bu yazım bu kanunda bir değişiklik yapılmasına olanak verir.
Saygılarımla