Yeryüzünün sakini insanın, rahatı kaçtı, kafası karıştı.
Oyuncakları elinden alınmış bir çocuğa döndü.
İçinde ki “benlik balonu” bir “hal(e)” hamlesiyle söndü.
İnsanlık küskün ve üzgün bir çocuk haline büründü.
Kendini ve Rabbini bilme, ”kendi” olma ihtarını aldı.
***
İnsanların ülfet perdesi yırtıldı .Alışkanlıklarına kör olanlara,
Hikmetler gösterildi.” Malik-il-Mülk” kendini hatırlattı.
“Sen bedenine dahi sahip çıkamayacak haldesin,
Sen bir emanetçisin, ne de çabuk unuttun” dedirtti.
İnsanlara, hastaların doktorlara yalvarışlı bakışlarıyla,
Doktorların da aczini ifade eden davranışlarıyla,
Nasıl karşı karşıya geldiklerini düşündürerek gösterdi.
İnsanlara, nefes almanın, iradesiyle ihtiyaçlarına kavuşmanın,
Semanın ve arzın güzelliklerinden yararlanmanın,
Ne büyük bir “özgürlük nimeti” olduğunu tefekkür ettirdi.
Evinde kalan insanlara; evi, eşi, iş arkadaşı ve çocuklarının
Değerleri olduğunu hatırlattı. Onlara kaderlerini konuşturdu.
***
Mazlumun, masumun, mağdurun, öksüzün ve yetimin,
Darda, zorda, yolda kalmışın, hastanın ve ana-babanın,
Ah-u fizarı veya duasının “arş-ı ala” ya ulaştığını açık gösterdi.
İnsanlara “kul” olduğunu, Allah’ın mülkünde kulluğa aykırı
İşler yapmamalarının gerektiğinin, ikazını yaptı.
***
Savaşları durdurdu, silahları susturdu, zalimleri korkuttu,
“Siyasi, sosyal, çıkar kavgalarının” nefes hızını kesti.
Güçlülerin güçsüzlere karşı hak iğfali yapmamalarını ikaz etti.
İnsanlığı karantinaya soktu, tecrit etti, tedbire yöneltti.
“Eve” dönüşü, “evde” kalışı” ivedileştirerek hayatileştirdi.
“Ye’se kapılma ve ümitvar olma arasında gel-git’ler yaşattı.
***
Varlıklı iken “şişinmemeyi”, imkanlar elinde iken “şımarmamayı”,
Acayip araç tutkusundan, estetik sevdasından, yaşlanmama hevesinden, Büyüklenmekten ve böbürlenmekten vazgeçmeyi ikaz etti.
“Savaş sistemleri” nin,”nükleer güçler’in, kapital ve borsa oyunlarının,
Hiçbir işe yaramadığını açık ve net bir şekilde fark ettirdi.
Zengine “şımarma” diye, “fakire isyan etme” diye, yönetene “adil ol” diye,
Herkese “birbirine sahip çık” diye,” itici, ayrıştırıcı, kavgacı olma” diye,
“Kaynaştırıcı, barışçı, ahlaklı bir İNSAN ol” diye derinden uyarı çekti.
***
“Musibet-i ammenin” herkesin hatası yüzünden zuhur ettiğini,
“Denaet” ten te anlaüreyen dünyaya güvenmemek gerektiğini,
Kainatın “tecelli-i hikmetlerini” okumak ,anlamak ve anlatmak,
Gafil ve cahil kalmamak gerektiğinin dersini verdi.
Farklı düşmanları, sapkınları ve azgınları durdurdu.
Dünyanın ve dünyalının gündemini değiştirdi.
Rububiyeti ve ubudiyeti derince tefekkür ettirdi.
İnsanlık alemini çok çeşitli kişilik testlerinden geçirdi.
Tedbirli olmaya, tevekkül etmeye ve duaya yöneltti.
***
Dünya insanlığı “bilgi, birikim, tecrübe bende,
Yüksek medeni düzey bende” diyerek
Kendini “bir şey” sanıyordu, şu hale bak ki,
Askeri olmayan yeryüzü savaşçısı bir “hal(e)”
Karşısında yenik düştü.
Ahmet KEMALOĞLU