HASAN APAYDIN-İLAHİYATÇI
Din, Allah tarafından hayatı kolaylaştırmak ve insana rehberlik etmek için gönderilmiştir. Dinin önce inanç boyutu, daha sonra ise ibadet ve ahlak boyutu gelir. İbadetlerin amacı Allah’a teşekkür, kullukla beraber insanın daha ahlaklı olması için yardımcılık vazifesi vardır. Yani, ibadetlerin Allah’a yönelik tarafı kulluk iken insana yönelik tarafı da sosyal hayattaki ahlaki olgunluğa ulaşmasını sağlamaktır. Bu gerçeği çeşitli ayetlerde bizzat Kur’an-ı Kerim haber vermektedir. Mesela Ankebut suresinin 45. Ayetinde Allah ‘’Namaz insanları kötülükten alıkoyar.’’ Buyrulmaktadır.
Buradan açıkça anlaşıldığı üzere gerçek namaz, kılan kimseyi adam ediyor ve kötülük yapmasına izin vermiyor. Hemen etrafınıza bakarak kötü örnekleri sayabilirsiniz. Falan hacı, falan hoca hem beş vakit namaz kılıyor hem de kul hakkını yemekten hiç çekinmiyor. Ve ya falan adam hem namaz kılıyor hem de her türlü haltı karıştırıyor diyebilirsiniz. Hem haklısınız, hem de haklı değilsiniz. Siz ondan namaz kıldığı için daha ahlaklı olması gerektiğini bekliyorsunuz. Ama onun gerçekten Allah’ın istediği şekilde namaz kılıp kılmadığını bilmiyorsunuz. Gerçek namazın bir şekli bir de ruhu vardır. Siz sadece şekil tarafını görüyorsunuz. Demek ki o adam namazı içselleştirememiş, sadece onu alışılmış bir ritüel olarak yapıyor. Bu sebeple o namaz o adama iyi ahlakı aşılamıyor ve kötülüklerden alıkoymuyor.
Maalesef toplumumuzda böyle kötü örnekler çokça görülmektedir. Cahil insanlar bu olumsuzluğun sebebi olarak dini görürken insaflı ve aklı başında olan insanlar ise bu olumsuzlukların sebebi olarak onu yapan şahısları görmektedirler ve doğrusu da budur. Aynı şeyler diğer ibadetler için de geçerlidir. Mesela ramazanda biz oruç tutarken orucun da bizi tutması gerekir. Gerçek oruç bizim elimizi tutmalı ki kötülük yapamayalım, dilimizi tutmalı ki kötü sözler söyleyemeyelim, ayağımızı tutmalı ki kötü yerlere gidemeyelim, aklımızı tutmalı ki kötü şeyler düşünemeyelim. Ama gelin görün ki pek çoğumuz hem oruç tutuyor hem dedikodu yapıyoruz, hem oruç tutuyor hem kul hakkı yiyoruz, hem oruç tutuyor hem de her türlü yanlışı yapabiliyoruz. Orucun bir suçu olmayacağına göre bizlerde bir problem var demektir. Bu örneklemeleri diğer ibadetler için de kullanabiliriz. Allah ibadetleri bizim ahlakımıza yardımcı olsun, bizi daha kaliteli daha ahlaklı birer insan yapsın diye emretmişken bizler bu gerçeği anlayamayıp işin şekil tarafına takılıp kalmışız. Namazın sadece fiziksel hareket tarafına ağırlık vermişiz. Orucu sabahtan akşama bir aç kalma olarak algılamışız. Bunlar ibadetlerin dış görünüşü olarak tamam da acaba bunların arkasındaki hikmet ve sebepleri neden anlamaya çalışmıyoruz. Bizler bu ibadetlerdeki şekil olan kabuğu kırıp içine giremezsek ne kadar namaz kılarsak kılalım, ne kadar oruç tutarsak tutalım onların hayrını dünyada da ahirette de göremeyiz. Gerçek namaz bizi adam gibi adam etmeli, gerçek orucu biz tutarken oda bizim elimizi, ayağımızı, gözümüzü ve kulağımızı tutmalıdır.
Ne dersiniz?