Sevgili gönül dostları.
Şu fani dünyada yaşamış her canlı bir ömür süzgecinden geçer. Bu yaşam süresi içinde her canlı, yarına canlı ve sağ çıkması için yarının rızkını bu günden temin etmesi gerekiyor. Bu rızk temininde verilen emekler, verilen mücadelelere çalışma süresi diyoruz. Bu çalışma süresinde insanoğlu yıllarca daha çok, daha fazla kazanmak için çeşitli yolları deneyip durur. Bu yollar bazen hukuk kuralları içinde, bazen de hukuk dışı olabiliyor. Birey daha fazla kazanç uğuruna bazen olmaması gereken, yani insan sağlığı bile konu olsa, kural dışına tenezzül edebiliyor. İşte bunlar bizlerin yaşaması gereken gıdaları üretirken, insan yaşamına zarar veren ilaçları, yani hormanal yüksek dozdaki ilaçları kullanabiliyoruz. Normalde canlıya güç ve derman veren, canlının hücrelerini güçlendiren, direncini artıran ilaç ve kimyevi maddeleri kastetmiyoruz. Ama insan sağlığını tehdit eden, gıda üretimlerinde kullanılan hormonal ilaçlar konumuz.
Mesela bu hormonlar yıllarca o kadar yaygın olarak kullanılıyordu ki; ismi biraz hafifletilerek vitamin denildi. Baştan dediğimiz gibi tabi biz vitaminlerin hepsine karşı değiliz. Fakat tezgah altından satılan hormonlara karşıyız. Misal verelim; hayvancılıkta, yani et üretiminde yıllardır Avrupa’nın, hem de yıllar önce kansorojen madde taşıdığı için satışı yasaklanan bu ilaçlar hayvanlarda sunni şişme yaratır. Olmayan besi, verilmeyen yeme rağmen kilo alındı. Hep deriz, ne kadar hastalık çeşidi çoğaldı. Sebebi gereksiz, fazla aşırı dozda hormonal ilaçlar kullanmak sonucudur. Bu hormonların kullanım alanları o kadar geniş ki, yazmakla bitiremeyiz.
Biz makalemizde yalnızca hayvansal üretim ve tarımsal üretimi yazabiliyoruz. Sevgili dostlar, tarımsal çalışmalarda verim uğruna sıkça kullanılıyor demiştik. Misal; yıllardır tarımda tütün üretiminde yaprak biti mücadelesinde Tamaror diye bir ilacı kullanıp durduk. Bu ilacı tedbir almadan kullanan kişi bile zehirlenme yaşayabiliyor. Tütün mahsülü, tülü dediğimiz kadife yüzeye sahip bir bitki türü. O zehirli hormonlar bu yüzeyde yaprak bitlerini imha ediyor, ama yapışkan yüzeyde yıllarca tesirini kaybetmeden yaşayabiliyor. Sayın tiryaki arkadaşım. 2003’de çıkan çevre kanunu ile Tarım Bakanlığının aldığı yasa değişikliği ile bu ilaçların satışı yasaklandı. Yıllarca kullanılarak üretilen bu tütün mamülleri tereklerde sizleri bekliyor. O ilaçlar tarlaya vurulurken kolayı olsa da sizleri tarlanın kenarından geçirebilsek, bırakın o zehir kokusunu çekince sigara içmeyi, elinize dahi almazsınız.
Sevgili çiftçi arkadaşlar, şu bahar aylarında meyve ve bahçelerin zararlarla mücadele zamanları iki kuruş uğruna yasayla da yasaklanmış olan yüksek dozdaki hormonal ilaçları kullanmaktan uzak kalalım. Şunu da unutmayalım; uzun vadede insan sağlığına zarar veren bu ilaçlar sinsi bir virüs gibi hayatımıza yavaş yavaş son vermektedir. Toplum olarak ilaçları gizlice satanlarla mücadele şart olmuştur. O kadar ilaç çeşidi vardır ki, takibi de ayrı bir mücadele ister. Biz insanlar kendi hayatını devam ettirebilmek için yaptığımız rızk mücadelesinde lütfen başka canlıların yaşama hakkı olduğunu unutmayalım. Şunu da unutmayalım ki, çok kazanmakla mutlu olunamıyor. Mutlu yaşamanın, mutlu olmayı bilmenin ayrı bir sanat olduğunu unutmayalım.
Bizim temennimiz hormonsuz gıdalar, hormonsuz bir tabiat ve hormonsuz mutlu bir yaşam olmalı temennisi ile sağlıklı bir yaşam diliyoruz.
Sevgili tiryaki arkadaşım, sigara üreticilerinin şu son sloganını sunalım: Sigara para ile, kanser bedava. İyi çekmeler.