Bundan 16 yıl önce 25 ve 26 şubat tarihleri 1992 tarihlerinde Ermeniler tarafından Azerbaycan’ın Hocalı kentinde yaşanan katliam başta Azerbaycan olmak üzere Türklerin yaşadığı tüm yerleşim birimlerinde saygı ile anıldı.
20.yüzyılın en büyük katliamının gerçekleş-tirildiği Hocalı kenti, 1992 öncesinde, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesinde bulunan ve yaklaşık 7.000 Azeri’nin yaşadığı bir bölge idi Kara bağdaki mevcut tek havaalanını burada olması ve demiryolunun buradan geçmesi nedeniyle kent stratejik öneme sahipti. Fergani’den göce zorlanan Acara Türkleri ile Ermenistan’dan şiddet kullanılarak çıkartılan Azerbaycan Türkleri zaman içerisinde hocalıya yerleşmişlerdi. Hocalı, 28 ocak 1992 tarihinde, döne-min Azerbaycan Devlet Başkanı A. Muttalibov’un fermanıyla da Rayon yani Özel İdari Bölge statüsüne kavuşturulmuştu.
Ne var ki, 25 şubat 1992 tarihinde ağır silahlarla donatılmış Ermenistan kuvvetleri tarafından, Han kentinde yerleşen 366. Rus Motorize Alayının desteği ile hocalıya gece baskını düzenlendi ve maalesef 1600 Azerbaycan Türk’ü hunharca katledildi. Yaşlı, genç, kadın, erkek, çocuk, sakat demeden yüzlerce insan katledilirken, tarihte eşi görülmemiş işkencelere maruz bırakıldı. İnsanlığa karşı en gaddar en acımasız toplu terör olaylarından biri olan Hocalı soykırımı ile Azerbaycan kenti Hocalı, tarihin kara ve tozlu sayfalarını almak üzere yeryüzünden silindi.
Hocalı’daki vahşet ve soykırım Ermenilerin Büyük Ermenistan ideali çerçevesinde,1987 yılından itibaren Ermeni Diasporası ile birlikte yeni hedef olarak seçilen dağlık Karabağ bölgesinin Azerbaycan Türklerinden temizlenmesi amacına yönelik gerçekleştirilmişti. Ermenilerin Toprak genişletmek arzusuna tarihi Türk düşmanlığı ve nefreti de eklenerek işlenen bu katliamla çağın en büyük zulmü ve soykırımı Hocalıda yaşanmış oldu. Hocalı vahşeti yalnızca Azerbaycan halkına değil tüm halklara karşı işlenmiş ve tarifi imkânsız bir insanlık suçuydu.
Hocalı katliamı, bir rastlantı eseri olmayıp, tersine son 200 yıldan bu yana Ermeniler tarafından Azerbaycan halkına karşı yürütülen planlı ve kararlı soykırım ve etnik temizlik siyasetinin sonucuydu. Bu vazgeçilmez sinsi siyaset, Ermeni Diasporasının ve lobisinin her türden desteği ve kışkırtmaları ile yıllarca sürdürülmüştü. Ermeniler, amaçlarına ulaşmak için, terör, katliam, etnik temizlik gibi insanlık suçlarından çoğu zaman çekinmemişlerdir. Etnik temizlik ve soykırım politikalarına kendi topraklarında maruz kalan milyonlarca Azeri’nin katledildiğine, aralarında hamile kadınların da bulunduğu çok sayıda insana yapılan işkencelere ve bu insanların ata baba yurtlarından zorla çıkardıklarına dair eldeki belgeler, çok net ve açık bir şekilde tarihe tanıklık etmektedir. Ne yazıktır ki tarihin ve insanlığın bu en kanlı trajedisi Hocalı’da yaşanırken ve üstelik masum insanların hunharca katledildiği cinayetin kanıtı niteliği taşıyan videolar kayıtları ve belgeleri de eldeyken, dünya kamuoyuna yeterince bilgilendirilmeyerek yıllarca sonuç alına-mamıştır. Nihayetinde, Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslar arası örgütlerce soykırım olarak tanınması için gerekli adımların atılamadığı anlaşılmıştır. Hocalı katliamı adı ne olursa olsun nasıl anılıyorsa anılsın, kime yönelik, hangi şartta ve ne şekilde olursa olsun sonuçta vahim olayların yaşandığı bir vahşet var ortada. Hal böyle iken insanlık dışı bu katliamın sadece ve sadece Azeriler ve Türkler tarafından anılıyor olması gerçekten çok üzücüdür. Diğer taraftan bu katliamın aradan 13 yıl geçmesine rağmen hâlâ dünya kamuoyuna anlatı-lamamış olması gerçekten üzücü ve düşündürücüdür.