Her hikayenin bir sonu vardır değil mi?
Geldiğimi zannediyorum artık ben de kendi hikayemin sonuna şimdi.
Bazen gerçeklerden ne kadar korksan da onlardan ne kadar kaçmak istesen de zamanı belli belirsiz bir an yüzüne tokat gibi çarpıyor bildiğin bütün gerçekler..
Umursamamak olan biteni
memleketi, dostları, öleni, düşeni hiç hiç umursamamak!
Bakınca herkes masum
böyle herkes iyi niyetli
herkes suçsuz ..
ama bakınca hepimiz haklı…
Ne var ki herkes gerçeğin farkında,
Bana gelince… ya ben?
böyle orta yerinden çatlayacak damarlarımı hissediyorum
boynum, ellerim, ayaklarım
iki kat büyüyor böyle,
uzuyor dal veriyor gökyüzüne,
düşüyorum sanki,
böyle bulutların koynuna uzanıyorum bulutları seyrediyorum.
kurumuş o güzelim kör topraklara yağıyor çocukluğum
yağmur niyetine..
büyüsün, yeşersin anlaşılsınlar diye
yani ne ben masumum
ne sen, ne siz, ne de hepimiz..
suç kimin? suç hepimizin
bakıyoruz işte.. ama görmüyoruz…
..
..
Çünkü o hikayedir ki birlikte yürümeyi öğrendiğimiz zaman bizi insan edecek olan. O hikayedir ki kalbimizin var olduğunu bize ispat edecek olan ve o hikayedir ki bir kendimizin olduğunu kulağımıza fısıldayacak olan.
Her şarkı bir gün biter, nasıl her şiirin sonu varsa, yazılmış her hikayenin de sonu gelir. Ama insanın o tamamlanmamış hikayesi hiç bitmez. Bir ömür hatta ömürden sonra da yanında usul usul yürür. Kimi zaman tebessüm ettirir kimi zaman ağlatır.
Ah, işte tılsım da tam orada!
Naci Özkan