Değerli okurlar:
Hepimiz insanız sonuçta elbetteki doğrularımız olduğu kadar yanlışlarımızda vardır..Fakat kendisini mükemmel sanan insanlar da yok değildir. Peki efendim, Bazılarımız karşımızdaki hata yapan insanları hangi gözle görüyor, hangi gözle değerlendiriyoruz acaba? Hataları yüzüne vurarak mı ? Yoksa Hatalarını düzeltmesi için ona yol göstererekmi? İnsanların hatalarını yüzlerine vurmak, toplum içinde konuşarak onları rencide etmek ne kadar doğru bir şeydir bunu siz değerli okurlarıma bırakıyorum.
Bunu yapan insanlar, birisini çekiştirirken hep kalabalık bir ortamda yaparlar… Ben bunu yapan insanlara ego tatmincisi diyorum. Başkalarının üzerinden prim yapmak isteyen başarız, ama yaptıkları işte kendini başarılı gören ve başarılı sayan kişiler olarak görüyorum. Bu tip kişiler karşıdakinin hatasını kullanarak, onun hatasını toplum içinde yüzüne vurarak kendini yücelttiğini sanır ve çevresindeki arkadaşları da bu duruma çatır çatır gülerek ona katılırlar, çünkü onlarda onun arkadaşı olduğu için onun gibi düşünür ve onun anlattıklarına gülerler.
Hiç anlam veremediğim bir durum ise emin olun ki, o arkadaşının ayıbına gülen, kişiler, o arkadaşların yaptığı hatalarının bir çoğunun çok çok fazlasını defalarca yapmaktadırlar.Ama onlar bu durumu farkedemezler, ancak karşılarındaki insanlar bu durumu görür.Acaba onlar ağlanacak hallerine mi gülüyolarlar ?…yoksa gülünecek hallaerinemi, gülüyorlar…
Hani arsız derler ya bazı insanlara, işte onlardandır bu insanlar, kendi hatalarını asla kabul etmezler ve her şeyi kendilerinin doğru bildiğini sanırlar. Kimsenin düşüncesi ve onurunun kırılması onların umurunda bile olmaz.
Hatta bazen yaptıkları şeyin yanlış olduğunu bile bile doğru yaptıklarını sanırlar, onu bunu çekiştirir dururlar, rencide etmek onların hoşuna gider, yazarlar çizerler vesaire vesaire, işin enterasan tarafı ise bu yaptıklarının doğru olduğunu sanırlar ve kendilerini savunurlar..
Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:
Başkalarının kusur, eksiklik, utanılacak şey, suç, cürüm, şeref ve haysiyete aykırı davranış, nezaket ve terbiye dışı, fena, kötü, utanç verici şey cinsinden yaptığı işlerin duyulmasını, görülmesini önlemek, yayılmasına mani olmak. Toplumu ve insanları kötülüklerden korumak için işlenen ayıpları örtmek ahlâkî faziletlerin başında gelir. Böylece İslâm’ın övdüğü, müslümanlarda bulunmasını istediği faziletlerden birisi de başkalarının ayıp ve kusurlarını örtmek ve gizlemektir. Buna karşılık; bir müslümanı küçük düşürmek, şahsiyetini lekelemek ve onu rezil etmek için ayıplarını araştırmak ve başkalarına anlatıp açıklamak ise büyük bir ahlâksızlık olup, İslâm tarafından yasaklanmıştır.
“Müslümanların ayıplarını (ve gizli şeylerini) araştırmayın…” (el-Hucurât, 49/12). Resulullah da bir hadiste: Birbirinizin özel ve mahrem hayatını araştırmayın” (Müslim, Birr ve Sıla, 30) diye buyurmaktadır.
Resulullah (s.a.s.) başka bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
“Her kim bir müslüman kardeşinin ayıp ve kusurlarını, kimsenin görmediği ve görmesini istemediği şeylerini örterse, Allah’u Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örter. Her kim müslüman kardeşinin meydana çıkmasını istemediği birşeyini ortaya çıkarır ve dile verirse; Allah da onun ayıplarını, kimsenin bilmesini istemediği hallerini meydana çıkarır. Bu suretle kendi evi içinde de olsa onu rezil eder. Müslüman kardeşinin ayıplarını örten, bir ölüyü diriltmiş gibidir. ” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Tirmizî, Birr ve Sıla, 85)
Müslümanın ayıp araştırması değil, bilâkis gördüğü ayıp ve kusurları örtmesi gerekir. Diğer bir hadis-i şerifte: Kim bir müslümanın ayıbını dilerse Allah da kıyamet gününde onun ayıbını örter. ” (Ebû Dâvud, Edeb, 39), Kim bir ayıp görür de örterse sanki kabrine diri gömülmüş bir yavruya can vermiş gibi olur. ” (Ebû Dâvud, Edeb, 38) buyurulmuştur.
SEVGİDE GÜNEŞ GİBİ OL !
DOSTLUK VE KARDEŞLİKTE AKARSU GİBİ OL!
HATALARI ÖRTMEKTE GECE GİBİ OL!
TEVAZUDA TOPRAK GİBİ OL!
ÖFKEDE ÖLÜ GİBİ OL!
HER NE OLURSAN OL ,
YA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN,
YADA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL!
HZ. MEVLANA
Alıntılarla
Sami ASLAN-Şair Yazar.