Halkın Hükümeti mi? Dedik ve başladık.
Petrolün varili bir ara 140 dolara çıktı. Akaryakıt ürünlerine anında zam yapıldı. Bu herkesin bildiği günlük şeyler..
Petrolün varili 24 dolara kadar indi. Adı geçen ürünlerin fiyatlarında indirim yapıldı mı?
Hayır… Çok az oranda, sembolik. Enerji piyasası denetleme kurulu uyuyor. Neyi denetliyorlar bilemiyoruz.
Dünyanın en pahalı petrol ürünlerini kullanan vatandaşlarız. Her benzin litresinde % 65 vergi ödendiği söyleniyor.Arabası olan vatandaşın hali bu.
Esnaf müşteriye satmadığı malından kazanacağı varsayılan paranın vergisini peşin ödüyor. Yaşanan ekonomik krizin teğet geçtiği söyleniyor.
Bu söz bankalar ve her alanda faaliyet gösteren holdingler için doğru.
Marketler yasası hala çıkarılmadı. Küçük yerleşim birimlerinin merkezlerine büyük marketler şubelerini açtı, iğneden ipliğe her şeyi satıyorlar. Küçük esnaf grubunun alışveriş yapma şansı kalmadı. Esnafın ipi çekildi.
Küçük esnaf ve sanatkarın günlük rutin masraf ve kiralarını ödeyecek hali kalmadı.Sigorta primlerini ödeyecek para zaten yok. Krizle işsiz kalan insanlarımızın sayısı her gün artıyor.
İşsiz kalan insanların ailesindeki bireylerin psiko sosyal durumlarındaki çöküntünün boyutlarını tespit edecek psikolog var mı acaba?
Hükümetin uyguladığı ekonomi politikalarıyla en kârlı haline gelen bankacılık sektörüne sanki hükümetin gücü yetmiyor gibidir.
Bankaların Kredi kartlarına aylık uyguladığı faiz oranı % 5 dir. Bu oran Avrupa ve Amerika bankalarının uyguladığı yıllık mevduat faizlerinden fazladır.
Ayrıca kart sahiplerinden alınan sabit aidat ya da abone ücreti yasal düzenlemeye rağmen alınmaya devam ediliyor.
Tüketim toplumunun bireyleri olan bizler bankalara çağdaş köleler haline dönüştürüldük.
Hükümet işçi, memur ve emekliye verdiği yıllık %4-5 lik artışlarla oturun oturduğunuz yerde der gibi.
Memur Sen ve Kamu Sen devletçi mantık ve tavırlarıyla oka yattılar. Hükümet devletin elini bazı alanlardan çekmeye çalışırken, sendikalar sıranın kendi üyelerinin faaliyet alanına dokunulmayacağı saflığının ardına sığınıyorlar.
Çiftçinin durumu içler acısı. Gübre, mazot ve tohumların fiyatı olabildiğinden daha fazla. Üretilen ürün para etmiyor.
Özelleştirilen Telekom hala sabit hatlı telefonlardan 10-11 lirayı her ay faturalara yansıtıp almaya devam ediyor.Gelen faturalarda görüşme ücreti gelen fatura miktarının dörtte biri kadar, dörtte üçü vergi, sabit ücret vs. olarak halkın cebinden alınıyor.
Kamunun malları özelleştiriliyor. Yok pahasına satılıyor. Çalışanlar mağdur ediliyor. Sigara fabrikaları satıldı ve alan şirket şu an bir çoğunu kapattı,atıl vaziyette bekletiyor.
Enerji bakanlığı elektrik üretim santrallerini ve dağıtım şirketlerini özelleştirmenin hazırlığını yapıyor.
Sayın A.K.P hükümetine sormak lazım, ne olacak, satacaksınız da? Sattıklarınızın paralarını ne yaptınız? Vatandaşın hangi yarasına merhem yaptınız.
Mayınlı arazilerin temizlenmesi hususunda C.H.P ve M.H.P nin yaptığı itirazlara katılmamak akıllı işi değildir.Yapılacak ihaleyi İsrail ya da onun dolaylı olarak devlet destekli bir Yahudi şirketinin almayacağını kim garanti edecek.
Üstelik birde temizlenen araziyi de 49 yıllığına temizleyen firmaya vereceksin.
Sen hele bak,Abdulhamit’le övünen vatan evlatlarının haline.
Hocanız sizi böyle mi yetiştirmişti?
Ankara’nın havasından mı suyundan mı bilmiyorum, taşradan seçilip oraya gidenlerin kıçları o malum yumuşak koltuklara oturunca, maymunun evrimleşip insan kılığına girmesi gibi evrimleşiyorlar. İdealler, inançlar sanki yok oluyor. Anlamak mümkün değil.
İnsana demezler mi; ”ektiğim nohut, diktiğim nohut, sen ne zaman leblebi oldun?” Bunlar sınıf atladıklarını sanıyorlar, leblebinin nohut olması, onu dişlerin arasında öğütülmesine mani değil. Dikkat edin o hizmetini görüp uşağı olduğunuz güç, sizi leblebi gibi çiğner. ….. diye WC’ye bırakır. O bulunduğunuz mekânlardan kimler geldi, kimler geçti. Adam gibi adam halkının hizmetinde olandır. Öyle milletvekili, bakan maaşıyla da sınıf falan atlayamazsınız.Ait olduğunuz taşraya yüzünüzü dönün. Siz onların gözünde hala taşralısınız, öylede olmaya devam edeceksiniz. Aslını inkar eden haramzadedir.
Yürürlüğe konulan yeni teşvik yasası öyle görülüyor ki sadece sanayicileri kapsıyor.Bu ülkede çiftçilik, hayvancılık yaparak üretime katkısı olan vatandaşlarımız, küçük esnaf ve sanatkârımız ne olacak? Onlara teşvik niye yok?
Teşviklerle açılan işletmelerde çalıştırılacak olan işçilere asgari ücreti bile çok gören anlayışı nasıl denetleyeceksiniz?
Bu teşvik paketiyle açılacak işletmelerde çalıştırılacak insanlarımızın emeklerini ucuza satılacak, hem de 80 milyon insanın hakları devlet eliyle peşkeş çekilecektir.. Yükünü tutup yer sahibi olanlar oraları en kısa zamanda terk edecektir.
Doğu ve Güneydoğu insanımız yine makus haline dönüp, kendi başına kalacaktır.
Başka ne yazayım bilmiyorum.
Yazacak o kadar olumsuzluklar var ki.
Ara sıra olsa da bildiğimiz doğruları yazacağız köşemizde.
Bazı okurlarım Taşova’nın sorunlarını niçin yazmıyorsun diyerek eleştiriyorlar.
Evet. Doğruda söylüyorlar.
Yerelin sorunlarını yazacağım.
Birilerinin rahatsız olmasına bakmadan.
Yazının başlığının cevabını sosyo ekonomik bağlamda verirsek; görüntüde ve sözde öyle olacaktır.