Amasya İtimat

HACIBEY KÖYÜ DE SİYANÜRLE ALTIN ARANMASINA KARŞI

0
729

Bu yıl kurak geçen bir yaz ve güz mevsimini geride bırakan ilçemizde kış mevsimine gireli bir hafta olmasına rağmen yağmur yağmadığı için kuraklık devam ediyor.

Bazı köylerimizde adeta susuz kış yaşanırken, 12 köyümüzün su aldığı Hünsüoğlu isale   hattının  hemen yakınında siyanürle altın aranma durumu bu köylerimizi derinden düşündürüyor. Bilindiği gibi Dutluk, Güngörmüş, Kızgüldüren, Güvendik, Yolaçan, Hacıbey, Şahinler, Kumluca, Hüsnüoğlu, Tekpınar, Adrıçönü ve Çakırsu köylerimiz direk veya endirekt olarak Hüsnüoğlu isale hattından içme suyunu sağlıyor.

Hacıbey Köyü sayfa yönetimi siyanürle altın aranmasın kampanyasına geçtiğimiz Pazar köy girişine taktırdıkları tabelaya pankart asarak karşı durdular.

HACIBEY/BENİM KÖYÜM

Benim köyüm bir mübadil köyüdür . Altın arama faaliyetlerinden etkilenecek köyler arasında adı geçiyor. Duydum çok üzüldüm. Neden üzüldüğümü dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım.

Mübadil nedir biliyor musunuz? Türkiye-Yunanistan nüfus mübâdelesi, 1923 yılında Lozan Barış Antlaşması’na ek olarak yapılan sözleşme uyarınca Türkiye Cumhuriyeti ve Yunanistan Krallığı’nın kendi ülkelerinin yurttaşlarını din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasına verilen addır. Göçe tabi tutulan kişilere ise mübâdil denir.

Kağıt üstünde böyle açıklanır da bu kadar basit değildir Bir anda evini ,barkını, bağını , bahçeni kaybetmektir. Sadece üzerine alabildiğinle bir gecede göçe zorlanmak, sıfırdan başlamaktır. Zor olan toprağın evin eşyan değildir sadece. Zor olan köklerinden sevdiklerinden koparılmaktır. Hiç tanımadığın hatırlamadığın ataların akrabalarındır . Geçmişinle yıkılan köprülerindir geride bıraktığın.

Göçe zorlanan diyor tanımda dikkatinizi çekerim öyle Almanya’ya çalışmaya giden işçi gibi çıkıp gelmiyorsunuz. Yollarda öldürülüyorsunuz.

Düşman baskını sırasında ağlayıp grubunuzun yerini belli etmesin diye anne olarak çocuğunuzu sütünüzle boğmayı göze alıp aşıyorsunuz o yolları.
Geldikten sonra başlıyor esas mücadele. Muhacirler çalışkandırlar. Orda ne iş yapıyorlarsa burda da o işle koyuldular hayat mücadelesine . Yağ tenekelerinden soba yaptılar yeni evlenen çocuklarına babalar. Neşelerinden bir şey kaybetmediler ama . O tatlı şiveleriyle yaptıkları espriler stand up şovlara taş çıkartır.

İşbölümü hakimdir her hanede. Yaşlısı çocuğu üretime katılır hepsinin işi bellidir. Tarlada verimi düşen evde kalır yemek , ekmek yapar toparlar . Çocuklar hayvanları otlatır. Büyüklere heralanda yardım eder. Genç kadınlar ve erkekler tütün yapar , bağ kazar, orak biçer. Hasat mevsimi yaprak basar. pekmez yapar. Bir de evleri kireç kokar mübadil köylerinin mis gibidir o koku. Hep birlikte çalışırlar.

Akşam oldumu yorgunluk bilmezler erkekler kahveye muhabbete gider kadınlar birbirlerine.
Kış geceleri Ocak başı sohbetler olurdu çocukluğumdan hatırlarım . Güzden tavanlara asılan ayvaların narların samanlara gömülen elmaların yanına koz (ceviz) getirilirdi. Mısır patlatılırdı .Sohbet ederken boş durulmazdı tütünler demet yapılırdı o Zaman. Eğer o işte bitmişse Mısır saplarından hasırlar örülürdü tezgahlarda. Yaşlılarda çorap örerdi koyun yünlerini ip yaptıkları dönemleri de çat pat hatırlarımda hazır ipler çıktı sonra. Gece bele kadar yağan karın arasında oluşan tünel gibi yollardan geri eve dönülürdü ellerde kandiller yada fenerlerle.

Yani sözün özü kendilerine verilen bu küçük yerleşim yerini yeniden yurt edindiler. Çalıştılar didindiler yeniden can buldular .Kesilen can damarlarını yeşerttiler.

Şimdi tutmuş diyorsunuz ki maden arayacağız altın arayacağız. Topraklarını yerlerini ,köklerini bir kez kaybetmiş sıfırdan başlamış bu insanların toprağına zehir katacağınızı varsa içinden altınını madenini alıp gideceğinizi söylüyorsunuz…

Madenini alıp gittikten sonra bir verim alamayacağı bu köyde tarlasını bağını bahçesini suladığı bu küçük göletin de suyunun tüketileceğini kuraklık yaşanacağını söylüyorsunuz. Yoktan varolan bu insanlara bu zulüm niye?

Burası benim köyüm. Vatan millet diye can verirler . Atatürk milliyetçisidirler. köyünün meydanına büstünü dikmişler her bayram elleriyle de süslerler. Köylerine bir şey yapılsın diye şikayetlenmek yerine imece ile kendi evi gibi çalışırlar. Gençleri pırıl pırıldır. Saygıyla konuşurlar. Çocuklar afacandır ele avuca sığmaz ama babaları gözünün içine baktığı an başını öne eğerler. Neşelidirler işten kaçmazlar samimidirler herşeyden öte sıcakkanlıdırlar. Köpekleri, kedileri insandan Korkmaz.

Burası benim köyüm. Diğer muhacir köyleri gibi yetim çocuğa benzer köyüm. Unutulur hizmet gitmez çoğu zaman. Kendi yağında kavrulur gider. Dertlenmez.
Ayvasının narının üzümünün tadını köy kahvesi sohbetlerini zehir, insanını mahsun etmeyin.Anılarımızda yaşayan doğamızı , ayvamızın kokusunu narımızın tadını katletmeyin. Kıymayın …

DILDE FIKIRDE GÖNÜLLERDE BIRLIK BERABERLİK OLMA TEMENNİSİYLE HACIBEY KÖYÜ SAYFA YÖNETIMİ

Yorum Ekle